Güncelleme Tarihi:
“Bugün, Türkiye’de binbir güçlükle yetişmiş, çok iyi genç müzisyenler var. Ama tecrübe kazanabilecekleri yeterince orkestra yok. Biz çokulusluluğu muhafaza ederken genç müzisyenlerle çalışmaya da özen gösteriyoruz. Geçen yıl bir dönüşüm geçirdik, bugünkü ekibin yüzde 70’i aramıza yeni katılan üyelerden oluşuyor. Geçmişin değerlerini koruyarak yenilenmeye devam ediyoruz.”
Tekfen Holding Kurumsal İletişim Direktörü Dori Kalafat, Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın dönüşümünü bu sözlerle anlatıyor, misyonunu şöyle özetliyor: “90’ların başında Türkiye dünyaya daha yeni açılıyordu. Küreselleşmenin hız kazandığı bir dönemde bu ülkeleri bir araya getirmek çok önemliydi: İsrail, İran, Irak, Suriye, Bulgaristan, Yunanistan, Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan... Ekibin misyonu, bir barış orkestrası olmak.” 1992’de, farklı kültürler arasındaki ilişkileri geliştirmek, barış adına ortak bir dil yaratmak amacıyla 11 ülkeden 17 sanatçının katılımıyla kurulduğunda adı Karadeniz Oda Orkestrası’ydı. İlerleyen yıllarda Karadeniz, Hazar Denizi ve Doğu Akdeniz bölgelerinden toplam 23 ülkenin müzisyenlerinin yer aldığı bir yapıya dönüştü, Tekfen Filarmoni Orkestrası adını aldı. ‘Üç Denizin Sesi’ lakaplı orkestra, yılın son konserini Bakü’de, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin 100’üncü yaşgünü vesilesiyle verdi.
Daimi şef, Aziz Shokhakimov... Daha beş yaşındayken kemandaki yeteneğiyle üstün yetenekli müzisyenlerin eğitim gördüğü bir okula kabul edilen Shokhakimov, ülkesi Özbekistan’ın Milli Senfoni Orkestrası’yla sahneye çıktığında henüz 13’ündeydi. 20’lerinin başından beri farklı şehirlerde farklı orkestraların konserlerini yönetiyor. “Derin bilgi birikimi, her zaman ilham verir” diyen Shokhakimov, genç müzisyenlere klasik müziği anlamalarına yardımcı olacağı için farklı müzik türlerini dinlemelerini tavsiye ediyor. Özellikle de yerel ve caz müzik eserlerini... Besteci ve müzisyenlerin biyografilerini okumaları da ikinci tavsiyesi... 18 yıldır ekipte çalan keman sanatçısı Yasser El Serafi, konser öncesi sohbetimizde “Burası hepimize bir okul oldu. Genç müzisyenlerin iş sorunu yaşadığını görüyorum. Hem sabit orkestraların hem de çalacak salonların sayısının artırılması gerekiyor” diyor.
Deliler gibi çalışın, sürekli müzik dinleyin
Mert Kutluğ: Fagot grup şefiyim, orkestradaki yedinci yılım. Şefimiz Aziz, bize sürekli birbirimizi dinlememizi söylüyor. Aramızdaki armoniyi yaratan tam da bu! Çellolar bir şey çalıyor, ben onları dinliyorum; ben bir şey çalıyorum, onlar beni dinliyor. Çok fazla müzisyen var, aralarından sıyrılmak için farklılık yaratmak lazım. Genç müzisyenlere tavsiyem, deliler gibi çalışmaları, sürekli müzik dinlemeleri. Müzik dinlemek, çalışmak kadar önemli!
Hüseyin Mehmetoğlu: Viyola grup şefiyim. Sekiz sene İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde çaldım, gençlik orkestralarında yer aldım. Ülkemizde senfoni ve operalarda artık kadro sınavları yok. Her yıl bir sürü genç konservatuvardan mezun oluyor, iş bulamıyor. Tefken Filarmoni’nin varlığı hem bu açıdan çok kıymetli hem de farklı dillerden insanlarla birlikte çalışmak sanata yakışan bir durum. Bu işi yapmak isteyenlere tavsiyem, durmadan müzik dinlemeleri, araştırmaları ve keşfetmeleri. Bir tane eserin binlerce farklı kaydı oluyor, hepsinde de ayrı bir renk var. Sadece çok çalışmak yetmiyor.