Güncelleme Tarihi:
Canlandırdığı tipler gibi cıvıl cıvıl, nefes almadan konuşuyor. Beyni bir kayıt cihazı gibi, yeni karakterler için sürekli gözlem yapıyor. İnsan onunla konuşurken diken üstünde hissediyor: “E öyle de olmalısın! Telefonu kapattıktan sonra senden de bir karakter çıkaracağım” diyor.
10 kilo vermiş, “Artık tombul değilim. Ama başrol olabilecek kadar güzel de değilim. Zaten başrol oynamak gibi bir hevesim de yok. Karakterle dans edebileceğim roller arıyorum” diyor. İnandık’la kadın komedyen olmaktan yaz dizilerine sohbete dalıyoruz.
Sosyal medya fenomeni olarak tanındınız. Orada tanınır olmak göründüğü kadar harika bir şey mi?
Hayatım, antidepresanlarımı yanımda getirmediğim için bu konuşmaya devam edemeyeceğim (gülüyor). Şaka bir yana ama sosyal medyanın psikolojimi bozduğu zamanlar oldu.
Neden?
Düşünsene sabahları “Tipin b.k gibi”, “Çok çirkinsin”, “İticisin” yazan mesajlarla uyanıyorsun. İnsanların yüzünüze söyleyemeyeceği şeyleri cesaret edip oradan yazmaları çok garip. Gerçi artık alıştım, etkilenmiyorum. Bir yandan da güldüren insan ya kilolu ya defolu olacak gibi bir algı var.
Buna ne diyorsunuz?
‘Gülmek’ diye bir kitap okumuştum. Orada açıklıyordu. İnsan psikolojisinde yüzyıllardır, önce fiziksel olan şeye yani tipe, ardından bir defosu varsa ona gülmek gibi bir durum var. Mesela kilolu ve sakar olacaksınız...
E siz 10 kilo verdiniz... Artık size gülmeyecekler mi?
Gülerler canım. Şimdi etrafımdakiler, “Sen komedyensin, bozdun kendini”, “Güzelleştin, herkes gibi oldun”, “Güzel kadın olmaya mı oynuyorsun?” diyorlar. Alakası yok. Benim güzel kadını oynamam için sektörün kuruması, dünyada hiç güzel kadın kalmaması lazım. Ben bunu sağlığım için yaptım.
Hadi, havuz başında adamları soyalım
‘Bir Yaz Dizisi Rüyası’ isminde, bu dönemin dizilerini eleştiren bir skeç serisine başladınız...
Hâşa, eleştiri demeyelim. Yıllardır izlediğimiz bütün dizilerin harmanlanmış hali. Aslında iki sene önce ayağımı kırdım ve dolayısıyla her başlayan yaz dizisine yükselip izlemeye başladım.
Dizileri izlemeye başlayınca neler gözlemlediniz?
Hepsinde konu aynı. Mesela kız sakar. Elinde tepsi, yakışıklı bir adama çarpıyor. Ardından şuh bakışlar. Ama arz talep meselesi. Bir matematikleri var. Tutmuş işler garanti olarak görülüyor. Risk alınmıyor.
Yaz dizileri dendiğinde akla kaslı vücutlar mı geliyor?
Bu, iki-üç sezon önce başladı. Hadi, havuz başında adamları soyalım. Valla ben bakmıyorum. Çünkü tam bakacağım, odaya kocam geliyor.
Sırf bu yüzden oturup bir diziyi izler misiniz?
Bu, dizi izleme motivasyonum olmamalı. Dizileri sadece kaslı erkekler için izleyecek kadar çaresiz değilim.
Ben de o işlerin bir parçası oldum
Bu skeçlerde hangi oyuncuları taklit ediyorsunuz?
Asla öyle bir şey yok. Mesleğim gereği hepsini izliyorum. E hepsinin konusu da aynı olunca sanki birilerini taklit ediyormuşum gibi algılanıyor.
“Hepsinin konusu aynı” dediğiniz işlerin siz de parçası değil misiniz?
Tabii ben de o işlerin bir parçası oldum. Dizilerde hep başrolün şişman, komik arkadaşını canlandırdım! Gerçi artık tombul değilim. Ama başrol olabilecek kadar güzel de değilim (gülüyor). Zaten başrol oynamak gibi bir hevesim de yok. Ben biraz daha karakterle dans edebileceğim roller arıyorum.
