Güncelleme Tarihi:
Melis: Gizem biliyo musun, ben Ferhat’a çok âşık olup evlendim. Dönüp bakıyorum; yıllar içinde aramıza kara değil ama tatlı iki kedi girmiş ve gül gibi aşkımızın o eski halinden eser kalmamış şimdi! Sararıp solmuş garibim. Kendisiyle biraz ilgilenmemiz gerekiyor belli ki...
Gizem: Hiç şaşırmadım. Etrafımda, özellikle çocuk doğduktan sonra problem yaşayan çiftlerin sayısı bir hayli çok. Çocuklar büyüdükçe bazen durum düzeliyor ama herkes de aynı değil tabii.
Melis: Bir arkadaşımın kocası, ikinci çocuktan sonra delirdi. “Benimle hiç ilgilenmiyorsun, çocuk ağlar ağlamaz ona koşuyorsun” demiş bir gün. Şoke olmuştum.
Gizem: Kocası eğer ağlar ağlamaz çocuğa koşsaymış, arkadaşın da büyük bir aşkla kocasına koşarmış bence!
Melis: Benim gözlemime göre ilk çocukta bir nebze idare ediliyor ama ikinci çocuktan sonra ortalık iyice karışıyor. Özellikle anneler, boş buldukları her vakitte aşk yerine uykuyu tercih ediyor sanki. Temel bir ihtiyaç olduğu için elbette!
Gizem: Ben çocuk öncesinde de fazla tutkulu ya da romantik olmadığımdan bana göre çocuk sonrasında da aşkım doludizgin devam ediyor... Hani sorsan “Çocuk sonrası el ele film izlediniz mi, geceleri sarılıp uyuyor musunuz” diye, ben öncesinde de uykuyu çok kişisel bulduğum ve herkesin ayrı yatağının olması fikrini savunduğum için değişen bir şey olmadı benim için. Filmi de neden el ele izliyoruz zaten, orasını hiç anlayamıyorum! Ellerim terliyor benim bir süre sonra yahu...
Melis: Ama bak, psikolog Dr. Gizem Sürenkök, fiziksel temasın önemli olduğunu söylüyor. Canım sen de elini tutma da başını omzuna yasla. Her şeyin bir çaresi var!
PSİKOLOG DR. GİZEM SÜRENKÖK: ÇOCUKLA BERABER TELEFONLAR DA UYKUYA...
İlişkilerimizde yıllar geçtikçe baş başa vakit geçirmeye gösterdiğimiz özen azalabiliyor. Özellikle de çocuk sahibi olduktan sonra bütün günün ya da haftanın yorgunluğuyla birbirimizi ihmal edebiliyoruz. Oysa ilişkimizdeki olumlu duyguları canlı tutmak mümkün. İşte kolayca uygulayabileceğiniz birkaç
yöntem...
Haftada bir akşamı romantik buluşma akşamı olarak belirleyin. Çocuklarınızın o akşamki bakımı için ailenizden ya da bir bakıcıdan destek isteyin ve birbirinize odaklanacağanız birkaç saat geçirin. Baş başa yemek yiyebilir, sinemaya gidip film izleyebilir ya da akşam yürüyüşü yapabilirsiniz. Dışarıda olmak sizi ailevi rutinin de dışına çıkaracağı için ayrıca iyi gelecektir.
Çocukları yatırdıktan sonra telefon bildirimlerini kapattığınız, televizyonu da açmadığınız en az yarım saatlik bir sohbet arası verin. Hem gün içinde yaptıklarınızı paylaşmanızı sağlar hem de aranızdaki yakınlığı arttırır.
Evde baş başa kalabildiğiniz saatlerde bir şeyler izlemeye karar verirseniz temas halinde olduğunuzdan emin olun. El ele tutuşun, birbirinizi okşayın, sarılın. Yapabiliyorsanız birbirinize masaj yapın. Tüm bunlar aşk hormonu olarak bildiğimiz oksitosinin salınımını arttırıyor. Bu sayede hem kendinizi daha sakin ve rahat hissedeceksiniz hem de aranızdaki bağ
güçlenecek.
İş yoğunluğunuz ve bedensel ritminiz izin verdikçe aynı saatlerde yemek yemeye ve uyumaya özen gösterin. Birlikte yenen yemekler çift olma duygusunu hissetmek için önemliyken aynı saatlerde uyuyup uyanan çiftlerin daha az tartıştığı ve birbirlerine daha yakın hissettikleri görülüyor.
Gün içinde birbirleriyle ara sıra kısa da olsa haberleşen çiftlerin daha mutlu olduğunu biliyor muydunuz? Minik sevgi mesajları ilişkinize iyi gelebilir.