Güncelleme Tarihi:
Atiye ile son röportajımızın üzerinden yıllar geçmiş, “Bende çok değişen bir şey olmadı, öncesinde nasılsam şu anda da öyleyim” dese de aslında hayatında çok şey değişti. Stüdyoya girdiğimde diğer odadan yeni şarkısı ‘Anne’yi söylediğini duyuyorum. Meğer TikTok videosu çekiyormuş. Sonrasında yanıma geliyor. Üzerinde bol bir gömlek var. Eylülde ikinci kez bebeğini kucağına almaya hazırlandığını öğreniyorum. Ve başlıyoruz sohbete...
◊ 4-5 sene önceye gidelim. Birden senden haber alamadık, sonra evlendiğini öğrendik. Çocuğun olduğunu duyduk... Aşkın büyüsüne mi kapıldın?
Evet, çok büyük bir aşk diyebiliriz.
Ama ben kaybolduğumu hiç düşünmedim. O dönem besteler, düzenlemeler, çok yoğun çalışıyorduk. Sözler yazılıyordu. Albümü yetiştirmeye odaklanmıştık. Farklı ülkelere gittik kayıtlar için; Yunanistan, Hindistan. İşin yanı sıra tabii yoğun bir aşk girdi hayatıma... Hepsi aynı anda oldu.
Ve geçen sene ‘Deli İşi’ albümü de öyle bir dönemde ortaya çıktı. Araya pandemi de girdiği için ara vermişim gibi hissedildi.
◊ 5 yıl önce Erol Sebebci’yle Almanya’da nikâh masasına oturdunuz. O günlere dönsek... Nasıl tanıştınız? Müzik üretirken mi?
Evet, aslında öyle. Çok uzun zamandan beri tanışıyorduk ama bir arkadaşlığımız yoktu. Sonra müzik çalışmalarımız oldu. Darbuka konusunda daha çok şey
öğrenmek istiyordum. O da Hint ve caz müziğine hâkim, o dönem ondan çok şey öğrendim. Müzisyen yanlarından çok etkilendim ve birlikte proje yapmak istedim.
Bir süre ekibimde de yer aldı. Orkestra
şefliğimi yaptı. Birlikte çok fazla vakit
geçirdik, birbirimizi tanıdıktan sonra da büyük bir aşk doğdu.
◊ Müzik dolu bir ev ve ilişki mi sizinki?
Kesinlikle. Çok müzik yapıyoruz. Darbuka çalışıyoruz. Bol hayvanlı, bol enstrümanlı ve bol müzikli bir ev.
Nasılsam öyleyim
◊ Evlenmeye karar verdiğin dönemde çok popülerdin, hiç hayranlarımı kaybederim tereddüdü yaşamadın mı?
Hiç öyle korkularım olmadı. Dinleyicilerimin beni her zaman müziğimden dolayı sevdiklerini düşünüyorum. En baştan beri nasılsam şu anda da öyleyim.
◊ Şarkı yazdın mı Erol Bey’e?
Onun bana bir bestesi var. Albüm için beraber yaptığımız ilk şarkı, ‘Yağmurdan Önce’. Şarkıyı yaptıktan yarım saat sonra yağmur yağmaya başladı, o yüzden adını ‘Yağmurdan Önce’ koyduk.
◊ Sen aşk şarkıları yapıyorsun. Aşkın tarifini nasıl verirsin? Erol Bey’e duyduğun aşkı nasıl anlatırsın?
Aşk, sevgi, bunlar çok büyük duygular. Bizi besliyor ve aynı zamanda büyütüyor. Gerçek aşkın geçici olduğunu düşünmüyorum artık. Aşkın sonsuz olabileceğine inanıyorum, Erol bunun kanıtı oldu.
Canım devamlı turşu çekiyor
◊ Kızın Ferahfeza 4 yaşında... Evlendin, çocuk sahibi oldun. Planlı bir karar mıydı?
Aslında sürpriz oldu ama hayatımızın en güzel sürprizi.
◊ Ferahfeza adını nasıl seçtiniz?
İncesaz grubunu çok severiz. Hamileyken hep o grubu dinlerdim. Sonra bir şarkı çıktı karşımıza, çok etkilendik, çok sıcak geldi. İsmi ‘Ferahfeza’ydı. Anlamına baktık; feza, uzay demek, ferah zaten ferahlık... Sonsuz ferahlık anlamına geliyor. Müzikal bir terim olması da hoşumuza gitti.
◊ Onu ilk kucağına aldığında ne hissettin?
Hayatımın en özel anıydı. O an zaman duruyor; böyle bir mutluluk, adrenalin yok.
◊ Nasıl bir annesin?
Eğlenceli. Hem özgür bırakmak hem de özgürlük çerçevesi içinde bir şeyleri öğretebilmek önemli. Ama en mühim olan sevgi, şefkat ve beraber eğlenebilmek diye düşünüyorum.
◊ Şu an hamilesin sanırım. Doğru mu?
Evet, hamileyim.
◊ Hayırlı olsun...
Teşekkür ederiz.
◊ Aşermeler yaşıyor musun?
Canım devamlı turşu çekiyor.
◊ Röportajdan önce sohbet ederken ilk çocuğunu suda doğurmaya niyetlendiğini söyledin. Sonra neden olmadı?
Daha önce doğum yaşamadıysan her şey tozpembe olacak sanıyorsun. Ben de ‘Bir şekilde başarırım, hiçbir şeye ihtiyacım yok’ dedim. Ama sancıya dayanamayıp sudan kaçtım. Yine de normal doğum yaptım.
