Güncelleme Tarihi:
Kendi markanızı kurmak hedeflerinizden biri miydi?
- Aslında aklımda hiç böyle bir şey yoktu. Bildiğiniz gibi ben WePublic Boyner ve Beymen’de satın alma bölümündeydim. Sonra restoran açmaya karar verdim. “MSA’ya gideyim, biraz öğreneyim” dedim; “Bakalım sevecek miyim, sevmeyecek miyim” ölçüp tartmak istedim. Dersler ocak ayındaydı, ben kasımda işi bırakmaya karar vermiştim. Yani arada iki ay vardı. Ben de kasımda tam satın alma seyahatlerimden dönmüştüm. Aklımdaki kıyafetleri kimsenin yapmadığını fark ettim. “O zaman ben yapayım” dedim. Hazır arada da iki aylık boş zaman varken... Sonra bayıldım bu işe! Kasımda karar verdim, aralıkta başladım, bu sezona yetiştirdik. İyi ki yapmışım!
Restorancılık hayali ne oldu peki?
- Şimdilik askıya alındı. Çünkü aslında istediğim şey buymuş, onu fark ettim. Aslında Arnavutköy’de bir mekân bulmuştum. Belki onu Faraway mağazası haline getirebilirim. İçinde küçük bir restoranı, sanat galerisi de olur. Aklımda böyle bir proje var. Yemeği ise şimdilik evde arkadaşlarıma yapıyorum.
Ne tip yemekler peki, sağlıklı, organik mi?
- Yok, o ikizim Elif’in alanı. Benim yaptıklarım daha ağır. Hafif bir şey yapmaya çalıştığımda bile 1000 kalori oluyor çünkü zeytinyağı bocalıyorum içine. Yaptığım şeyler daha Amerikan barbekü tarzı. Yağlı et, kızarmış şeyler...
Koleksiyona gelirsek, adı ‘I Dreamed of Africa’. Neden ilham kaynağı olarak Afrika’yı seçtiniz? Yakın zamanda ziyaret mi ettiniz?
- Markanın adı ‘Faraway’ yani ‘Uzakta’. Uzak diyarlardan ilham alacağız. Markanın uzak coğrafyalarla ilişki kurmasını istedim. Tabii kendine özgü detaylarıyla... Beni cezbeden safari ceketleri oldu, çok seviyorum çünkü. Bu ceketleri rahat keten pantolonlarla takımladım kafamda. Böylelikle aklım otomatik olarak Afrika’ya gitti. Desenler de öyle. Koleksiyonu oluşturduk, markanın ismine sonrasında karar verdik. Bir sonraki koleksiyonda Asya’dan ilham alırız diye planladık. Sonra Meksika’dan Latin Amerika’dan... Markanın adı da böylelikle ortaya çıktı: Faraway oldu.
Babamın gömleklerini giyerim
Peki nasıl bir kadın canlandırdınız tasarımları yaratırken?
- Doğal bir kadın; Uğraşmadan, çabalamadan giyinen... Gündelik, sade ama şık. Koleksiyonda fark ettiyseniz her şey birbiriyle kombinleniyor. Safari gömlekler, kalın kemerli pantolon ve etekler, elbiseler... Daha romantik gupürlü elbise ve bluzlar, balon etekler, volanlı mini bluzlar da var. Hepsi benim tarzımı yansıtıyor.
Bir röportajımızda tarzınızı ‘Erkek Fatma ve anneanne stili karışımı’ diye özetlemiştiniz... Biraz romantizm de mi katıldı işin içine?
- Eskiden biraz öyleydi, evet. Şimdi 30’larıma gelmişken yaş itibariyle daha feminen parçalar da kattım dolabıma...
Kullanılan parçalar doğal malzemelerden oluşuyor, değil mi?
- Evet bunun için çok uğraştık ve iyi kotardık diye düşünüyorum. Tüm kumaşlar yüzde yüz koton ya da keten, nefes alıyor. Yapay kumaşlar kullanmadık. Renkler de çok doğal oldu haliyle; toprak tonları, hakiler, kiremitler...
Pek desen yok sanırım...
- Çita deseni var. Ama o da doğal, öyle çok vamp değil. Bağırmıyor. Sakin. Aynı deseni ayakkabılarda da kullandım. Onlar da rahat ve feminen. Günlük kullanıma uygun, kısa topuklu, arkası açık modeller, kısa sivri topuklu ve düz terlikler de varvar.
Başka ne tip aksesuarlar var?
- Büyük şapkalar var. Onun dışında önümüzdeki koleksiyon çantayı da ekleyeceğiz. Erkeklere yönelik tasarımlar da yapmak istiyorum. Çünkü söylediğim gibi tarzımın bir ‘Erkek Fatma’ yönü var. Babamın gömleklerini giyerim mesela. O yüzden kafamda bir erkek koleksiyonu var. Ama benim de giyebileceğim tarz parçalardan oluşan... Türkiye’de çok yapılmayan outdoor giysilerini de yapmak istiyorum. Şehirde giyilebilecek türde...
Nerelerde satışta?
-İstanbul’da İstinye Park, Suadiye ve Zorlu Beymen Blender’da. Ankara’da Panorama’da... Bir de Beymen.com’da ve www.farawayclothing.com’da satışta olacak... Site önümüzdeki hafta açılacak.