Güncelleme Tarihi:
Şimdi hayal edin lütfen. Bir kadın, her çarşamba sabahtan, hatta bazen salı gününden hazırlanmaya başlar. Tüm bu hazırlık perşembe öğleden sonrası için. Çünkü her perşembe saat tam 4’te Tarık Bey, Şile’den gelir. Apartman bahçesine upuzun Buick marka lüks aracıyla girer, zafer kazanmış general gururuyla cuma sabahları erkenden giderdi.
Kendi apartmanı ama...
Tarık Bey, mavi gözleri, kırlaşmış kızılımsı saçlarıyla Türk filmlerinin Hulusi Kentmen’inden bile daha babacan. Gül Hanım, ‘metres’ demeye dilinizin varmayacağı bir kadın. Özel biri. Kahkahaları, müziği, neşesiyle, tüm apartmanı, tüm Boğaz’ı dolduran türden. Bazı insanlar için hayat erken başlar ya hani, Gül Hanım onlardan biriydi.
Devir, komşulukların gayet samimi olduğu, apartmanlarda büyük bir aile gibi yaşanılan, herkesin anahtarının birbirinde ‘emin ellerde’ olduğu devir...
Gezgin-gazeteci Fatih Türkmenoğlu, ‘Her Perşembe Saat 4’te’ adlı öykü kitabında dört farklı hikâye anlatıyor. İlk hikâyesi o kadar sıcak ve naif ki, sizi alıp geçmişe, insanların şahane olduğu günlere götürüyor. Fatih Türkmenoğlu’nun yaşadığı apartmanı biraz bilen biri olarak merak edip sordum: “Anlattığın sizin apartman mı?” Cevap net: Evet! ‘Ama’sı da vardı tabii: “Kurgu var içinde. Bizim apartman öyle rengârenkti ki çok azını kullandım.”
Geçmişe özlem duyan herkesin içini sızlatacak bir kitap bu. Türkmenoğlu, en çok masumiyeti özlediğimizi söylüyor. Peki neden artık Tarık Beyler, Gül Hanımlar, diğer adıyla hoşgörü, sevgi, saygı yok? Yazara göre, bu biraz da zamanın ruhuyla, ilişkilerin kolaylaşıp ucuzlamasıyla, insanların birbirine emek vermemesiyle ilgili. “Çağ fast food çağı” diyor, ne kadar da doğru söylüyor.
Öykülerdeki kadınlar birbirinden uzakta yaşıyor ama bir noktada kaderleri birbirine değiyor. Denizli, Miami, İstanbul ve Chicago’da yaşayan karakterler bir tarafından yaralı aslında. 70’ler ve 80’lerin İstanbul’unda, renkli hayatıyla Gül Hanım’la, Amerika’da striptiz kulüplerde çalışan Türk mühendis Fatma Fairy’yle, tek akrabası İstanbul’da yaşayan Susan Cohen’le tanışın. Büyük şehirlerde başlayan küçük hayatların o şehirle birlikte nasıl karmaşıklaştığına odaklanın.
Yıllarca gezi kitapları yazan Fatih Türkmenoğlu’nun öykü kitabı yolda tanıdığı bütün şehirler ve insanlardan tatlar taşıyor.