Güncelleme Tarihi:
Bale öğretmeni yeteneğini fark etti, bu sayede üç yaşında cimnastiğe başladı. Yıllardır günde 8 saati bulan ağır antrenmanlar yapıyor. 2019’da sadece 21 günde hazırlandığı Aerobik Cimnastik Dünya Kupası’nı kazanınca, antrenörüyle birlikte “İlk şampiyonada bunu başardıysak, 2020 Dünya Şampiyonası’nda neden olmasın” demişti. Ayşe Begüm Onbaşı, hayalini kurduğu bu şampiyonayı, pandemi nedeniyle bir yıl gecikmeli olarak kazandı, geçen hafta... 19 yaşındaki sporcu, aerobik cimnastik tarihimizin büyükler kategorisinde ilk dünya şampiyonluğunu ve dünya şampiyonası seviyesinde ilk madalyasını kazanmış oldu. 20 yaş altı gençler için uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle antrenmanlarını bir süre Zoom’da yapmasına ve aynı anda iki üniversite birden okumasına
rağmen hem de...
Onunla Zoom’da buluştuk; hayatını ve hayallerini konuştuk. Areobik Cimnastik Milli Takım ve Red Bull sporcusu Onbaşı “Madalyayı boynuma ben takıyorum ama arkamda benimle birlikte çalışan bir ordu insan var” diyor.
Öncelikle tebrik ederim. Şampiyon olduğunu duyduğun an ne hissettin?
Çok mutlu oldum. Kendinizden ne kadar emin olsanız da orada şampiyonluğunuzun ilan edilmesi ve başarıya ulaşmış olmak ayrı bir mutluluk. Kıran kırana geçen bir mücadeleydi. Öncesinde de çok yoğun bir antrenman tempomuz vardı. İyi ki çalışmışız, iyi ki yorulmuşuz.
Sence başarının sırrı ne?
Çalışmak... Yaptığımız, yeteneği çalışmayla harmanlamamızı gerektiren bir branş. Çok yetenekli olsanız bile yaptığınız hareketi mükemmelleştirmek için çok çalışmanız gerekiyor.
Antrenörün Mehmet Ali Ekin’le çalışmalarınızı anlatır mısın?
Baba - kız gibi bir ilişkimiz var. Salonda hem profesyonelliğimizi koruyor hem de antrenmanları eğlenceli bir hale getiriyoruz. Sekiz saat antrenman yaparken zorlansak da yeri geliyor, antrenörüme mekik çektiriyorum (gülüyor). Çikolatayı çok seviyorum ama yememem gerekiyor. Motivasyon olsun diye bana “Bu koşuyu bitir, sonra sana çikolata koklatacağım” diyor.
‘AKŞAM PESTİLİM ÇIKMIŞ OLUYOR’
Motivasyonun düştüğünde yükseltmek için neler yapıyorsun?
Beni antrenörüm ve takım arkadaşlarım yükseltiyor. Çünkü motivasyonumu düşürecek kadar üzüldüysem, o ruh halinden kendi kendime çıkamıyorum. Mental olarak kendimi eğitmek için bir spor psikoloğuyla da çalışıyorum.
Vazgeçecek duruma geldiğin oldu mu?
Çok! Sakatlanmak bir sporcunun yaşayabileceği en zor şeylerden biri. Elimi yere vurarak bitirdiğim bir son pozum vardı. Sanırım o anın heyecanıyla elimi yere biraz fazla hızlı vurmuşum. Bakü’deki şampiyonaya üç ay kala parmağım kırıldı, bileğim çatladı. O süreci hızlıca atlatmaya çalıştık. Sakatlığa alışkınım. Kontrolsüz bir düşüşle tüm spor hayatın bitebilir. Artık bununla yaşamayı öğrendim.
Şampiyonaya hazırlandığımız bir gün 8.30 - 9.00 civarı uyanıyorum, kahvaltı yapıyorum. O sırada belirli derslerim oluyor, onları toparlıyorum. Dersimin olmadığı günlerde sosyal medya hesabıma vakit ayırıyorum. Video çekiyorum, sosyal medya içeriği üretiyorum. 13.00 suları antrenman için hazırlık başlıyor. Akhisar Belediyesi’nden gelen araç beni salona bırakıyor, 7-8 saat çalışıyorum. Pestilim çıkmış oluyor. Eve gidiyorum, duş, yemek ve uyku...
