Oluşturulma Tarihi: Nisan 13, 2005 01:49
Başarılı bir tıp öğrencisiyken fakülteden ayrılan Kaya Çilingiroğlu’na yaşamı boyunca en çok dokunan şey, Hülya Avşar’ın kocası olduğu için BJK Kulüp Başkanlığı’na seçilmemesi olmuş.
Başarılı bir tıp öğrencisiyken, ‘Ben hayatımdan fedakarlık yapamam’ diyerek fakülteden ayrılan Kaya Çilingiroğlu’na yaşamı boyunca en çok dokunan şey, Hülya Avşar’ın kocası olduğu için BJK Kulüp Başkanlığı’na seçilmemesi olmuş.
- Cerrahpaşa Tıp Fakültesi dördüncü sınıftan ayrıldınız. Eğer devam etseydiniz hangi bölümü tercih edecektiniz?
Cerrahiyi tercih edecektim. Zaten babam cerrah olduğu için, benim de o branşta yoğunlaşmamı istiyordu. Hatta bana, geleceğin estetik üzerine kurulu olacağını, bu işin üstüne gidersem, dünyanın meşhur estetik cerrahlarından biri olabileceğimi söylerdi. O ileriyi görürdü.
- ‘Hayatımdan fedakarlık yapmak istemiyorum’ diyen bir adamsınız. Belki de bu yüzden doktor olmak istemediniz...
Evet, doktor adamın fedakar olması gerek. Kendini insanlığa adaması gerek. Dolayısıyla ben doktor olabilecek bir adam değilim. Çünkü doktor adam çok okuyacak, erken yatacak, erken kalkacak, sağlığına dikkat edecek, hastaları ile birebir ilgilenecek. Özel hayatımda ise çok fedakarımdır! Başıma gelen her türlü kötü hadisenin altında arkadaşlıklarım için yaptığım fedakarlıklar vardır. Ama o arkadaşların hiçbir tanesi o fedakarlıklara layık değildi. Mesajımı alan alsın!
HACCA GİTMEKTEN BİRAZ ÇEKİNİYORUM
- Peki, dini vazifelerinizi de yerine getiriyorsunuz. Namazınızı kılıyorsunuz, cuma namazlarını kaçırmıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz. Hacca ne zaman gitmeyi düşünüyorsunuz?
Kuran-ı Kerim’e tamamen inanan birisiyim. Gençlik dönemimizde gece gezmelerimiz falan oldu. Ama şimdi son 2.5 yıldır bunu kaldırdım. İçkiyi de keyif için içerim. Müslümanlığın beş farzından biri de hacca gitmektir. Bu beş farzdan bir tanesini yerine getirmek için Hacca gitmek istiyorum. Biraz da çekiniyorum açıkçası...
- Neden çekiniyorsunuz?
Hacca giden birkaç kişiyi gördüm. Oraya gidince daha bir değişik oluyorlar. Bir tek o tarafından çekiniyorum. Ama bir gün mutlaka gideceğim. Fakat Hac şöyle bir şey, eğer hazır değilseniz, önünüze bir engel çıkar. Üç yıl hep niyetlendim ve her seferinde önüme bir engel çıktı, gidemedim.
- Bir röportajınızda, ‘Zehra’nın başörtüsü takmasını isterim’ dediniz mi?
Demedim! Takmak isterse ‘Hayır’ demem, dedim. Çünkü o, kendi tercihidir. Başörtü var, çarşaf var. İkisini karıştırmayalım. Dolayısıyla Zehra, ileride böyle bir tercih yaparsa, kendi bilir. Yoksa durup dururken, ‘Git kızım kafanı kapa’ demem.
- Gelelim Beşiktaş Kulübüne... Seçimler oldu, ne düşünüyorsunuz?
Orada çok kazıklar yedim. Mesela Hülya Avşar’ın kocası olmasaydım, bu kadar popüler olmasaydım belki de şu an Beşiktaş Kulübü Başkanı’ydım. Açık açık söyleyeyim, son dört yıldır Beşiktaş yönetimine gelen 100 tane yönetici varsa, bunun 90 tanesi bu işten anlamıyor. Anlamadığı da zaten neticelerle sabit. Hepsi arkadaşım, kimse de alınmasın. Zaten yüzlerine de söylüyorum.
BİZ SPORCU BİR MİLLET DEĞİLİZ
- Siz başarılı olur muydunuz?
Tabii ki başarılı olurum... Çünkü ben spor kökenliyim. En iyi bildiğim iş spor. 5 yaşında başladım, 40 yaşındayım hálá sporlayım. Yapmadığım spor, dünyada gezmediğim turnuva kalmadı, gitmediğim organizasyon yok. Mesela hiçbir kulübün doğru düzgün sağlık kurulu yok. Bunu ilk benim babam kurdu Türkiye’de. Ondan sonra Türkiye Futbol Federasyonu şart koştu. Futbolcu geldiği zaman sağlık kontrolünden geçmeden lisans veremeyiz dedi. Bakıyorum, bir tane sağlık kurulu yok. Adama veriyorsun 2 trilyon, oynayamıyor. Nedeni belli... Baştan altyapıyı kuramıyorlar. Milyarlarca dolar futbola para yatırılırdı ama Türkiye’ye hiçbir katkısı yok. Biz sporcu millet değiliz.
