Güncelleme Tarihi:
* Amerika’ya gidip hukuk okumak isteyen kız ne oldu da kendini Bulvar Gazetesi’nin güzellik yarışmasında buldu?
- Daha lisedeydim o zamanlar. Vakkorama’da dolanırken, adamın biri yanıma yaklaştı, “Pinky şampuanlarının afişi için poz verir misin?” diye sordu. Adama telefon numaramı verdim, ertesi gün aradı...
* Seninki de iyi cesaret...
- Düşün, daha 17 yaşındayım. Hiçbir şeyden haberim yok. “Ali Nur Velidedeoğlu çekecek” filan deyip izin aldılar babamdan.
* Peki güzellik yarışmasına nasıl katıldın? Afişler seni kesmedi, bir de şu güzelliği tescil edeyim mi dedin?
- Yok ben demedim, afişleri gördükten sonra Nazlı Ilıcak demiş. Nazlı Hanım o zamanlar Bulvar Gazetesi’nin sahiplerindendi. Benim afişi görünce “Ay ne güzel kız, bulun hemen bizim yarışmaya girsin” demiş.
LONDRA’DA TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETTİM
* Yarışmaya katıldın ve Türkiye Güzeli oldun...
- Yarışmada ikinci oldum, Türkiye’yi temsil etmek için Londra’ya gittim. Royal Albert Hall’da düzenlendi yarışma. O gece 40 derece ateşle yarıştım. Favoriler arasında gösteriliyordum ama dereceye giremedim. Bir de o zaman şimdiki gibi imkanlar yoktu. Nazlı Hanım ve Cemil İpekçi bir-iki elbise vermişti. Derme çatma kostümlerle sahneye çıktım anlayacağın.
* Yurda dönünce turnayı gözünden vurdun ama...
- Fotomodelliğe başladım ama çok az çalıştım...
* Sevmedin mi modelliği?
- Yok kişisel sebeplerim vardı. İlk eşim rahmetli Mustafa Bakırcıoğlu’yla evlendim. İki yıl sonra ayrıldık zaten...
* Kariyerine aslında boşanmanın ardından start verdin yani...
- Aynen öyle oldu. 10 yılda 300’ü aşkın reklam filmi çektim.
* Mehmet Bey (Dereli) ile tanışmanız nasıl oldu?
- Bana hep ‘tanışalım’ diye haber gönderirdi ama umursamazdım. Bir gece Şamdan’dayım, sabah 6’da uçağa binip Miami’ye kız kardeşimin yanına gideceğim. O arada Memo ile karşılaştık, “Ben de iki gün sonra Miami’ye geliyorum” demez mi! Telefonumu filan aldı, gerisi malum...
* Miami’de aşk başkadır...
- Öyle... Las Vegas’ta da evlendik. Çok güzel bir 15 senemiz oldu.
* Ne oldu da bitti peri masalı?
- Zamanla sevgi bitiyor, arkadaş oluyorsunuz. Erkekte de yaşından dolayı andropoz dönemi başlıyor. Ayrıldık işte...
* Aşkınızın raf ömrü bu kadarmış yani...
- Aynen öyle. Başka bir sebebi yoktu inan. Ama geçen gün manikürümü yaptırdığım kadın bile sanki aldatılmışım gibi bana “Ah ah vah vah” diyerek konuştu...
* Mehmet Bey hâlâ gecelerin müdavimi ama...
- Biz ayrıldıktan sonra gezip tozması normal...
FATMA OLMADI, HÜLYA OLDU, BANA NE!
* Hülya Avşar’la adının aşk dedikodulara karışmasına ne diyorsun?
- Herkes karalar bağlayacağımı sandı ama neden üzüleyim? Ayşe olmasa, Fatma girecekti hayatına. Fatma olmadı, Hülya olmuş bana ne? Ben ayrıldıktan sonra hayatına kimin girdiği önemli değil...
* Hiç evliyken aldatıldığını düşündün mü?
- Asla... Memo evliyken de gezmiş tozmuş olabilir ama kulağıma hiç böyle şeyler gelmedi.
* Mehmet Bey arayıp “Ben Hülya ile beraberim” diye sana haber verdi mi?
