Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2019 08:00
Onun filmleri aratmayacak bir hikâyesi var: 2.5 yaşında baleyle tanıştı. Aşil tendonu kısa olduğu için bir dönem ikinci adresi fizik tedavi merkezleri oldu. Pes etmedi. Dünyanın birçok ülkesinde dans etti. Modern dansın en önemli temsilcilerinden Pina Bausch kumpanyasında staj yaptı. ‘Avengers’ta Scarlett Johansson’ın gençliğini bile canlandırdı. Londra metrosunda keşfedildi. Türkiye’ye döndü, adını başroller arasına yazdırdı. Almila Ada’yla yeni dizisi ‘Güvercin’ için buluştuk, macerasını konuştuk.
Yeni neslin parlayan yıldızlarından biriyken başrole terfi ettiniz. Sizce sırrınız hangisi: Yetenek, güzellik, şans?
İkinci işimden itibaren şansım yaver gitti. Çok çalıştım, doğru projeler seçmeye odaklandım. Bugün buradayım.
Güzellik?
Her güzel olan başrol alır ya da insanlar televizyonda güzel olanı izlemek istiyor algısı artık kalmadı. Beni izleyenler de benim farklı bir güzelliğim olduğunu düşünüyor sanırım.
Nasıl yani?
Türk izleyicisinin beğendiği kadın tipinde miyim tartışılır.
Nedir farkınız?
Çok beyaz tenliyim. Günlük hayatımda makyaj yapmayı pek tercih etmiyorum. Estetik müdahaleler bana göre değil ama yapana da saygım var. Sosyal medya ve televizyonda artık hep tektip kadınlar görüyoruz. Ben farklı güzellikleri daha çekici buluyorum. Yüzümün böyle doğal olması beni mutlu ediyor.
Uzun süre tedavi gördüm “Benim hikâyemi dinleyen herkes bu yaşta bu kadar şeyi hayatına nasıl sığdırdın der” demişsiniz. Neler yaşadınız? O kadar anlatacak şey var ki. 2.5 yaşında bale yapmaya başladım. Sonra ailemin işi sebebiyle Rusya’ya taşındık. Orada bale ve piyano dersleri aldım. İstanbul’a döndük. Sonra konservatuvara yarı zamanlı girdim.
Ortaokulda ikinci adresiniz Çapa Fizik Tedavi Merkezi’ymiş. Neden?Aşil tendonlarım kısa.
Yani...Vücudun balede en çok kullanılan kaslarından biri bu. Kısa olması işi çok zorlaştırıyor, uzatmak için terapiye başladım. Lisede bu sefer sağ aşilim yırtılma noktasına geldi. Onun için uzun süre tedavi gördüm. İyileştikten sonra, 16 yaşında İngiltere’ye bale eğitimi almaya gittim.
Londra metrosunda bir kadın yolumu kesti Kraliyet Akademisi’ne bağlı bir okulda eğitim görmüşsünüz. Doğru mu?Evet, Tring Park School for the Performing Arts. Bu sırada yine Kraliyet’e bağlı bir okulda uluslararası eğitmenlik yapabileceğim bir programa kaydolup okudum. Okulu bitirmeme bir dönem kala staj yapmamızı istediler. Dünyanın birçok ülkesine gitmem gerekti. Çünkü bale anlaşmaları proje bazlı oluyor ve farklı oyunlar için çeşitli ülkelerde denemelere katılmak gerekiyor.
Nerelere gittiniz?Önce İngiltere, sonra Litvanya. Orada modern dans yaptım. Ardından Fransa, Hollanda ve Almanya... Modern dansın en önemli temsilcilerinden Pina Bausch kumpanyasında staj yaptım. Biraz Prag’da kaldım ve Paris’e geri döndüm.
Baleyi bu kadar sevip yıllarca eğitimini almışken neden oyunculuğa geçtiniz?Çocukluğumdan beri balerin olmak istiyordum, oldum. Yurtdışında bu işin eğitimini almak ve Avrupa’da bir yerde sahneye çıkmayı hayal ediyordum, yaptım. Eğitim vermeyi dilerken orada kiliselerde ihtiyacı olanlara ücretsiz dersler verdim. Kısaca hayalini kurduğum şeylerin çoğunu gerçekleştirdim. Bir gün Londra’da metroda bir kadınla karşılıklı oturuyorduk. İndikten sonra yolumu kesip kartını verdi. Meğer ajans sahibiymiş. Onlar sayesinde çeşitli markaların çekimlerine katıldım. Sonra Türkiye’ye döndüm.
