‘Aşk insanıyım, iki kişi arasında kalsam aşkı seçerdim’

Dizi çekimleri sebebiyle genellikle Ayvalık’ta. İstanbul ziyareti sırasında bir gün boşluğu varken onu yakalıyoruz. Bir dergi çekiminden geliyor. Yoğun bir gün geçirmesine rağmen enerjisi yerinde. Hem masum hem de çok çekici bir havası var, “Seksi, güzel, masum hissettiğim birçok Özgü var içimde” diyor. Başlıyoruz sohbete...

- Üç sezondur Kanal D’de yayımlanan ‘Üç Kız Kardeş’ dizisinde Türkan karakterini canlandırıyorsun. Türkan bu sezon iki erkek arasında kalıyor. Sen hiç iki kişi arasında kaldın mı?

Hayır.

- Sen olsan hangi tarafı seçerdin?

Ben aşk insanıyım, iki kişi arasında kalsam aşkı seçerdim. Ama Türkan için zor bir durum, çok zor şeyler yaşadı, ben de canlandırırken zaman zaman çok ikilemde kalıyorum, rol için sınırlarımı zorladığım da oluyor.

- Türkan’ın aşkı için verdiği mücadeleyi gördük. Sen aşkın için mücadele verir misin?
Ne kadar ileriye gidersin?

Mantığıma yatan ölçüde, sonuna kadar mücadele ederim. Ama ne olursa olsun mantığımı devreden çıkardığım bir tarafım olmaz. Bir yanım hep sağlam adım atmak ister.

- Senin hiç aşk için mücadelen oldu mu?

Tabii mücadele verdim, sadece aşk için değil, arkadaşlık ve dostluk için de mücadele ve fedakârlık olmalı, yoksa ilişki olmaz.

- Aşkı nasıl tanımlıyorsun?

Aşk insanı uçuş uçuş yapan bir şey, bilinçli bir sarhoşluk.

- Sen tavlanır mısın tavlar mısın?

İkisini de yaparım. İstediğim her şey için adım atarım. O konuda durgun bir tarafım yok, şimdiye kadar da istediğim her şey için adım attım.

- Peki, sen nasıl tavlarsın, seni ne tavlar?

Çok taktiksel biri değilim. Benim için samimiyet çok önemli. Enerji olarak karşımdakinden etkilendiğimi belli eden bir yapım var. Karşımdakinin cesaretinden, samimiyetinden etkilenirim.

- ‘Üç Kız Kardeş’ aynı zamanda bir kadın hikâyesi...

Evet, bizim işimizin içinde hem kadın hikâyesi, hem aile, hem kardeşlik bağları hem aşk var. Ve Türkan’ın yolculuğunda aslında zaman zaman çok hayal kırıklıkları, üzüntüler olsa da bir mücadele ve güçlü kadın hikâyesi görüyoruz. Hayal kırıklıklarına rağmen yeniden ayağa kalkıyor.

- Bu tip hikâyelerin sence hayat üzerinde pozitif bir etkisi olur mu?

Kesinlikle, sanat her şeyin çözümü olabilir. Hayatta bir şiir, bir şarkı, bazen bir film bize ilham veriyor. Hayatımıza küçücük bir yerden dokunuyor ve her şeyi, hatta karakterimizi değiştirebiliyor.

ALBÜM TEKLİFLERİ GELDİ AMA...

- Uşak doğumlusun. Nasıl bir ailede büyüdün?

Ailemi çok seviyorum. Babam fotoğrafçı, annem ev hanımı. Babam aslında müzisyenlik de yapıyor.
Ben de ailemin ilkokula giderken elime tutuşturduğu gitar sayesinde müzikle tanıştım, sonra şan dersleri almaya başladım. Ardından güzel sanatlar lisesini kazandım, branşım kemandı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda opera şan bölümüne girdim. Operayla tanıştım. Hâlâ öğrenciliğim devam ediyor. İki senem kaldı, bitirmek istiyorum.

- Oyunculuğa dair hayalin yokken nereden çıktı?

Konservatuvarda çok oyunculuk yapan ve sektörle bağlantılı hocalarım vardı. İlk zamanlar çok teklif gelmeye başladı ama ben idealisttim, mezun olmadan başka bir şey yapmak istemiyordum. Derken çevrem aklıma girdi ve oyunculuğu denedim. Sonra da kanıma girdi.

- Hangi noktada “Ben buradan devam ederim” dedin?

İlk işimde buna inandım. Babam fotoğrafçı olduğu için ağlarken objektif görünce gülmeye başlayan ve bir anda poz veren çocuklardandım. O yüzden kamerayı çok seviyorum, çok keyif aldığım bir yer oldu, bırakacağımı da hiç düşünmüyorum. Oyunculuk büyük bir tutku artık benim için.

- Dizide şarkı da söylüyorsun. Hangi enstrümanları çalıyorsun?

Gitar, keman ve piyano.

- Albüm yapmayı düşünüyor musun?

