Güncelleme Tarihi:
Afife Jale, Müslüman kadınların tiyatro sahnesine çıkmasına öncülük etmiş, Türk tiyatrosunda
iz bırakmış çok önemli bir isim. Hayatına ithafen kitaplar yazılıyor, oyunlar sahneleniyor ve onun adına yıllardır Afife Tiyatro Ödülleri veriliyor. Tiyatroseverlerin merakla beklediği, Demet Evgar’ın boşrolü üstlendiği ‘Afife’ oyunu geçen ay prömiyerini yaptı. Sezon boyunca da seyircisiyle buluşacak. Yönetmen Serdar Biliş oyunla ilgili “Ele aldığımız dönem çok karmaşık ve renkli bir dünya” diyor. Afife Jale’yi oyunun yönetmeninin yanı sıra ‘Nefesi Tutku Olan Kadın Afife Jale’ kitabının yazarı Osman Balcıgil’e ve Afife Jale Ödülleri’nin yaratıcısı sanatçı Haldun Dormen’e sorduk.
‘BİR DEVRİM YARATTI’
Haldun Dormen, tiyatrocu
◊ Haldun Bey, Afife Jale Ödülleri’ni siz başlattınız. Bu büyük ismin sizin için önemli olduğunu her fırsatta vurguluyorsunuz. Nasıl bir yeri var hayatınızda Afife Jale’nin?
Sıkı bir bağımız var ama onunla hiç tanışmıyoruz (gülüyor). 12-13 yaşlarımdayken ‘Perde ve Sahne’ dergisini takip ediyordum. Orada Afife diye birinin ölümünü okudum. Tiyatro meraklısı bir çocuk olduğum için çok ilgilendim. O gün “Ben bu kadın için bir şeyler yapmalıyım” dedim. Allah izin verdi ve Afife Ödülleri’ne başlayabildim. Yapı Kredi Sigorta’nın eski genel müdürü Erhan Dumanlı buna vesile oldu. Şimdi Yapı Kredi her sene bunu sürdürüyor. Görevi de bu işe beraber başladığımız eski asistanım Murat Ovalı devraldı.
◊ Afife Jale’nin Türk tiyatrosu için nasıl bir anlamı var size göre?
Biliyorsunuz Müslüman kadınlar sahneye çıkamıyordu ama Afife Jale bunu yaptı. Zaman zaman tehdit edildi ama tutamadılar onu. Sahneye çıkmak istiyordu ama mâni oluyorlardı. Herkes onun çok iyi oyuncu olduğunu söylüyordu fakat hayalleri içinde kaldı. Bu nedenle madde kullanmaya başladı. Sonra besteci Selahattin Pınar’la evlendi. Hatta Pınar ‘Nereden Sevdim O Zalim Kadını’ gibi birçok şarkısını onun için besteledi. Birbirlerine çok âşık oldular ama maalesef madde kullanımından dolayı Afife hayatını sürdüremedi. 1923’te Atatürk sayesinde kadınlar tiyatro sahnesine çıktı. Fakat Afife artık bunu yapabilecek durumda değildi. Şimdi biz onu uzaktan, ödülleriyle tatmin etmeye çalışıyoruz.
◊ Yaşadığı çağın öncü kadınlarından biri. Ama çok da trajik bir hayatı olmuş...
Yaptığım araştırmalarda gördüm ki şaşırtıcı bir hayatı varmış. Türk kadını sahneye çıkıyor ne demek! O güne kadar Müslüman bir kadın sahneye çıkmamış. Ben bazı kişilerin Ermeni isimleri kullanarak tiyatro yaptıklarına inanıyorum, onlar hiçbir zaman ortaya çıkmadı. Ama Afife Jale büyük bir cesaretle kendi adını kullandı. Bir devrim yarattı.
◊ ‘Afife’ oyununu nasıl buldunuz?
Afife benim için çok önemli. Bana en başta oyunla ilgili hiçbir şey söylenmediği için biraz alınmıştım. Sonra oyuncular beni ziyaret ettiler. ‘Afife’yi izlemeye gittim. Oyunu çok iyi buldum. Oyuncular harika ve müthiş bir şov ama Afife’ye ait çok az detay var. Örneğin Selahattin Pınar’la yaşadığı aşkın hiç lafı geçmiyor.
