Güncelleme Tarihi:
Değişen iklim şartları yüzünden yaz sıcakları artık sonbahar aylarında da etkisini hissettiriyor. Moda dünyası da bu duruma uyum sağlıyor. Yaz sonuna doğru atağa geçen kafes sandalet trendini buna örnek olarak gösterebiliriz. Ayağı bantlarla saran ve kafes etkisi yaratan bu gözde ayakkabı modeli, markaların sonbahar koleksiyonlarına girmeye başladı.
Havalar soğuyana kadar parmak arası terlikler ya da Birkenstock’un artık klasikleşen modellerinden vazgeçemeyenlerdenseniz, bu popüler sandalet trendine bir şans vermenizi öneririm.
Kafes sandaletlerin hem havalı ve modern bir duruşu hem de maskülen ve nostaljik bir ruhu var. Bana balıkçı stillerinin yanında bir de Yeşilçam filmlerinde erkeklerin denim şortların altına giydikleri ayakkabıları anımsatıyor. Günümüzde kafes sandaletler kadın stillerinde, çiçekli elbise gibi feminen parçalarla birlikte kullanıldığında hoş bir kontrast yaratıyor ve görünümü bir üst seviyeye taşıyor.
STİL TÜYOLARI
- Sonbahara geçişte kafes sandaletleri, yazdan kalma midi elbiseniz ve denim ceketinizle tamamlayabilirsiniz.
- Geçiş mevsimlerinde havalı görünmenin yolu: Mom jean, beyaz tişört ve kafes sandaletler...
- Bu ayakkabıların kullanımını birkaç mevsime yaymak isterseniz, tercihinizi siyah ya da kahverengi olanlardan yana yapmanızı tavsiye ederim.
MİNİMAL YORUM VE LOGODAN TOKA
Şehir koşturmacası yüzünden çoğu kadın yüksek topuklu ayakkabı yerine; rahat, pratik ama şık alternatiflerin peşinden koşuyor. Bazı yüksek moda markaları da bu isteğin farkında olup kendilerini bu yönde yeniliyor. Değişime hızla ayak uyduran markalardan Gucci, The Row, Marni ve Jil Sander koleksiyonlarına kafes ayakkabıları eklemekte gecikmedi. The Row, bu ayakkabıları minimal ve klasik bir tarzda yorumlarken, Gucci logosunun olduğu bir toka ekledi.
‘Türkiye benim için çok büyük bir ilham kaynağı’
Fransız lüks çanta markası Renaud Pellegrino, Türk modaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.
Markasının Türkiye’ye gelişi hakkında konuşma imkânı bulduğum, ‘çantaların heykeltıraşı’ olarak adlandırılan tasarımcı Renaud Pellegrino, Türkiye’yi çok büyük bir ilham kaynağı olarak gördüğünü anlattı. Türkiye’nin, Doğu ve Batı arasındaki bağı temsil ettiğinden, ülkemizi düşündüğünde zihninde çok çeşitli sanat formları, teknikler ve tarzlar canlandığından bahsetti.
Çarpıcı renkleri bir araya getirmesiyle tanınan Pellegrino, büyüdüğü bölge olan Fransız Rivierası’nın renklerinden etkilendiğini de anlattı. Ve aynı bir ressam ya da sanatçı gibi özgün parçalar yaratmayı ve alışılmadık renkleri harmanlamayı ne kadar sevdiğine değindi.
Tasarımları müzede sergilenen bir tasarımcıya moda ve sanat arasındaki ilişkiyle ilgili düşüncelerini sormadan olmazdı. Yanıtı şöyle oldu: “Tasarımcılar ve sanatçılar arasındaki işbirlikleri, modanın yeni normalinin bir parçası haline geldi ve bu, her iki sektör için de olumlu etkiler yaratıyor. Sanatçılar ve tasarımcıların ortak noktası yaratıcılık ve biz tasarımcılar sanatçıları severiz, sanatçılar da tasarımcılara takıntılıdır, diyebilirim.”