Niye?Yurtdışında bale yapmak için seçmelere katılmak çok zor. Birçok ülkeye gitmek, hepsinin masrafını kendin karşılamak zorundasın. Dünyanın her yerinden gelen dansçılarla yarışıyorsun. Her ‘hayır’ denip suratına kapı kapandığında çok üzülüyorsun. Ayrıca dediğim gibi, sadece proje bazlı anlaşmalar yapıyorsun. Ben de burada bale okulu açma niyetindeydim, o sırada İstanbul’a dönüp güvendiğimiz bir aile dostumuzun bana yol göstermesiyle oyunculuğa başladım.
Artık bir okulunuz da var: Point Bale ve Yoga Stüdyosu. Oyunculuk dışında ders veriyor musunuz?Veriyordum ama şimdi dizi setimiz Antep’te olduğu için veremiyorum. Ortağım var, o yoga dersleri veriyor.
Belki ben de birilerini yaralamışımdır Bale dünyasındaki zorluklar akla ‘Siyah Kuğu’ filmini ve balerinlerin psikolojilerinde açılan yaraları getiriyor. Sizi nasıl etkiledi bu meslek?Tabii zor. Özellikle öğrenci olduğun dönemler ergenlik yaşlarına rastladığı için kilo alıyorsun, yüzün gözün şişiyor ve her şeye çok alınıyor, kızıyorsun. Bir de okulda kendi sınıfından arkadaşların olmuyor.
Neden?Büyük bir yarış var. O yarış hissi belki bende de vardı, belki ben de birilerini yaralamışımdır. Sonuçta herkes bir yere varmak istiyor. Mesela sene sonundaki gösteride ana karakteri canlandırırsan ne mutlu. Diğerleri yan rollere kalmış oluyor. Ama ben mutlu bir çocukluk ve ergenlik geçirdim.
Kendimi Scarlett’e benzetmiyorum ‘Avengers’ta Scarlett Johansson’ın gençliğini canlandırdınız. Kim seçti sizi? Bizim okul, sahne sanatları üzerine. Bu yüzden cast direktörleri de sık sık gelirdi. Bir gün Scarlett Johansson’ın gençliğini canlandıracak balerinler için seçmeye geldiler. Ben dahil yedi kız seçildi.
Siz kendinizi benzetiyor musunuz?Benzetmiyorum. Zaten filmde çok flu görünüyoruz, sadece silüet olarak.
Bir berdel hikâyesi Yeni diziniz ‘Güvercin’de nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?‘Zülüf’ çok iyi bir kız. Babası işlemediği bir suçtan hapse giriyor. 15 sene yatıyor. Herkes “Katilin kızı” diye ona yükleniyor. Ama Zülüf çok dirençli duruyor. Babası hapisten çıktıktan sonra erkek kardeşinin yaptığı bir hata sebebiyle, ailesinin düşmanı olan bir ailenin oğluyla evlenmek zorunda kalıyor. Ve yaşadıkları bir berdel hikâyesine dönüşüyor.
Dizide fiziksel olarak zorlayıcı sahneleriniz var. Bildiğim kadarıyla bir dönem kolunuz çok sık çıkıyordu. Bu sahneler sizi zorlamadı mı?Hem fizik terapi aldım, hem çok kol çalıştım. Öyle bir sorunum kalmadı.
Ama yine de hassas davranıyorum.
O sahnelerde sol kolumu kullanıyorum.
Eğitiminizin çoğunu Batı’da alıp burada berdel kültürüyle yüzleştiğinizde ne hissettiniz?Bu iş için görüşmeye başladığımızda kadına şiddet, zorla evlilik, babanın sevmediği kız çocuğu gibi algılardan uzak duracağımız konusunda hemfikirdik. Evet, bir berdel hikâyesi ama içinde “Sen beni kolumdan tutup çekemezsin”, “Babası kızına oğlundan çok değer verecek” gibi mesajlar var. Zaten diğer türlüsünün yani hem fiziksel hem de psikolojik şiddetin televizyonda gösterilmesine karşıyım.