◊ Demet Evgar’ı nasıl buldunuz?
Demet Evgar, Afife’yi değil, ona ne verildiyse onu oynuyor ama çok da iyi oynuyor.
‘İNSANA UMUT VERİYOR’
◊ Haldun Bey sizi bulmuşken soralım. Tiyatroya ilgi arttı, büyük prodüksiyonlar yapılıyor. Ne düşünüyorsunuz?
Bunu yılların verdiği tiyatro sevgisi ve alışkanlığına bağlıyorum. Bir de yeni tiyatrolarda çok parlak bir dönem başladı, bu gerçekten insana umut veriyor.
◊ Sizin yeni projeleriniz var mı?
Şu an Üsküdar Belediyesi adına ‘Şahane Züğürtler’ isimli oyunu sahnelemek için çalışıyorum. Oraya bir tiyatro yaşamı getirmek istiyorum. 1-2 ay içinde olacak inşallah.
‘HAYALİNİ YASAK OLAN BAHÇEYE UZATTI’
Serdar Biliş, yönetmen
◊ Afife olmak cesaret etmek demek. Bu hikâye benim için ‘öteki’ olduğun bir dünyaya girmek istemenin çabasını, hırsını, burukluğunu anlatıyor. Sana çizilen sınıra razı gelmeyerek inatla var olmaya çalışmaktan, içinde taşıdığın mücevher ışıldasın diye kapkara yollara girmekten ve sevilmemeyi göze almaktan bahsediyor. Hayalimdeki Afife sonradan altı çizilen mağdur ve kurban kişilikten çok daha dikenli, çok daha oyunbozan ve daha devrimci bir kadın.
◊ Ele aldığımız dönem çok karmaşık ve renkli bir dünya. Harbin doğurduğu gerçeklik birçok sosyal alanda yenilenmelere gebe. Kadınların işgücüne katılımı ve günlük hayatta görünür olmaları da bunlardan biri. Ulusallaşma süreciyle birlikte Türk-Müslüman kadınların sahneye çıkması hayli yazılıp tartışılıyor. Fakat ne yazık ki derinlere işlemiş önyargıları ve davranış kalıplarını kırmak hemen mümkün olmuyor.
◊ Olimpos Dağı’ndan ateşi çalarak insanlara hediye eden Prometheus gibi Afife hayalini, arzusunu, eylemini kendine yasak olan bahçeye uzatmış. Sahnelerimizde hayalet gibi dolaşarak cesaretimizi kamçılayan bir varlık olmuş. Biz de onun hayatına dokunmak istedik. Afife Jale bir ilk. İlk olmak, öncü olmak, bilinmeyene gözü pek atılmak, ardından gelenlerin kolayca tahayyül edebileceği bir şey değil.
‘SAHNEMİZE BİR SANAT FEDAİSİ LAZIMDI’
Osman Balcıgil, ‘Nefesi Tutku Olan Kadın Afife Jale’ kitabının yazarı, gazeteci
◊ Afife tiyatroya karşı büyük bir tutku duyuyor. Fakat karşısında zebella gibi bir devlet ve alabildiğine muhafazakâr bir baba var. Her iki tahakküm odağı genç kadına bu tutkusunu zehrediyor.
◊ Kaçak tiyatro dersleri alıyor Afife, sonra anons bile edilmeden sahneye çıkıyor. Ama devlet ve babası tepesine çöküyor. Bu durum Afife’yi hasta ediyor. Karşısına çıkan doktor müsveddesi de bedeninden yararlanabilmek için onu uyuşturucu müptelası yapıyor. Tiyatrodan koptuğu noktada tutkusu bitiyor, yaşam savaşı başlıyor. Mutsuzluğuna eşi Selahattin Pınar’ı ortak etmek istemiyor. Ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatıyor.
◊ Afife Jale ilk Müslüman Türk kadın oyuncu. Bu özelliği adının bugüne kadar gelmesine yetiyor da artıyor. İlk oynadığı oyun olan ‘Yamalar’ın yazarı Hüseyin Suat Bey tam da bunun için ona “Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı. Sen işte o fedaisin” diyor.