‘Birini beğenirsem gider alırım, beklemem’

Güncelleme Tarihi:

‘Birini beğenirsem gider alırım, beklemem’
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2023 07:00

Önce bir müzikalde Marilyn Monroe’yu canlandırdı. Ardından bir sinema filminde Emel Sayın rolünde olacağını duyduk. O yeteneğinin yanı sıra güzelliği ve neşeli tavrıyla da dikkat çekiyor: “Gülüşlerimi şımarıklık olarak algılamak, insanları yargılamak yerine biraz daha anlayışlı şekilde tanımaya çalışsalar aslında onun şımarıklık değil, belki bir özlem, bir savunma mekanizması olduğunu görecekler” diyor. Melisa Döngel’le buluştuk; hayatını, aşkı ve yeni dizisinden yola çıkarak aldatılmayı konuştuk: “Ben aldatmadım, aldatıldım. Sonrasında şans da verdim, yine aldattı...”

Haberin Devamı

Melisa Döngel’i fotoğraf çekimi için son hazırlıklarını yaparken yakalıyorum. 25 yaşına birçok proje sığdırmış bir oyuncu. Yaşının neşesini, enerjisini taşıyor. Ekranda göründüğü gibi çok güzel ve düzgün bir fiziği var. Bundan biraz çekmiş hayatında, “Kıskanıldığımı hissettiğim, gördüğüm, bana üzüntü yaşatan olaylar oldu” diyor. Başlıyoruz sohbete...

- Marilyn Monroe ve Emel Sayın’ı canlandırdın. Onların hikâyelerinin sana kattıkları oldu mu?

Marilyn Monroe hepimizin hayatını bildiği bir kadın. Ama onun yaşadığı psikolojik ağırlığı yaşamak istemezdim. Emel Sayın ise hepimizin hayranı olduğu, hem güzelliği hem sesiyle büyük bir üstat. Ben bir filmde, bir sahnedeki halini canlandırıyorum. O his bile çok güzeldi. Buradan yapımcılara sesleniyorum, inşallah bir gün hayatını canlandırmak da nasip olur, içimde kaldı.

Haberin Devamı

- Bunlar her oyuncunun canlandırmak isteyeceği roller. Çok ballı olduğun için mi sana geldi?

Sanırım sarışın olmam bu karakterler için artı oldu.

- Ekranda sarışınları daha yan roller ya da kötü karakterleri canlandırırken görüyorduk. Sen zorluklarını yaşadın mı?

Ben bebek kumralıyım, biraz ondan kurtarıyorum. Ama o sarı tonun verdiği dik duruş herhalde beni kötü karakterlere doğru
itiyor, bakıyorum da evet, hep kötü karakterleri canlandırmışım. Ama bu benim için eksi değil, ben oynadığım karakterlerden
hep mutluyum.

‘Birini beğenirsem gider alırım, beklemem’

- Hiç ‘aptal sarışın’ önyargısına maruz kaldın mı?

Yok, tam tersi. Sarışın güçlü kadının sembolü olarak gösterilmesi gereken kişi benim galiba.

- Anne-baban sen çok küçükken ayrılıyor ama sen dışarıdan çok havalı, neşeli ve harika bir hayatın var gibi duruyorsun...

Çok erken boşandılar. Yalnız büyüdüm. Ailemden ayrı kaldım, ama hayatımı bu noktaya tırnaklarımla kazıyarak getirdim. Hiçbir şey öyle kolay olmuyor. Mesela “Sürekli gülüyorsun, neden sürekli mutlusun, şımarık bu kız” diyorlar. E, mutlu olacağım tabii, kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başarmışım; ben gülmeyeceğim de kim gülecek? İyi insan olunca kendi yolunu buluyorsun.

Haberin Devamı

E, mutlu olacağım tabii. Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başarmışım, ben gülmeyeceğim de kim gülecek?

- Şımarık diyenlere cevabın ne?

