Güncelleme Tarihi:
◊ ‘Modern seyyah’ tanımının karşılığı sanırım sizsiniz. Sabit bir ev adresiniz yok, eşinizle birlikte sürekli yollardasınız. Nasıl aldınız bu kararı, ikinizin ortak hayali miydi?
-Ben gezmeyi, keşfetmeyi zaten çok seviyorum. Küçükken de biriktirdiğim parayla ilk fırsatta seyahat ederdim. Yanımda kimse olmasa bile alıp başımı giderdim. Başka ülkelerdeki insanları, hikâyeleri, dokuları hatta kokuları... Sonra aynı benim gibi gezmeyi ve keşfetmeyi çok seven eşimi buldum. Bir yıl önce evlendik. İkimizin de işleri dijital platformda. Bu yüzden sabit bir ofise gitmek yerine, dünyanın her yerinde katılmamız gereken etkinlikler olduğundan sürekli seyahat ediyorduk. İstanbul’da hiç kalamıyorduk, bu yüzden evimizi kapattık. Ondan sonrasında da çok mobil, çok nerede olacağımız belli olmayan bir yaşam sürmeye başladık. Bu mobil hayatta yine sevdiğimiz insanları görmeye, sevdiğimiz işleri yapmaya devam ettiğimiz için, son derece dağınık görülse de aslında kendi içinde bir düzeni olan bir hayatımız var artık.
◊ Rotayı neye göre belirliyorsunuz?
-Ayda 10 gün İstanbul’dayız, sonra yüreğimizin götürdüğü yerde... Geçen hafta bir iş için Paris’teydik, başına sonuna birkaç gün daha ekledik. Şimdi İstanbul’dayız, akabindeyse ikimiz de Münih’i görmemiştik, oraya gitmeyi planlıyoruz. Sonrasında da bakacağız artık. “Buraya da gittik gördük, yanına tık attık” mantalitesinde değiliz; gittiğimiz yere anında adapte olup, farklı tatlar tatmanın, orayı yaşamanın keyfini sürüyoruz. “Aralıkta şuraya gidiyoruz” gibi bir rotamız yok. Küçük büyük her yere aynı heyecanı duyuyoruz biz. Ev kirasına vereceğimiz parayı, otellere, Airbnb’ye ye, araç kiralamaya ayırıyoruz. Bütçeyi yapınca aşağı yukarı aynı çıkıyor. Şimdiye kadar dört kıta, 32 ülke ve 90’dan fazla şehir gezdik. Özgürce gezmek istediğin ve buna zaman ayırabildiğin zaman seçenekler sonsuz aslında.
◊ Zorluklar olmuyor mu hiç?
-Olmaz mı? Mesela sürekli ‘çorabımın teki nerede’ cümlesi çıkıyor ağzımdan. Çünkü arabamızın bagajında, valizlerde bir yaşam sürüyoruz. Yanımızda taşıdıklarımızı mevsime göre ayarlıyoruz, geri kalanları da depoya kaldırıyoruz. Kışın kışlıklar, yazın yazlıklar yanımızda. Bunlar sadece giysiler değil; baharda tenis raketleri, yazın kite’larımız, kışın kayaklarımız oluyor arabada... Yoga mat’larımız da her zaman yanımızda.
Elvin Levinler, bugün Feriye Palace’ta yaklaşık 130 kişiyle birlikte ‘Oysho Yoga’ adlı bir etkinliğin parçası olacak. Etkinlik 11.00-12.00 saatlerinde.
TAŞIN TOPRAĞIN İÇİNDE ÖĞRENDİM
◊ Yogaya gelelim. Yoga eğitmenisiniz ve derslerinizi dijital platformda veriyorsunuz. Nasıl başladınız bu işe?
-Her şey 2008’de Hindistan’a gitmemle başladı. Gönüllü bir proje için iki ay orada kaldığımda eğitim verdiğim kurumdaki yetkililerle bana gönüllü olarak yoga dersi vermesi üzerine anlaşmıştık. O zamanlar yoganın Türkiye’de adını bile duymamıştım ve internet erişimi de bu şekilde olmadığı için dünyada olan bitene bugün olduğu kadar hâkim değildim. Orada yoga ekipmanlarım hatta mat’ım bile olmadan taşın, toprağın içinde, doğayla iç içe yogayı öğrendim. Sadece kendimle baş başa kaldığım anlar yaşadıktan sonra Türkiye’ye döner dönmez önce devam edebileceğim yerler aramaya başladım. Bana Hindistan’da anlattıkları gibi yogayı anlatabilmek, benim hissettiklerimi insanlarla paylaşmak için eğitmenliğimi aldım. Bir süre spor salonlarında eğitmenlik verdim, şimdi bunu dijital platforma taşıdım.
DENEMESİ BEDAVA!
◊ Bugün 130 kişiyle birlikte Boğaz’a karşı yoga yapacaksınız. Neden böyle bir etkinliğin parçası oldunuz?
-Yogayla bu kadar ilgili olunca dünyada neler olup, bittiğini de daha sıkı takip eder oluyorsun. Oysho’nun YouTube kanalından dünyada yapılan ‘Oysho Yoga’ları takip ediyordum, hele ki Paris’te yapılanı ilk izlediğimde tüylerim diken diken olmuştu. “Ne güzel işler yapılıyor dünyada” diye düşünürken, şansıma bu etkinliğin bir parçası oldum. Cumartesi açık havada spor konseptini herkesin deneyimlemesi için ücretsiz yoga eğitimi sunulacak. Boğaz’ın ortasında, köprüye ve tarihi yarımadaya karşı, farklı insanların da enerjilerini hissetmek, belki de daha önce hiç yoga yapmamış birçok insana yeni bir deneyim sunmak tabii ki heyecan verici.