- Vurulduktan sonra spora bakış açınızda, hayatınızda değişiklikler oldu mu peki?
Her başına gelen hadiseden bir ders alıyorsun. Ama vurulma konusu benim tamamen sıfır günahım olduğu bir konu. Bir nevi günah keçisi oldum. Burada ne ön plandaydım, ne de başka bir şey. Sadece bir arkadaşım yardım istemiş, atlamış gitmişim, başka hikaye yok yani. Ama bugün bir daha böyle bir şey yapmam. Ama beni öyle bir arayışı var ki, sesi titriyordu. Ne yapacaksın? Bundan sonra hakikaten bir kongrenin k’sinin yanından geçmem, bu ayrı bir şey. Bu işlerden soğudum. Şu anda Lig TV’de program yapmasam, maç seyretmeyeceğim. Futboldan da çok soğudum. Benim babam da İstanbul Spor’da idareciydi. 5 yaşından itibaren maçlarda, soyunma odalarında, deplasmanlarda geçti hayatı. Küfür değişmiyor, şampiyonlar değişmiyor, oynayan oyuncular 15 yıldır aynı oyuncular, acayip para alıyorlar, yöneticiler değişmiyor. Hálá kısırdöngü içinde gidip geliyorsun, dünyada hiçbir başarın yok. Böyle bir sporu sevmenin bir anlamı var mı? Ben iki yıldır maça gitmiyorum. Televizyonda seyrediyorum.
Golf sayesinde hayatım değişti- Babanızın adına düzenlediğiniz, ‘Kaya Çilingiroğlu Golf Turnuvası’nın bu yıl beşincisi yapılıyor. Biraz bu turnuvadan bahseder misiniz?
27-29 Mayıs tarihleri arasında Antalya’da yapılacak. Ana sponsorumuz Garanti Bankası. Sağolsun Doğan Medya Gurubu’da bize destek veriyor. Geçen yıl profesyonel olan yabancıları bir gün, 20 bin dolar ödülle oynatmıştık. Bu yıl 50 bin dolar veriyoruz ve üç gün oynayacaklar. Herkesi buradan özel uçakla Antalya’ya götüreceğiz ve Sirene Otel’de ağırlayacağız. Antalya Golf Kulübü’nün sahasında herkes kategorilerine göre üç gün maç yapacak. Cumartesi akşamı ise Nilüfer ve Beyaz’la gece partisi yapacağız.
- Bu turnuvaya yönelik hedefiniz nedir?
Bu turnuvayı daha da büyütüp, 2010 yılında PGA European Tour’u Türkiye’de yapmayı planlıyorum. Turizm geliri yüksek olan ülkeler, bu gelirin yüzde 40’ını golften elde ediyor. Ne yazık ki Türkiye daha golfün pek farkına varamadı. Oysa ki ülkemizde Belek diye muhteşem bir yer var. 12 ay golf oynayabiliyorsunuz. Hem golf sahası olarak hem de oteller olarak tesislerimiz dünyadakiler ile eşdeğerdedir. Formula 1’e herkes çok önem verdi. Çok güzel ama bir hesap yapın. İnsanlar bir hafta gelip çıkacaklar ve bırakacağı para diyelim ki 50 ya da 100 milyon dolar. Ülkemizin golften milyarlarca dolar kazanma şansı var...
- Bunun tanıtım yolu nasıl olmalı?
Tek bir tanıtım yolu vardır o da turnuvadır. Bunun için de ihtiyaç duyulan maksimum 3 milyon dolardır. 3 milyon dolarla Türkiye’ye dünya çapında golfçüler gelir ve bunlar geldiği zamanda müthiş bir tanıtım olur.
- Golf oyuncusu varlıklıdır ve iyi döviz bırakır değil mi?
Adamın cebinde parası, bir de vakti varsa, golf oynuyor. Son yıllarda çok da sevilen, acayip aşama gösteren bir spor. Eğer bugün İsyanya’nın turizm gelirinin yüzde 35’i golften ise bunu gözardı etmememiz gerek. Gloria Otel, Sirene Otel olsun dünya çapında oteller. National diye bir sahamız var, dünya dokuzuncusu seçildi. Muhteşem bir hava var, doğal güzellik muhteşem, havaalanına 20 dakika uzaklıkta. Daha ne olsun?
POLİTİKAYA SICAK BAKIYORUMRecep Tayyip Erdoğan, saygı duyduğum bir politikacı. Ve çok da başarılı buluyorum. Fakat Erdoğan yerine, bugün herhangi bir sağ ya da sol parti lideri şu başarıları gösterseydi, herhalde başka insanlarla kıyaslanıyor olacaktı. Fakat bu arada ilk geldiği günden itibaren bir tehlike görüyorum, o tek adamlık hadisesi! Eğer onu yaparsa kendine çok zarar verebilir. Bana hep bir partiye girip girmeyeceğim sorulur. İleride olabilir. Şimdi benim için partinin ne olduğu değil, başındaki adamlar ve kadrolar önemli. Çok uçlarda olmam.