Dışarıdan eğlenceyi seven biri imajı çiziyorum ama bu benim savunma mekanizmam. Eleştirilmek istemediğim için... Yoksa içimde çok sakin, duygusal, nahif biriyim. Benim gülüşlerimi şımarıklık olarak algılamak, yargılamak yerine biraz daha anlayışlı şekilde tanımaya çalışsalar aslında onun şımarıklık değil, belki bir özlem, bir savunma mekanizması olduğunu görecekler. Bunlar hakkında da bu kadar konuşmak yeterli.

Neye karşı bir savunma mekanizması bu?

Zaten geçmişimde ailemle yaşadıklarım isteğim dışında malzeme olarak sunuldu... Bu kadar!

Haberin Devamı

- Güzel olmak bu meslekte artı. Peki, eksilerini yaşadın mı?

Küçüklüğümden beri erkek gibi bir kız olduğum için erkekler çok yaklaşamıyordu bana. Ama hemcinslerime gelirsek; bana üzüntü yaşatan olaylar oldu.

- Ne gibi şeyler yaşadın?

Kıskanıldığını hissetmek seni üzebiliyor, yakının gördüğün insanların güzelliğin, belki başarın yüzünden sana kötü davrandıklarını görebiliyorsun. Bunlar çok üzücü. Hayata bir kere geliyoruz ve sevgi çok önemli bir bağ. Ben kıskanma duygusu olan biri değilim, o yüzden onları asla anlayamayacağım, vardır bir bildikleri deyip geçelim.

- 9 yıldır ekrandasın. Oyunculuğun kadar güzelliğin de dikkat çekti. Bu yüzden setlerde önyargılarla karşılaştığın oldu mu?

Haberin Devamı

Ben hep oyunculuğumla konuşuldum ve bu noktaya geldim. Çok umurumda olan şeyler de değil bunlar. Ben işimi yaparım, gerisi benim için teferruat.

- Estetik yaptırdığın yazıldı. Çok gençsin oysa. Doğru mu?

Sadece küçük medikal dokunuşlar... Ama soracak olursan en büyük hatalarımdan biri derim.

- Dolgu mu yaptırdın?

Evet, çeneme ve dudaklarıma. Bir de küçük botokslar... Onların hepsini de yeni dizim başlamadan önce erittirdim. Sosyal medya etkisi çok fazla. Buna özendiren bir toplumda yaşıyoruz. Merak ettim, sonra merakımın çok gereksiz olduğunu gördüm, hatamdan döndüm. Aynı meraka sahip olan genç arkadaşlarım varsa kafalarına göre bir şey yaptırmasınlar. Kendin olmak en güzeli.

Haberin Devamı

‘Birini beğenirsem gider alırım, beklemem’

HER KALP HER KALBE UYMUYOR

- Gelelim aşka...

Yaşın ilerledikçe biriyle bir şeyler yaşamakta daha zorlanıyorsun. 25 yaşına geldim, ama şu an bile birini tanımak, birine alışmak o kadar zor geliyor ki... Her beden her bedene, her zihin her zihne, her kalp her kalbe uymuyor. O yüzden şu anda hayatımda bir aşk yok.

- Neden?

Birine bir şey besleyebilecek, birini tanıyabilecek enerjim yok. Belki biri çıkar karşıma, bilemiyorum ama şu an sadece işimi yapmak ve kendi geleceğime zemin hazırlamak istiyorum.

- Nasıl biri hayalini kurduğun?

Güvenebileceğim, zor duruma düşünce konuşabileceğim, bana destek olabilecek, bana aile gibi hissettirebilecek biri olsun, yeter. Yoksa kaşı-gözü, hiçbir şey önemli değil.

- Böyle birine hiç denk geldin mi?

Bir kere denk geldim. Şu anda arkadaşız. Hayatımda çok önemli bir noktaya dokunan bir aşktı. Çok küçüktüm. O yüzden aşk mıydı, onu da bilmiyorum ama çok güzel bir şeydi. Ve bana çok güzel şeyler öğretip hissettirdiği için ona buradan teşekkür ediyorum.

HİSSETTİĞİMİ HEMEN YAŞAMAK İSTERİM

- Yeni işinde aldatan bir kadını canlandırıyorsun. Sen hiç aldattın mı?

