Güncelleme Tarihi:
Gizem: Geçen hafta minik ama ciddi bir sağlık operasyonu geçirdin, geçmişler olsun arkadaşım ama bir şey soracağım. Çocuklar annelerinin ameliyat olma fikrini nasıl karşıladı?
Melis: Sağol canım. Ameliyat kararı netleşince açık açık anlattım tehlikeli bir şey olmadığını ama sonrasında dikkatli olmam gerektiğini, bir gece hastanede kalacağımı, babalarının da benimle olması gerektiğini... Hastaneye gitmek için sabah 7’de evden çıkmamız gerekiyordu; uyanmazlar diye düşünmüştüm ama demek ki tedirgin yatmışlar, sokak kapısını açar açmaz ikisi de uyandı. Mehmet hıçkıra hıçkıra, Deniz için için ağlamaya başladı.
Gizem: Ah! O kadar iyi biliyorum ki o duyguyu. Kimbilir ne senaryolar kurdular kafalarında. Nasıl sakinleştirdin peki?
Melis: Gelirken onlara çikolata getireceğimi söyledim, hah ha!
Gizem: Her şeyi rüşvetle çözemezsin kadın!
Melis: Şaka bir yana, öperek ve konuşarak sakinleştirdim. “Tam 3 saat sonra babanız sizi görüntülü arayacak ve sizinle konuşacağım” dedim. Böyle durumlarda çocuklara her şeyi açık ve net anlatmak çok önemli. 3 sene önce ikizler 6 yaşındayken 10 günlüğüne yurtdışına çıkmam gerekmişti. Çocuk psikoloğuna danışmıştım ne yapmam gerektiğini. İkisine ayrı ayrı bir takvim hazırlamamı
ve her günü kendilerinin işaretlemesini, dönüşüme kaç gün kaldığını bu şekilde net olarak görmeleri gerektiğini söylemişti.
Gizem: Demek takvim önerisi her yaşa yapılıyor. Lorin kreşe başladığında, kreşin psikoloğu da önerdi. İnan “Yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, hafta sonu gelecek” demek o takvimi hazırlamaktan kolay olurdu.
Melis: Nasıl yaptın ki? Yaşı küçük, nasıl anlatabildin Lorin’e?
Gizem: Hafta boyu okul çıkışı yapmayı sevdiği etkinlikleri fotoğrafladım. Misal, bir gün okulun yanındaki pastaneden tavşanlı pasta yeme günü, ertesi gün oyun parkı günü, bir gün baba-kız günü gibi. Sonra bu fotoğrafları bir kartona yan yana yapıştırıp astım ve her sabah uyandığımız günü işaretleyip hafta sonuna kaç gün kaldığına baktık. Fakat ‘fatal’ hatam hafta sonuna fotoğraf koymamak oldu. Orası uzaydaki kara delik gibi. İnşallah travmatize etmedim çocuğu.
Melis: Ya çok güldüm. Yalnız takvimin icadını sen yapsan hayat hepimize çok daha eğlenceli olabilirmiş yani. İyi geldi mi bu takvim ayrılık kaygısına?
Gizem: Yok gelmedi (gülüyor). Yani kaç gün gideceğini, ne zaman evde olacağını anladı bence ama okul kapısında ayrılmamak üzere ağlamalar devam etti bir süre daha. Onu da başka eğlenceli bir teknikle aştık.
Melis: Hayatın mücadeleyle geçiyor arkadaşım.
Gizem: Evden güle oynaya okula diye çıkıyoruz, okulun kapısında bir kriz hali... “Gitmek istemoooyum anne!” E, iyi de bunu neden evden çıkarken söylemiyorsun be evladım. Sanki lunaparka diye çıkıyoruz evden! Konuştum psikoloğuyla, “Normal ayrılık kaygıları, orada kalacağını düşünüyor olabilir” dedi.
Melis: Evet, öyle oluyor.
Gizem: Bana sorarsan 2 haftalık oryantasyon sürecinde okuldan hevesini aldı. Kurallarsa pek işine gelmedi. Ama “Neyse” dedim, “Psikolog elbette benden daha iyi biliyordur”. Okula girdikten sonra da normale dönüyormuş ama benim ciğer tüm gün paramparça... Bir gün Instagram’da Burcu Alan isminde (@burcukuruu) bir anne influencer’dan gördüğüm şahane bir fikri uygulamaya başladım. ‘Avucundaki Öpücük’ adlı kitaptan öğrenmiş o da... Lorin’i okula bırakırken eline bir kalp çiziyorum, o da benim elime kalp dışında her şeye benzeyen bir kalp çiziyor. “Birbirimizi özleyince bu kalplere bakıp okul çıkışında buluşacağımızı hatırlayalım” diyorum. Çok hoşuna gitti. Şimdi iki eline de kalp çizdirip “Seni özleyince ellerimi böle yapıp (yan yana getiriyor) anne kalple nonin kalbi buluştoyum” diyor kalbini yediğim. Bu teknik çalışıyor. Sonuç olarak önce çocuğumuza, sonra da çocuk psikologlarına mutlaka kulak vermeli.