‘Aşk insanı kendine karşı bile ayaklandıran bir duygu’

Güncelleme Tarihi:

‘Aşk insanı kendine karşı bile ayaklandıran bir duygu’
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2022 07:00

Küçükken insanların eleştirilerini çok kafaya takması onu tiyatro sahnesine taşıdı. Instagram üzerinden keşfedildi. Dört yıl önce rol aldığı ilk işinin ardından başrollere terfi etti. İsmi neredeyse her hafta sosyal medyanın ‘Trendler’ listesinde. Merak ediliyor ama hakkında çok az şey biliniyor. Sıla Türkoğlu’yla buluştuk; hayatını, işini, aşkı ve bilinmeyenlerini konuştuk: “Net ve dobrayımdır, sevmediğim bir şey varsa açık açık söylerim. Ama dobralığı bazen insanlar kötü algılayabiliyor, çoğu arkadaşımı bu yüzden kaybettim.”

Haberin Devamı

Şöhreti oynadığı dizilerin Ortadoğu, Güney Amerika ve Avrupa’da gösterilmesinden sonra ülke sınırlarını aştı. Hayranları ona ‘Zümrüt gözlüm’ diye hitap ediyor. Sosyal medya hesaplarından evlilik teklifleri alıyor. Ben de kendisini merak ediyordum. Buluştuğumuzda gördüm ki; gerçekten yeşil gözleriyle çok anlamlı bakıyor. Dediği gibi biraz utangaç. Ama çok doğal. İçinden geçenleri olduğu gibi anlatıyor. Sıla Türkoğlu’yla konuşuyoruz.

Muhsin Akgün/MAStüdyo

 Uzun zamandır sosyal medyada ismini sık sık ‘Trendler’de görüyorum. Hakkında arama yapıyorum ama çok fazla bir bilgi de yok. Merak ediyorum, sen kimsin?

Ben Sıla. İzmir Bornova’da doğdum. Mahalle ortamında büyüdüm. 23 yaşındayım. Üç kardeşiz; iki ablam var, ben evin en küçüğüyüm. Bu yüzden biraz şımartılmışım diyebiliriz. Çocukluğuma gittiğimde hiç mutsuz bir anım olduğunu hatırlamıyorum. Hep mutlu ve özgür bir çocuktum.

Haberin Devamı

Ailede sanatla uğraşan biri var mı?

Hayır, yok.

 Sen nasıl girdin bu
sektöre?

Anasınıfındayken tiyatro gösterisinde rol almışım ama bunu hiç hatırlamıyorum. Sonradan fotoğraflarda gördüm. Demek ki o zamanlardan beri varmış içimde diye düşündüm (gülüyor). Bir de çok maymun iştahlı bir çocuktum. Bir ara voleybol oynadım, sonra resimle ilgilendim, birinciliklerim vardı. Hatta öğretmenlerim “Seni güzel sanatlara hazırlayacağız, ressam olacaksın” derdi.

Neden oradan devam etmedin?

İnsanların eleştirilerini çok çabuk kafama takıp hemen vazgeçiyordum. Lise üçüncü sınıfta çok sevdiğim bir edebiyat öğretmenim “Amatör bir tiyatro ekibi kuruyoruz, seni de aramızda görmek bizi mutlu eder. Gelir misin” dedi. Kabul ettim. Sonra baktım ki ben o ekip duygusunu, kulisi çok seviyorum. Her gün oraya gidiyorum ve insanların eleştirileri umurumda olmadan yola devam edebiliyorum. ‘Galiba mesleğimi buldum’ diye düşündüm. Aileme söyledim, İstanbul’a karşı başta çok önyargılı oldukları için hiç istemediler.

Nasıl kırdın o önyargıyı?

Çok inatçı bir kızım, kafaya koydum. Onlar da bir süre sonra ikna oldu ve İstanbul’a taşındım.

Üniversite’ye gitmeyi düşünmedin mi?

Haberin Devamı

Tam üniversite sınavına girdiğim sene ilk oyunculuk deneyimim olan ‘Ağlama Anne’ dizisinden teklif geldi. Üniversite de rafa kalkmış oldu.
O günden beri de aktif bir şekilde çalıştığım için bir türlü fırsatım olmadı.

Nasıl keşfedildin?

Instagram üzerinden keşfedildim. Tiyatrodaki fotoğraflarımı gören bir ajans bana ulaştı. Deneme çekimine yolladılar ve kabul edildim.

 Deneyimin yokken seçilmeyi nasıl başardın? Kameranın önüne geçtiğin ilk anı hatırlıyor musun?

