Güncelleme Tarihi:
Eylül Tumbar daha 21 yaşında. Çekime tüm enerjisiyle geliyor. Gözleri gerçekten ekranda daha önce canlandırdığı karaktere adını veren ‘Bambi’ye benziyor. Çok heyecanlı. Çünkü bu onun ilk gazete söyleşisi. Yine de gayet idmanlı gibi, her soruya cevap veriyor. Adını yakında daha sık duyacağımız Eylül’le başlıyoruz sohbete.
◊ Bu kış dijital bir projeyle hayatımıza girdin. İzleyen herkes seni konuştu. Şimdi de yeni dizinle başrole terfi ettin. Ama hakkında pek bilgiye ulaşamadım...
Evet çünkü bu ilk röportajım (gülüyor). O yüzden çok heyecanlıyım.
◊ O zaman herkesle birlikte biz de seni tanıyarak başlayalım. Tumbar çok ilginç bir soyadı, ne demek?
‘Tumbar’ aslında İspanyolca kökenli bir kelime. Rakibini devirmek anlamına geliyor. Gladyatörlerde kazanan kişiye ‘tumbar’ derlermiş. Ama ailede İspanyol yok, nereden geldi bilmiyorum.
◊ İnsanlar adıyla, soyadıyla yaşar derler. Sen de öyle ‘rakipleri deviririm’ dürtüsüyle mi yaşarsın?
İddialıyım ama benim iddiam daha çok kendime karşı. Hırslıyım ama kendi potansiyelimin en iyisini yapma konusunda bu hırsım. Benim kendimle bir yarışım var, ayrıca kendime karşı epey acımasız olduğumu da söyleyebilirim.
KENDİME DIŞARIDAN BAKSAYDIM BEN SEVER MİYDİM?
◊ Sosyal medyadaki 27 bin takipçin bir anda 300 bine çıktı. Tanınmak ve şöhret nasıl bir şey?
Şöhretin çok bir hissi yok bence.
◊ Başrol oynamanda güzellik ne kadar etkili?
Kişinin karakteri beslemesi için güzelliği ve özellikle bir aurasının olması gerekiyor. Çünkü insanlar kendilerine güzel ve samimi gelen şeyleri izliyorlar. Ama işin tamamı bu değil bence. Güzelliğin etkisi yarı yarıya diyebilirim. İzleyici seni tanıdıkça da güzelliği değil Eylül’ü ya da o karakteri izlemek istiyor.
◊ Estetiğin var mı?
Estetiğim yok, yaptırmam da diye düşünüyorum. Çok olumlu bakmıyorum ama yaptıranlara da saygı duyuyorum tabii. O kadar fazla yorum geliyor ki, mesela “Neden burnun böyle”, “Burnundan izleyemedim” diyenler oluyor. Bu tip yorumlar alarak bunlardan etkilenip estetik yaptıranlara da hak veriyorum. Yani herkes kendini nasıl iyi hissediyorsa onu yapmalı diye düşünüyorum.
◊ Sen burnunu yaptırır mısın?
Yok, o kadar seviyorum ki burnumu, asla gerek duymuyorum.
◊ Sosyal medya eleştirileri seni ne kadar etkiliyor?
Aslında herkesin kendine ait bir fikri olabileceğini kabul edince her şey çok daha kolay oluyor. Tabii olumsuz yorumlar da olacak. Düşünüyorum, kendime dışarıdan baksaydım ben sever miydim diye, bazen diyorum ki “Evet, haklılar”, bazen de olumlu yorumları haklı buluyorum, okuyorum, dikkat ediyorum ama bu eleştirilerin modumu düşürmesine izin vermiyorum.
RİSK ALMAKTAN ÇEKİNMEM
◊ Eylül’ü kısaca nasıl anlatırsın?
Uyumluyum fakat sanırım kendimi daha çok düşünmem gerekiyor. Hırslıyım ve eğlenceliyim.
◊ Kendine bir öğüt verecek olsan...
“Kendi üzerine bu kadar gitme ve kendine bu kadar yüklenme” derdim, çünkü kendime karşı biraz fazla acımasızım.
◊ Kendin hakkında şaşırtıcı bir şey söyleyecek olsan...
Her an her şeyi yapabilirim. Aslında Aslan burcuyum, yükselenim de Başak. Bir yandan kontrollüyümdür, her şey planlı olsun isterim ama bir noktada da risk almaktan hiç çekinmem.
◊ Hayat motton nedir?
Her şeyin tadını çıkarmak. Bunu çoğu zaman başarıyorum ama bazen kontrolüm dışında bir şeyler olunca ister istemez ipin ucu kaçabiliyor.
◊ En büyük kırılma anın neydi?
İstanbul’a ilk geldiğimde,“Acaba yapabilir miyim, tek başıma nasıl yapacağım” diye bir tedirginlik yaşadım. Sanırım ilk işimde “Tamam, ben artık buradayım” dediğim an kırılma anımdı.
OKUMAYI SEVİYORUM
◊ Yemeklerimi kendim yapmayı, mutfakta vakit geçirmeyi seviyorum. Et insanıyım, bonfile, antrikot yapmayı çok seviyorum. Bazen kendi kendime YouTube’dan videolar açıp özel soslar hazırlıyorum.
◊ Sınırlarımı olabildiğince zorlayıp yurtdışında da bir şeyler yapabilmek istiyorum. Sinema okuduğum için işin arka tarafına da ilgim var. Her yönüyle sinemayı keşfetmek istiyorum.
◊ Okumayı çok seviyorum, çocuk kitabı bile okurum. Psikoloji kitapları, Freud okumayı ve romanları tercih ederim. Bunlar oyunculuğuma ek bir şeyler katıyormuş gibi hissediyorum. Yazmayı, özellikle de senaryo yazmayı seviyorum.
◊ Keman çalıyordum, piyanoya başladım ama sanırım enstrüman çalma konusunda çok yetenekli değilim. Başarılı olamadım.
Genç oyuncu âşık olma hissini çok sevdiğini söylüyor.
GECENİN 4’ÜNDE ‘CANIM DONDURMA ÇEKTİ’ DEDİĞİMDE GETİRMESİ GEREKİYOR
◊ Nasıl bir âşıksındır?
Âşık olduğumda tam âşık olurum.
◊ Nasıl yani?
Kendimi kaptırırım, yani aptal âşık derler ya, tam öyle oluyorum, çok seviyorum.
◊ Aşkı kaç kere yaşadın ki?
Bir kere. O ilişkim bitti. Ama seviyorum o hissi.
◊ Nasıl biri ilgini çeker?
Ben ilişkide sanırım baskın karakterim, o yüzden böyle eğlenceli ve bana uyum sağlayabilecek, her an her şeyi yapabilecek biri olması lazım. Gecenin 4’ünde “Canım dondurma çekti” dediğimde, benim için getirmesi gerekiyor.
◊ Bir erkekte en çok neye tahammül edemezsin?
Kıskançlığa tahammülüm yok.
◊ İlk randevuda ilk dikkat ettiğin şey nedir?
Dış görünüşü.