- Ne münasebet, neden arasın ki? Bekar adam. Ayrıca dedim ya benim için kiminle beraber olduğunun önemi yok.
* Görüşüyor musunuz hâlâ?
- Tabii, hâlâ dostumdur. Her şeyden önce çocuğumun babası.
* Şimdiki beraberliği de seni rahatsız etmiyor o zaman?
- Biz evliyken hayatına birileri girmiş olsa üzülebilirdim. Ama boşanmışız, bitmiş gitmiş iş...
* Var mı ufukta yeni bir aşk?
- Artık bekar olmaya karar verdim. Oğlumla ilgileneceğim.
* Ama bir gün o da yuvadan uçacak ve yalnız kalacaksın...
- Maalesef haklısın. Yalnız kalmayı seven biri değilim. Aşka aşık bir kadınım. Aşk için yaratılmışım. İnan ilk gördüğüm anda aşık olabilirim birine.
* Egosu yüksek insanlarla beraber olmak zor değil mi peki?
- Artık beni yoran insanlarla ilişki yaşamak istemiyorum. Bundan böyle aynı evde başka bir insanla birlikte yaşayabileceğimi bile düşünmüyorum. Ama dur bakalım, ne zaman büyük konuşsam başıma gelir...
* Ne kadar nafaka alıyorsun?
- (Gülüyor) Bunu söyleyeceğimi sanmıyorsun herhalde...
* Tekrar evlensen nafakan kesilir mi?
- Memo’yla aramızda olmaz böyle şeyler. “Evlenmem” diyorum ama şu an çocuk yapabilecek moddayım. Kerim de zaten kardeş istiyor, sabırsızım bu konuda.
* Bu arada Kapalıçarşı’dan çakma çanta aldığın doğru mu?
- Böyle bir şey mümkün değil. Hermes çanta koleksiyonum var, hiçbirini de kullanmıyorum; neden çakmasını alayım?
HERMES DEĞİL, TAPU TOPLADIM
* Mehmet Bey’in çevresiyle görüşüyor musun hâlâ?
- Bazılarıyla...
* Görüşmediklerin kimler?
- Beni kıskananlar. Hâlâ iyi dostlarım var ama pek çoğuna dost denilemeyeceğini anladım...
* Canım dediklerim canımı aldı durumları mı?
- Tabii... Gücün peşinde olan insanlar onlar... Mehmet nasıl güçlü bir isimse, şimdi ben de öyleyim. Param pulum da var.
* Bunlar kimin sayesinde oldu?
- Tabii ki Memo’nun sayesinde. (Gülüyor) Ama ben de aklımı kullandım, bazı kadınlar gibi Hermes çanta değil tapu topladım.
* Çanta koleksiyonu paşa dedenden mi kalma?
- (Gülüyor) Hepsi Mehmet’in hediyesi.
BEN SOSYETE DEĞİLİM
* Senin için hâlâ “podyumlardan sosyeteye” ibaresinin kullanılmasına kıl olmuyor musun?
- Olmaz mıyım! Çok sinirleniyorum. Bunu yazanlar ailemin geçmişini biliyorlar mı? Hem nedir sosyete? Hermes’ini koluna takıp Nişantaşı’na çıkan herkese sosyete diyorlar.
* Senin sosyete tanımın nedir?
- Türkiye’de sosyete diyebileceğimiz birkaç aile var o kadar. Ferhunde Verdi tam anlamıyla sosyeteyi temsil eder. Sonra Koçlar, Eczacıbaşılar... Bu aslında, insanların kökenine dayanıyor. Zengin olmakla ilgisi yok sosyetenin.
* Sen bu ‘seçilmiş grubun’ mensubu musun peki?
- Asla...
KERİM FUTBOLCU OLMAK İSTİYOR
* Oğlun ileride şöhretli biriyle evlenmek istese ne dersin?
- İstediğiyle evlenebilir, hiç karışmam. Mesela bugünlerde futbolcu olmak istiyor. O konuda da Kerim’i serbest bırakıyorum. Hepsine kendi karar verir.
* 10 sene sonra nerede, neler yapıyor olacaksın?
- Miami’de bir evim var. Oğlum üniversiteye başlar başlamaz Amerika’ya yerleşeceğim. Kışın da gelip teknemde yaşamak istiyorum.