Oyuncu olduğuma bakma, ben gerçekten çok utangaç biriyim aslında. İlk kamera önüne geçtiğimde de tiyatrodan geldiğim için büyük, çok abartılı bir oynama söz konusuydu. Bana “Böyle olmaz” dediler. Ve zamanla çözdüm. ‘Ağlama Anne’den sonra ‘Yemin’e geçtim, günlük diziydi. Sonra ‘Emanet’ ve şimdi ‘Kızılcık Şerbeti’.

Haberin Devamı

 O zamanlar yaptığın işlerin seni başrole taşıyacağını, şöhretinin ülke sınırlarını aşacağını düşünüyor muydun?

Oyunculuğa başlarken hedefim hiçbir zaman başrol olayım gibi şeyler değildi. Bu işten duyduğum hazla yola çıktım. O süreç beni buraya getirdi.

 Oyunculuk şu an senin için ne ifade ediyor?

Sonu olmayan bir yol. Kendimde bir şeyleri oyunculuk sayesinde keşfetmek beni çok mutlu ediyor ve heyecanımı giderek arttırıyor. O yüzden oyunculuk benim hayatımın olmazsa olmazı.

Kırmızı çizgim haksızlık

Sence neden seni bu kadar takip ediyor, hakkında onlarca paylaşım yapıp seni hep trend listesine sokuyorlar?

Bence sebep samimiyet ve hayata karşı duruş. İlk işimden bu yana hep aynı Sıla’yı insanlara gösterdim,  onlara karşı samimi olmaya çalıştım. Nettim, hiç değişmedim. Galiba bu insanların hoşuna gidiyor.

Haberin Devamı

‘Samimiyet’ dedin. O zaman kendini en samimi şekilde nasıl anlatırsın?

Karşımdaki kimse ona ayna gibi olurum. O bana nasıl yaklaşıyorsa ben de ona öyle giderim. Net ve dobrayımdır, sevmediğim bir şey varsa açık açık söylerim. Yalan söyleyemiyorum. Direkt yüzümden anlayabilirsiniz; kızarırım, bozarırım... Ama dobralığı da bazen insanlar kötü algılayabiliyor, çoğu arkadaşımı da bu yüzden kaybettim, aramız açıldı.

Göründüğün kadar sakin misin?

Aslında hiç sakin değilim. Duygularımı çok uç noktalarda yaşarım. Bir anda bir şeye sinirlenip, yükselip sonra sönebiliyorum. Ama iş hayatımda bunu biraz daha törpülüyorum. Adaletsizlik, haksızlık gibi konular beni çok kızdırıyor. Sadece bana değil, çevremdeki herhangi birine yapılan haksızlığa karşı da susamam, sesimi çıkarırım. Kırmızı çizgim haksızlık.

Haberin Devamı

Arkadaşlarının sende en rahatsız olduğu özellik nedir?

Çevremde az insan tutuyorum, bu sebeple yaptığım şeyleri yanlış anlamayacak insanlar var etrafımda.

‘Aşk insanı kendine karşı bile ayaklandıran bir duygu’

Ayak numaram 40, genelde buna şaşırıyorlar

Güzelliğin başarında ne kadar etkisi var?

Yok.

 Neden öyle dedin? Kendini beğenmez misin?

Kendimi beğeniyorum tabii ama yaptığım işte bir avantaj olarak görmüyorum, dış görünüş benim için önemli değil açıkçası.

Sektörde...

Benim için değil ama onlar için önemli. Bu algıyı da yavaş yavaş kırarlar diye düşünüyorum inşallah.

Senin için ‘Zümrüt gözlüm’ gibi yorumlar okudum. Sosyal medyadan ilginç teklifler alıyor musun?

Biri vardı, sürekli evlenme teklifi ediyordu. O kadar çok ısrar etti ki, e-posta adresime falan yazıyordu.

 Kendin hakkında şaşırtıcı bir şey söyleyecek olsan en olurdu?

Ayak numaram 40. İnsanlar genelde buna şaşırıyor, hatta sosyal medyada linçlendim bile ama ben seviyorum.

Takılır mısın böyle eleştirilere?

Eleştiriye çok açık biriyim. Ama bunu da dozajına ve sebebine bağlı olarak takıyor ya da takmıyorum. Ayaklarım büyük diye linç yiyorsam bu benim tercihim olan bir şey değil.

