Güncelleme Tarihi:
Beyoğlu hangi nedenlerle kişisel ilgi alanınıza girdi?
- Osmanlı devleti, 1854’ten itibaren 20 yıllık bir dönemde Avrupa’dan 36 milyon altın borç para aldı. Bu parayla Beyoğlu, Selanik ve İzmir’in ekonomisinde büyük gelişmeler oldu. Bu üç limana Avrupa’dan 50 bin civarında Levanten göçtü. Osmanlı yönetimi, aldığı kredilerle İstanbul’da 300 civarında saray, köşk, konak ve kasır inşa etti. O dönem ülkede hiçbir inşaat malzemesi üretimi olmadığı için kredinin büyük kısmı Batı sanayiine ödendi. Selanik, İstanbul ve İzmir şehirlerinin gelişimine ilişkin bir çalışma yürütüyorum. Bu kitap, üçlemenin ikinci kitabı. Tam dört yıllık bir araştırmanın ürünü.
Beyoğlu bir zamanlar şehrin kültür, sanat ve eğlence merkeziyken bu özelliğini nasıl kaybetti?
- 1840’tan itibaren Beyoğlu, şehrin eğlence merkeziydi. Opera, tiyatro, sinema ve balohaneler faaliyete geçti. Şimdiki Çiçek Pasajı’nın yerinde olan Naum Tiyatrosu, Osmanlı sahne sanatının zirvesi oldu. Döneminde Avrupa’nın ilk beş operasından biriydi. Maalesef 1871’de yandı ve bir daha böyle bir opera İstanbul’da kurulamadı. 1900’lü yılların başından itibaren sinema öne çıkıyor. Bu dönemde Beyoğlu’ndaki sinema sayısı 17. Daha sonraki dönemde de tiyatrolar kuruluyor ve 15 tiyatro faaliyet gösteriyor. Beyoğlu önce Varlık Vergisi, sonra 6-7 Eylül olaylarıyla büyük prestij kaybetti. 6-7 Eylül olayları, bir kırılma noktasıdır. Yüksek gelirli nüfus Beyoğlu’ndan Nişantaşı ve Şişli’ye göçtü, Beyoğlu konut bölgesi vasfını kaybetti. Dönemin sinema ve tiyatroları Beyoğlu’ndan Osmanbey’e kaydı. Gidenlerin yerine daha marjinal işlerle uğraşan bir kesim Beyoğlu’nun arka sokaklarına taşındı ve ne yazık ki caddenin asaleti bitti.
BeyoÄŸlu, ortalama 15 senede bir krize giriyorÂ
Halbuki 1970’lere kadar insanların özenli giyinip kravat takarak gittikleri bir caddeymiÅŸ... Â
- Evet, Beyoğlu bir kültür ve medeniyet caddesiydi. Bu çevrede yaşayan Levantenler başlarında hasır şapkaları, Müslümanlarsa kırmızı feslerle dolaşırdı. Genelde yüksek beyaz yakalı ve kolalanmış gömlekler giyilirdi. O dönem dik yakalı gömlek, kuyruklu ceket, gümüş baston ve mutlaka beyaz eldiven giyilirdi. Beyoğlu’nda dolaşanlarda adap erkân ve saygı ön plandaydı. Kadınlar ipek ve modaya uygun çarşaflar, yüzlerinde tül peçeler, uzun beyaz eldivenler ve çok şık şemsiyeler taşırlardı. Kadınlar genelde kupa arabalarla caddede süzülürdü. Tabii, şimdi başka bir dünyada yaşıyoruz. Beyoğlu ortalama 13-15 senede bir krize giriyor. Dükkânlar boşalıyor ve hareket azalıyor. Bu tamamen ülke ekonomisinin bir yansıması.
BOTTER APARTMANI Ä°HANETE UÄžRADI
Bugünkü Beyoğlu’nda en çok kimin izi var?
- Levanten kültürünün etkisi hâlâ devam ediyor. Sinemalar, tiyatrolar ve operalar, Batı kültürünün Beyoğlu’ndaki yansımalarıydı. Alman Lisesi, İtalyan Lisesi, Saint Benoit, Saint Georg ve Saint Pulcherie, Levanten çocukları için kurulmuştu. Bu eğitim sistemi halen sürüyor.
 En acımasız muameleyi hangi yapı gördü?
- Bu sorunuz bence çok önemli. Birçok bina zaman içinde yıprandı ama iki yapı resmen ihanete uÄŸradı. Beklerdim ki bu konuda BüyükÅŸehir ve ilçe belediyeleri, sivil toplum örgütleri, Anıtlar Kurulu ve Mimarlar Odası bir ÅŸey yapsın. Tünel yönündeki Botter Binası maalesef harabe halinde duruyor. Bu yapı Ä°stanbul’daki en güzel art-nouveau örneÄŸidir. Bir diÄŸer yapı ise Oriental Pasajı’dır. Bu pasajın caddeye bakan cephesinde Lebon ve Markiz pastanesi vardı. Bu pastane içinde bulunan seramik panolar büyük birer sanat eseridir. Maalesef bu bina da harabe halinde.Â
Beyoğlu Turan Akıncı Remzi Kitabevi 511 sf. / 45 TL.
Â
Â
Â
Â