Aynı anda iki üniversitede okuyorsun...
Evet, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde beden eğitimi bölümünde ikinci sınıf öğrencisiyim. İstanbul Üniversitesi’nde de açıktan işletme okuyorum.
Okul dışında neler yapıyorsun peki?
Arkadaşlarımla vakit geçirmek beni motive ediyor. Kitap okumak ve meditasyon yapmak çok rahatlatıyor; müzik dinlemekten evde yalnızken dans etmekten de keyif alıyorum. Antrenman esnasında daha çok hiphop ve rap müzik dinliyoruz. Beyoncé ve Rihanna favorim. Arctic Monkeys’in tüm şarkılarını da ezbere bilirim.
‘ANNEM BASKI ALTINDA HİSSEDECEĞİM SÖZLER SÖYLEMEZ’
Annenin en büyük destekçin olduğunu söyledin. Seni nasıl motive ediyor?
Annem bana hiçbir zaman “Kazanmak zorundasın”, “Birinci olmanı istiyorum” ya da “Kazanıp geleceksin” demedi, baskı altında hissedeceğim sözler söylemedi. “Sen en önemli, en kıymetli kişisin. Elinden gelenin en iyisini yapacağına inanıyorum. Sen de bunun için çalış kızım” dedi.
Şampiyonaya çıkmadan önce uyguladığın bir ritüel var mı? Ya da sana uğur getirmesi için yanına aldığın bir obje...
Ooo çok fazla! Salona sağ ayakla girmekten tutun, topuzumu döndürdüğüm yöne kadar... Bunlardan en önemlisi ayna karşısına geçip kendimi motive ettiğim an oluyor. Otelden ayrılmadan önce ayna karşısına geçiyorum, “Bugün çok iyisin. Elinden gelenin en iyisini yapacaksın. Bomba gibisin” diyorum. Bir de yanımdan hiç ayırmadığım Şans diye bir kuzucuğum var. Onun içinde nazar ağacından bir dal, kabuklar ve daha bir sürü şey var.
‘ZORLANDIĞINDA GÖREVİM, GÖZYAŞINA MENDİL OLMAK’
Annesi Seçil Bayraktar
* Ayşe Begüm’ü doğurduğumda 19 yaşımdaydım. Birlikte büyüdük. 10 aylıkken yürümeye başladı, o zaman bile bacaklarını açıp ‘spagat’ oturabilen, esnek bir çocuktu. Bizim şansımız, Akhisar Belediyesi’nin açtığı bale kursunda İspanyol öğretmen Maria’yla tanışmamız oldu. Onun yönlendirmesiyle cimnastiğe başladı, üç yaşından beri bu sporun içinde.
Zorlandığında anne olarak benim görevim onun gözyaşına mendil olmak. İnandığı ve mutlu olacağı yere doğru devam etmesi gerektiğini tembih ediyorum. Biliyorum ki cimnastik onun hayatında çok büyük önem arz ediyor. Martta eli kırılıp alçıya alındığında, doktor “En az 15 gün çıkarma” dediği halde Ayşe Begüm “Antrenmanıma engel oluyor” deyip alçıyı çıkardı. Cimnastikle yatıp cimnastikle kalkıyoruz. En son yarışmaya gitmeden önce “Anne ben büyükler kategorisinde dünya şampiyonu olup eve geleceğim” demişti. Elinden gelenin en iyisini yapacağını, ülkeye şampiyon olup geleceğini tahmin ediyordum. Çünkü çok azimli bir sporcu. Bu çalışma disiplinine ben annesi olarak hayranım. Ona gitmeden “Kim ne beklerse beklesin, önemli olan senin ne istediğin. Sen elinden gelenin en iyisini yap” demiştim. Ne istediğini göstermiş oldu.