◊ Yeni şarkın ‘Anne’ geçen günlerde çıktı. Şarkıyı sana kızın mı yaptırdı?
Bu besteyi seneler önce yapmıştım. ‘Deli İşi’ albümünde olsun istedim. Ama albümün konsepti füzyon poptu.
◊ Nedir o?
Türk ama Hint, caz gibi farklı tarzlar bir arada. ‘Anne’ şarkısının biraz daha duygusal, alaturka bir tarzı vardı. ‘Anneler Günü zamanı daha şık olur’ diye düşündük. Zeki Güner tarafından annelere ve anne kalplilere yazılmış bir şarkı. Aynı zamanda tüm kırık kalplilere, çünkü şarkıda kalbi kırık biri annesiyle dertleşiyor. Diyor ki: “Aşk masallardaki gibi değilmiş anne, çok üzdüler.”
◊ Seni çok üzdüler mi?
Ben çok mutluyum şu anda.
Özgünüm ve özgürüm
◊ Sen pop star mısın?
Böyle şeyler düşünmüyorum. Kendimi çok şanslı hissediyorum çünkü hem müzisyenliğimi, dansa olan aşkımı, beste yapan yanımı, anneliğimi, eş olmayı, hepsini bir arada yaşayabiliyorum. Starlık bence daha çok sahnede yaşadığım bir şey. Oradaki adrenalin, heyecan, seyircilerimle bir araya gelmek; o enerjiyi, sinerjiyi yaşamak, onların benim şarkılarımı ezbere söylemesi, bu benim için değerli.
◊ Sence müzikte nasıl bir boşluğu dolduruyorsun?
Kendimi en başından beri farklı bir yerde görüyorum.
◊ Neden?
Çünkü özgünüm ve özgürüm. Özgünlük zaten özgürlük gerektiriyor. Türkiye’de daha önce duymadığım müzikleri yapmak istemiştim. İlk şarkılarım, ilk albümüm öyle ortaya çıkmıştı. Başka bir bakış açısı göstereyim demiştim. Doğu’yla Batı’yı bir araya getireyim, o şekilde pop müzik nasıl yapılır onu göstermek istedim.
◊ Zaten sen de öyle bir aileden geliyorsun, değil mi?
Evet. Annem Hollandalı, babam Türk. Almanya’da doğdum, büyüdüm. Başka şehirlerde, başka ülkelerde yaşadık. Hep farklı müziklerle yetiştim. Annem daha çok rock müzik dinlerdi, babam Sezen Aksu, Tarkan dinletirdi. Ben Michael Jackson hayranıydım. O yüzden ‘ne yaparsam tutar’ diye asla düşünmedim. ‘Benim içimden ne geliyor ve dinleyenlere nasıl farklı bir şey gösterebilirim’ diye düşündüm. Hâlâ öyle. Son albümüm de öyle oldu. Böyle bir albüm için cesur olmak ve müzik yaparken eğlenmek gerekiyor.
◊ Türkiye’nin seksi kadın şarkıcılarından biriydin. Evlenip anne olunca seksilik rafa kalkıyor mu?
Bende çok değişen bir şey olmadı, öncesinde nasılsam şu anda da öyleyim. Bunu söyleyebilirim ancak.
Kendi halinde bir müzisyenim
◊ Son söyleşimizin üzerinden yıllar geçti. Hayatında çok şey değişti. Peki, sende neler değişime uğradı?
Algılarım daha açık, belki birçok şeyi daha çok hissediyorum. Onun dışında hayatım hem daha stresli hem de daha huzurlu. Kızım bana hayat enerjisi veriyor. Aile olduğumuzdan beri hayatımda daha çok neşe var.
◊ İlk şarkından bu zamana 17 yıl geçmiş. Müzikte olduğun noktadan mutlu musun?
Evet, çünkü hâlâ istediğim müzikleri yapabiliyor, her seferinde yeni bir şey üretebiliyor ve farklı bir konseptle dinleyicilerimin karşısına çıkıyorum. Kendimi tekrar eden bir sanatçı gibi hissetmiyorum. Şarkılarım hâlâ dinlendiği için çok mutluyum. Çünkü bu kadar yıl bu piyasada var olmak kolay değil.
◊ Sen işin magazin tarafına karışmadın. Neden?
Magazin dünyası benlik olmadığı için. Ben kendi halinde bir müzisyenim.
◊ Psikolojik zorluklar yaşadın mı?
Tabii, kolay değil yani, özellikle erken yaşta başladığında. Yarış psikolojisine hiçbir zaman girmemek lazım çünkü müzik bence bir yarış değil. Bir şarkın tutar, bir şarkın tutmaz. Bazı şeyleri akışına bırakmak gerekiyor, bunları öğrendim.
◊ Kliplerinin, şarkılarının tıklanma oranları ne kadar önemli?
Başarı internetteki tıklanmaya bağlı bir şey değil.
◊ Nedir senin için başarı?
Yaptığın şarkıyla insanlara ulaşmak ve kalplerine dokunup bir şey hissettirmek.
Albüm için özel enstrümanlar hazırlandı
◊ ’Deli İşi’ albümü için Ganj Nehri’ne gittik. Orada bir şan hocasından ders aldım.
Mistik bir ortamdı.
◊ Ardından Mumbai’ye gittik. Albüm için özel enstrümanlar hazırlandı.
Ve oraya özgü çok değişik enstrümanlar, stüdyolarda çalındı.
◊ Yunanistan’a gittik. Orada çok özel darbukalar yaptırdık. Topraktan, tek tonlu darbukalar... Şarkının tonuna göre o darbukayı seçiyorsun. Çok heyecanlı bir süreçti.