Başrol için ne kadar yetenekli olursanız olun, en azından belirli standartlarda güzel mi olmak gerekiyor?
Evet. İzleyici güzel insan görmek istiyor, bu bütün dünyada böyle. Ama yan karakterler de diziyi destekliyor.
Bu nedenle estetik yaptırmayı düşündünüz mü hiç?
Çok korkuyorum, yoksa yaptırırım. Lazere bile zar zor ikna oldum.
Çok kazanıyor olabilir miyim? Su damacanam hâlâ yerde duruyor
Sosyal medyaya ünlü olmak için mi girmiştiniz?
Hayır, zaten oyunculuk okuyordum, bir gün arabada arkadaşım babaannemin taklidini yaptığım bir videoyu çekti. Yıl 2013. Video kalitesi o kadar kötü ki... Facebook’a yükledik. 77 arkadaşım vardı. Normalde beş beğeni falan alıyorum yani. Bir anda o video yayıldı. Başta çok panik oldum. İkinci videomu Gülse Birsel görüp ‘Yalan Dünya’ya çağırdı. Her şey organik olarak gelişti.
Sosyal medyadan çok kazananlardan mısınız?
Hayır. Gördüğün gibi mutfakta su damacanam hâlâ yerde duruyor. Sence çok kazanıyor olabilir miyim? Bu bir tercih.
Erkekler güldüren kadını seksi bulmuyor
“Kadından komedyen olmaz” gibi önyargılara ne diyorsunuz?
Kadından komedyen olur. Çok örneği de var; Perran Kutman, Nihal Yalçın, Demet Akbağ, Gülse Birsel... Ben kadın zekâsıyla yarışılabileceğini düşünmüyorum.
Neden?
Çünkü çok ince düşünüp ince şeyleri görüyoruz.
Kadınlar komik erkekleri seksi bulduğunu söyler. Peki erkekler komik kadınları seksi buluyor mu?
Erkekler güldüren kadını seksi bulmuyor.
Neden öyle düşünüyorsunuz?
Bir gün biri mesaj atmıştı, “Bu kadına tam güleceğim ama kadın olduğu aklıma geliyor”. Çok acı ama gerçek. Erkekler kendilerinden daha komik bir kadın olsun istemiyor sanırım.
‘Soluk’ isimli bağımsız filmle geçen sene Altın Portakal’da ‘En iyi yardımcı kadın oyuncu’ ödülü kazandınız... ‘Waterproof’ isimli dram türünde tiyatro oyununuz var. Hedef bu komedyen algısını kırmak mı?
Evet. Biraz rotayı oraya çevirmek istiyorum. Ben oyuncuyum ve Türkiye’de komedyen damgası yiyince kimsenin aklına size başka bir rol teklif etmek gelmiyor.
Şizofrenik bir dünya içinde yaşıyoruz
‘Eşim Salkım’ isimli karakteriniz fenomen oldu. Hangi tip kadınları temsil ediyor?
Ben grotesk karakterler yapıp onları karikatürize ediyordum. ‘Eşim Salkım’sa her yerde karşımıza çıkacak, sıradan ve eğlenceli olduğunu düşünen bir kadın. Söylediği şeyleri komik sanıyor. Kocasına düşkün kadınları temsil ediyor. Eşini, başarısı olarak görüyor.
Yeşim Salkım’la bir alakası var mı?
Hiç yok. Aslında kelime şakasıydı. Yeşim Salkım da o kadar tatlı ki bana sürekli destek oluyor.
Yeni evlisiniz. Peki siz ne kadar ‘eşini statü olarak gören kadınlar’dansınız?
Hiç değilim. Hatta fotoğraf paylaşmaya bile utanıyorum. O da sektörden, cast direktörü ve aynı zamanda menajerim.
Sürekli elinizde telefon, evin bir yerlerinde karakterler canlandırıyorsunuz. Sizinle evli olmak zor mu?
Of ne diyorsun! Çok acayip. Düşünsene içeriden aniden yaşlı bir kadın veya çocuk sesi geliyor. Sürekli farklı karakterler. Şizofrenik bir dünya içinde yaşıyoruz.