‘Kirli Sepeti’nde öyle bir kadını oynuyorum. Ben aldatmadım, aldatıldım. Sonrasında şans da verdim, yine aldattı...

- Bir daha böyle bir şeyi affeder misin?

Karşımdaki insanla, onun beni neye inandırdığıyla alakalı. İnanmak da istiyorsun. Zaten bunları yaşaya yaşaya büyüyoruz.

- Çapkın mısın?

Çapkınımdır.

- Birini beğenirsen gider alır mısın?

Gider alırım, beklemem. Hissettiğimi hemen yaşamak, neticesini görmek isterim.

‘Birini beğenirsem gider alırım, beklemem’

KENDİN HEP EN ÖNEMLİ OLANSIN

- Annen Rus, baban Balıkesirli. Ailende oyuncu yok. Sen nasıl başladın?

Küçükken sarı saçlı, renkli gözlü olduğum için annemin arkadaşları “Bu kızı ajansa yazdır, oyuncu yap” diye ısrar ederlermiş. Benim hiç o taraklarda bezim yoktu. Erkek gibi bir kızdım. Sonra annem psikolog olduğu için ben de psikoloji okumak istedim. Olmadı. Psikolojiye en yakın meslek olarak gördüğüm oyunculuktu. Psikolojik olarak kendimi rahatlatabildiğim, yansıtabildiğim güzel bir yer oldu.

- Osman Yağmurdereli Sanat Akademisi’nde oyunculuk okumuşsun. Nasıl keşfedildin?

Bir set ziyareti sırasında keşfedildim. Arkadaşım o dizide yardımcı oyuncuydu, onu ziyarete gittim. Hangi set olduğunu hatırlamıyorum. Sonra eğitim aldım. Küçük yaşlarımdaydım, insanlara içimi açtığım bir dönemden geçmiyordum. Aslında amacım da oyunculuk değildi. İçimde kusmayı bekleyen bir duygu vardı sanki ama bunu nasıl kusmam gerektiğini bilmiyordum. Oyunculuğa başladığımda ‘Evet, aradığımı buldum’ dedim ve devam ettim. İçimde beslediğim duyguları dışarıya yansıtmayı öğrendikten sonra da ‘Bunu yapabiliyorum. Demek bunun için yaratılmışım ve buradan devam edeyim’ dedim.

- 25 yaşındasın. Çok gençsin. Alttan gelen de çok oyuncu var. Bu konu da hırslı mısın?

Kıskançlıkla hırs aslında çok ince bir çizgide. Benim kıskançlık duygum yok. Yanımdaki veya yakınımdaki hiç fark etmez; ona yardım etmek, onu besleyebilmek, onun elinden tutabilmek, benim kazandığım bilgileri ona aktarabilmek, elimde olan güçle ona yardım edebilmek hayatta bana geri dönüşü en güzel şeylerden biri. Ne zaman bunu yaptıysam daha fazlasını gördüm. Ne kadar iyi insan olursan onun karşılığını alıyorsun diye düşünüyorum.

- İnsanlar ne kadar iyi sence?

O önemli mi? Kalbimizi kırıyorlarsa da kalp senin, istersen tamir edebilirsin. İnsanlardan bir şey beklemene gerek yok. Ben bunu kendim için mümkün kıldım.

- Kalbini kıran oldu mu?

Çok... Her insan bir şeyler yaşar, bazen umudunu kaybeder, bazen üzülür. Bazen düşersin ama sonra tekrar kalkabilmek için yine kendinden destek alırsın, o yüzden kendin hep en önemli olansın.

- Kadın ve çocukların uğradığı şiddet ve tacizlere karşı çok duyarlısın, paylaşımlar yapıyorsun. Bu haberler sana ne hissettiriyor?

Kimse bunu hak etmiyor, keşke hepsine gerçekten yardım edebilsem. Bu dünyanın genelinde yaşanan bir şey. İyi insanlar ve kötü insanlar var. Kendi acını büyütmek yerine “Ben bunu yaşadım ve bundan nasıl çıkabilir, insanlara nasıl yardımcı olabilirim” diyerek hayata bakmalı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!