Albüm teklifleri geldi, normalde çok sabırsız bir insanım ama sağlam adımlar atmaktan yanayım. İleride hazır olunca müziğe ayrıca adapte olmak istiyorum.

SET BİZE BEKLEMEYİ ÖĞRETİYOR

- Güzellik Türkan karakterinin başına bela oluyor. Senin başına bela oldu mu güzelliğin?

İlla negatife evrilebilecek şeyler olmuştur. Ama ben onları olumluya çevirdim.

- 27 yaşındasın. Hayatında nasıl bir dönemdesin?

Çok güzel, huzurlu, akışta olduğum, bazen heyecanımı sarıp sarmaladığım; sevdiğim, sevildiğim çok güzel bir dönem.

- Hayatında hiç dram yok mu?

Türkan’ın yaşadığı şeyler dışında yok.

- Seni hiç tanımayan birine kendini nasıl anlatırsın?

Herkesin beni algılayış şekli farklı olur, bence tarifsiz.

- Hayatta dertlerin nelerdir?

Dertlerim anlık, hayat çok kısa. Duyguları çok uçlarda yaşayan biriyim. O yüzden çok anlık bir şeye heyecanlanıp, sinirlenip ya da anlık olarak mutluluğun doruklarına ulaştığım çok zamanlarım oluyor.

- Defoların, takıntıların neler?

Takıntım sabırsızlığım olabilir. Bazen çok istediğim bir şey hemen olsun istiyorum. Set bize beklemeyi öğretiyor. Kendime sürekli akışta kalmayı telkinliyorum.

- Sence seksi misin yoksa sevimli mi?

Bence ikisiyim, seksi, güzel, masum hissettiğim birçok Özgü var içimde.

- Bir mutluluk portresi çizsek içine ne koyarsın?

Oyunculuk, müzik, aile, aşk koyarım...

- Asansör bozuldu, bir saat boyunca kalacaksın, yanında bir kişiyi seçme hakkın var. Kim olsun?

Sevgilim olsun isterdim.

- İlk randevuda en dikkat ettiğin şey nedir?

Enerji, ben enerji insanıyım.

- Sevgilinin odasında bir obje olsan ne olurdun?

Tişörtü olmak isterdim, çıkarmadığı, hep sarıp sarmaladığı.

HAYALİNİ KURDUĞUM, İNANDIĞIM HER ŞEY ÖNÜME ÇIKIYOR

- Yedi senedir oyunculuk yapıyorsun. Ne umdun, ne buldun?

Valla bu yolculuk bana hayalini kurduğumdan çok daha güzel şeyler getirdi. Akışa teslimdim, biraz daha sakin olmayı öğrenerek ve o akışta kalarak hayallerime kavuştuğum bir yolculuk oldu ve olmaya devam ediyor.

- “Star olacağım”, “Başrol olacağım” gibi hırsların var mı?

Hırs ve azim birbirlerinden ayrılan şeyler, hırs bence insanı körelten bir şey ama azim daha umut verici. Victor Hugo’nun bir sözü var, çok inanırım, “Kendi ışığına güvenen başkasının parlamasından rahatsızlık duymaz”, bu benim mottolarımdan. Kendi ışığıma güvendiğim noktada hep bana güzel şeyler geleceğini biliyorum, o yüzden umutluyum yolculuğumda.

- Peki, tanınmak hayatını nasıl  değiştirdi? Negatif yanları var mı?

Karşılaştığım ilgi ve sevgi çok güzel. Hiç tanımadığınız insanlar sizi kendi ailesindenmiş gibi kucaklıyor. Belki küçük çocukların hayali sizin gibi biri olmak. Güzel bir duygu bence...Negatif taraflarını çok yaşamadım çünkü negatife odaklanan
biri değilim.

- Devam eden güzel bir iştesin. Bundan sonrası için ne hayaller kuruyorsun?

Hem oyunculuk hem müzik üzerine çok hayal kuran, hayalperest biriyim. Hayalini kurduğum ve inandığım her şey adım adım önüme çıkıyor, bunun enerjisine çok inanıyorum.

UÇUŞ UÇUŞ BİRİYİM

- İçimde belli bir oranda Türkan var ki karakter bir şekilde insanlara samimi geliyor. Aile bağlarına çok
önem veriyor. Ben de aileme çok düşkünüm, onlar için yapamayacağım bir şey yok.

- Türkan benden biraz daha sakin. Ben daha heyecanlı ve kıpır kıpırım. Çok hayal kurup, imkânsız hayallere bile çok inanıp onun heyecanı içinde yaşayabilen, daha uçuş uçuş biriyim.

- Setimiz çok yoğun, çalışmaktan Ayvalık’ın tadını çıkaramadım. Kendimle baş başa kaldığım ve birazcık dinlenmeye çalıştığım zamanlar yaratıyorum. Ama tabii Cunda çok güzel bir yer; trafiği, kaosu yok, insanlar çok sakin, çok dingin. Manzarası her şeye yetiyor zaten.