Çağan Irmak’ı çok beğeniyorum

*Her oyuncu beyazperdede görünmek ister, ben de onlardan biriyim. Çağan Irmak’ı çok beğeniyorum. İlk işe başlarken de keşke bir gün birlikte çalışsak diyordum. Oyunculuk dışında en büyük tutkum şarkı söylemek. Bu yüzden müzikalde rol almak da çok isterim.

*Çok öyle mıç mıç  romantik bir kadın değilim. Çok realist de değilim, ilişkide dengeliyim.

*Mutluluk karemin içinde köpeğim, ailem ve kocaman bir tiyatro sahnesi olur.

Zaten sana saf Sıla olarak geliyorum

 Yeni işinin isminden yola çıkıp sorayım; hiç kan kusup kızılcık şerbeti içtin mi?

Evet. Ve yine ilahi adalete sığındım.

 Dizide biri muhafazakâr olan iki farklı kültürden aileyi ve onların çocuklarının aşkını görüyoruz. Sence aşk, dil, din, ırk, kültür farkına boyun eğer mi?

Aşkta mantık aranmıyor. Aşk insanı kendine karşı bile ayaklandıran bir duygu. Bunu asla yapmam dersin ama öyle bir âşık olursun ki yapmam dediğin her şeyi yapabilirsin. O yüzden bu farklılıkları aşkın dinleyeceğini pek zannetmiyorum. Şöyle bir repliğimiz vardı geçen bölümlerde: “Aşk bir görme bozukluğudur. Evlenene kadar sürer, evlenince gözün açılır, iyileşirsin.” Gerçekten doğru olabilir.

Canlandırdığın karakter gibi sen de çok âşık olsan aileni karşına alır mıydın?

Bu çok düşündüğüm bir şey. Bazen aşk mantık tanımaz diyorum. Bir taraftan da aile çok önemli, karşıma alamayabilirim. Bu soruya net bir cevap veremiyorum.

‘Aşk insanı kendine karşı bile ayaklandıran bir duygu’

İlişkilerinde çok sevdiğin biri için değişir misin?

Âşık olduğum için değiştiğim oldu. Ama onu da farkında olmadan yapmışım. Gerek yokmuş. Çünkü bir ilişki yaşıyorsak birbirimizi neden değiştirelim? Senin hiçbir zaman kafandaki insan olamam. Zaten sana saf Sıla olarak geliyorum. Beni değiştirme, sana uymuyorsam da ‘olmaz’ de, geç işte.

 Aşkın gözünü kararttığı oldu mu?

Çocukken olmuştur.

Yetişkin olunca...

Şu an âşık değilim ve âşık olamıyorum herhalde, bilmiyorum.

Neden? İnanmıyor musun aşka?

O saf duygu vardır ya çocuklukta, âşık olur, bakarsın, utanırsın... Şu an öyle bir şey yok ki. Aşk şu an benim için yaptığım meslek.

Bu dizideki rolünü tercih etmendeki sebep neydi? Karakter mi, farklı hayatlara dokunması mı?

Senaryoyu okuduğumda karakter bazlı hiç düşünmedim. Doğa karakteri olmasa da bu işin bir parçası olmak isteyebilirdim.
Çünkü sadece bir ailenin gözünden değil, iki ailenin de yaşadığı olumsuz durumları seyirciye gösterip ‘aslında birbirimize karşı yarattığımız bu önyargı gereksiz’ mesajını vermeye çalışıyoruz.

‘Aşk insanı kendine karşı bile ayaklandıran bir duygu’

Herkesi de sen kurtaramazsın, birazcık sakin ol

23 yaşındasın. Senin yaşlarında o kadar çok yeni oyuncu var ki... Farkın nedir?

Çoğu oyuncu arkadaşıma lafım olamaz. Oyuncu olmayan fakat oyuncu olmak isteyen birçok insanla da denk geldiğimde çoğunun oyunculuğu şöhret ya da para için tercih ettiklerini görüyorum. Büyük ihtimal bende bunlar olmadığı ve bir işi hakkını vererek yapmak istediğim için beni izliyor olabilirler.

Kendine bir uyarıda bulunsan ne derdin?

Bazı noktalarda insanoğlu nankör. Herkesi de sen kurtaramazsın, birazcık sakin ol. Biraz kendine dön, bencillikse bencillik ama bazen bazı insanlara bunu yapmak isterdim.

Haksızlığa uğradığın oldu mu?

Uğradım, evet.

Karşılığı ne olur, intikamcı mısın?

Asla değilim. İlahi adalet diye bir şey var, buna inanıyorum. Ne yaparsak bir şekilde onu yaşıyoruz hayatta.

BAKMADAN GEÇME!