‘SENDEN GÖRDÜM, CİMNASTİĞE BAŞLADIM’ DİYE MESAJLAR ALIYORUM
Şampiyonluğun sonrasında aldığın tepkilerden seni şaşırtan oldu mu?
Ankara Esenboğa Havalimanı’na indiğimizde 50 kişilik mehter takımıyla karşılanmak şaşırttı (gülüyor).
Şimdi sırada ne var, yeni hedefin ne?
Önümüzdeki Avrupa Şampiyonası ilk hedefimiz. Oraya yine tekler ve çiftlerde katılmayı planlıyoruz. 2022’de yine bir Dünya Şampiyonası olacak. Yarışma çok, hedef çok. Önemli olan düzgün hazırlanmak. Amaç zaten belli; İstiklal Marşı’nı tekrar okutmak! Biz “Her son bir başlangıç olacak” diye yola çıktık.
Genç cimnastikçilere ne önerirsin?
Cimnastik nankör bir spor. Bir gün yapmadığınızda sizi üç gün geriye atıyor. Devamlılık gerekiyor. Bu yüzden hem hırslı bir şekilde çalışmalarına devam etmeleri gerekiyor hem de düştükleri zaman etrafındaki insanların onları motive etmesi... Ailenin desteği, antrenörün bilgisi de çok önemli. Madalyayı boynuma ben takıyorum ama arkamda benimle birlikte çalışan bir ordu insan var. Onlar olmadan bu düzeye tek başımıza gelemeyiz.
Türkiye’nin dünya standartlarında sporcu yetiştirebilmesi için neler yapılması lazım?
Türkiye’nin her ilinde cimnastik yapılıyor. Bakanlığın verdiği destekler yadsınamaz. Bize düşen görevse hem küçük sporcu kardeşlerimizi hem velilerini iyi şekilde yönlendirmek, aldığımız madalyalarla onlara örnek olmak. Sporun ne kadar faydalı olduğunu insanlara yayabiliriz. Çocuklar başarılarımızı görüyor, “Ben senden gördüm, özendim ve o şekilde başladım” şeklinde mesajlar alıyorum.
‘BU BRANŞ İÇİN YARATILMIŞ, SEVGİYLE MOTİVE OLAN ÖZEL BİR ÇOCUK’
Antrenör Mehmet Ali Ekin
* Ayşe’nin 5 yaşındayken tüm enerjisi ve ışığıyla salondan içeri girdiği anı dün gibi hatırlıyorum. Ben Gençlik ve Spor Bakanlığı’na atandım, yaklaşık beş sene yollarımız ayrıldı. Ama üç yıl önce yine beraber çalışmaya başladık. 21 günde Dünya Kupası’na hazırlandık mesela. Mental olarak çökmüş durumdaydı. Onu acilen motive etmemiz gerekiyordu. Kimse bize inanmazken ailesi, Ayşe ve ben harika bir şekilde kenetlendik ve 2019’da Portekiz’de düzenlenen 6. Cantanhede Aerobik Cimnastik Dünya Kupası’nı kazandı. “İlk şampiyonada biz bunu başardıysak, 2020 Dünya Şampiyonası’nda neden olmasın” dedik. Planlamaya başladık ama hayatımıza pandemi girdi. Ayşe evden çıkamadı. Antrenmanlarımıza Zoom üzerinden devam ettik. Sonra federasyondan izin aldık, bizim için İzmir Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi’ni açtılar. Red Bull’un yönlendirmesiyle spor psikoloğu Berceste Şeber’le de çalıştık, inanılmaz faydası oldu.
* Ayşe Begüm bu branş için yaratılmış, özel bir çocuk. Sevgiden beslenen, sevgiyle motive olan, sevgiyle bir şeyleri aşabilen bir sporcu. Annesi, Ayşe’yi sevgiyle büyütmüş. Bizim aramızdaki saygı ve sevgi olmasaydı, birbirimize dürüst olmasaydık
bu başarı olmazdı. Bizim Ayşe’yle olan durumumuz iki kişinin tek kalpte bir araya gelmesi gibi... Antrenmanda motivasyonu düştüyse bir anda birbirimizin gözlerine bakıp birbirimizi yükseltebiliyoruz.