Bir fantezi âlemi olarak Çukur

Güncelleme Tarihi:

Bir fantezi âlemi olarak Çukur
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2017 10:23

Show TV’nin ‘İçerde’ ile kıyaslanan yeni dizisi, bambaşka bir kulvarda koşuyor. Uçuk, dramatik, estetize, fantastik bir mafya âleminin yamacındayız.

Haberin Devamı

Bir fantezi âlemi olarak Çukur

Çukur, yani Koçova Mahallesi, Corleone’lerin Sicilya’sından ‘Batı Yakası Hikâyesi’nin Manhattan’ına uzanacak neredeyse. Burası her şeyin mümkün olduğu büyülü bir paralel evren gibi. İdris Baba’nın (Ercan Kesal) kol kanat gerdiği, akşam pazarının artıklarıyla fakir fukarayı beslediği mahallede ansızın Adile Naşit’le Münir Özkul’un turşu kavgasına rastlayabilirmişsiniz gibi bir ‘Neşeli Günler’ havası var. Öte yandan bıçkın oğlanların sustalıyla Broadway figürlerini andıran çeviklikle uçup kaçtığı ara sokaklar, metruk evler, yıkıntılar bin türlü pisliği saklıyor. İdris’in Sicilya’sında uyuşturucuya yer yok ama silahtan fuhşa, hırsızlığa, haraca her halta müsaade var.

Haberin Devamı

Açılışı yapan pazar mizanseni; yerel, otantik, mafya babasının insani tarafını vurguluyor. Evine çürük olmayan meyve sokmayan, elmanın pörsümüş kısmını kesip yiyen ama tebaasını en tazesiyle besleyen merhametli baba.

Bu noktadan sonra Çukur âlemi daha fantastik bir hal almaya başlıyor. Bülent Ersoy’un rakıyı hızla fondiplemesiyle başlayıp ağlaya ağlaya, göğsünü döverek hüzzam okuduğu sürreel sahne, İdris’in kalbinde gizlediği karasevdanın da tanıtımı.

Ama tüm bunlar sokakta yarım ekmeğe muhtaç kedi yavrusu gibi dolaşan Sena (Dilan Çiçek Deniz) ve rockstar Yamaç’ın (Aras Bulut İynemli) über aşkının yarattığı fantezilerin yanında hiç.

Sena ve Yamaç hemen âşık oluyor; hiç evden çıkmadan, ağızlarına pizza tıkıp, halay çekip puzzle yaptıkları beş gün geçiriyor (bu hızlı aşk montajı epey tatlı). Sonrasında Erkin Koray’ın gitarını 100 bin liraya satıp özel jetle uçtukları Paris’te evleniyorlar.

TÜRKİYE BÖYLE ROMANS GÖRMEDİ

Dizi bu şipşak, yoğunlaştırılmış romantizm konusunda çok eleştiri aldı ama bunlar ‘Çukur’un dramatik yapısına gayet uygun. Burada her şey uçlarda gezinecek belli.

Ayrıca 20’li yaşlarda sadece beş günde ‘Çok mutluyum Allah kahretsin!’ diye aklını kaybedip kendini Paris’te bir rüyanın kollarına bırakırsın gerçekten de. Evden burnunu çıkarmadan hayatın durması, genç aşk söz konusu olduğunda en tatlı şey.

Haberin Devamı

Bizim dramlarımızda her nefis dakikayı berbat saatler takip eder. Paris macerası da, Çukur’u ele geçirmek isteyen Sadettin’in yine çok dozu yükseltilmiş bir vahşetle mahalleyi ateşe vermesi, insanları iplerden sallandırması ve Yamaç’ın ağabeyi, İdris’in oğlu Kahraman’ı vurmasıyla son buluyor. Yamaç manidardır ki ‘yamacında’ durduğu Çukur’a geri düşüyor.

Pazartesi akşamları ‘İçerde’nin bıraktığı yeri alan dizi, kadrosunda çok ortak nokta olsa da, aynı polisiye-aksiyon havasında değil. Klişe bir mafya dizisi de değil. Fazla estetize, dramatik, romantik bir çırpınış hikâyesi. Ekip sağlam, olaylar ‘kim ne derse desin be’ diye isyan etmiş gibi uçuk. Ama bu cesareti, gümbür gümbürlüğü ekranda görmeyeli çok olmuştu. ‘Çukur’ haftaya sağlam bir başlangıç.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!