Ancak Dilek Hanif esas Hülya Avşar'ın modacısı olarak tanınıyor. Hatta modacısından öte arkadaşı ve sırdaşı olarak. Ama ser verip sır vermiyor.
Hülya Avşar ile Kaya Çilingiroğlu'nun sallantılar ve basın açıklamalarıyla
magazin gündeminden düşmeyen evliliklerinde, arabulucu Ali Şen'den daha önemli, her an çiftle beraber olan bir isim var: Dilek Hanif.
Çilingiroğlu çifti Laila'ya gidiyor, yanlarında Dilek Hanif var. Çiftin ayrıldığı söyleniyor. Aynı günlerde fotoğraf karelerinde Dilek Hanif bir Hülya Avşar'ın yanında, bir Kaya Çilingiroğlu'nun yanında görülüyor. Tatile gidiyorlar, Dilek Hanif gene orada.
Peki kimdir Dilek Hanif? Yıllardır Hülya Avşar'ın modacısı olarak bilinen bir isim. Onun televizyon programında giydiği her kıyafet, kliplerindeki her kostüm Dilek Hanif imzası taşıyor. Moda dünyasında ‘‘Haute Couture’’ alanında yer alan ve dünyaya açılmak istediğini söyleyen Hanif, Hülya Avşar'la profesyonel çalışmalarının şans getirdiğini reddetmiyor. Ancak moda dünyasındaki çalışmaları onu Avşar'la olan işbirliğinden öteye taşıyor: Teşvikiye'de kişiye özel tasarımlar satıyor, haftanın yedi günü çalışıyor. Güher ve Sühel Pekinel kardeşler, Mehveş Emeç ve Fulya Terim müşterileri arasında bilinen diğer isimler.
Ancak Dilek Hanif sanat dünyasının başka ünlüleriyle çalışmaktan kaçınıyor. ‘‘Herkes için söylemiyorum, ama bir yandan çok modern sanatçıların da ortaya çıktığını görüyorum. Ancak yaygın olarak bana alaturka geliyorlar. Çok abartılı makyajla, saçlarla kıyafetin bütünlüğünü bozuyorlar. Benim için makyaj, saç ve tüm aksesuvarlar çok önemlidir. En önemlisi da bütünde bir stil oluşturmaktır. Hülya Avşar'la bunu başarıyoruz.’’
Hanif, sadece geçtiğimiz günlerde Soner Arıca'nın klibi için bir çalışma yaptığını, Arıca'nın stilini beğendiğini ve çok eski arkadaşı olduğunu söylüyor. Yine de yaptığı işi imaj danışmanlığı olarak değerlendirmiyor.
Bir yandan düğünler, davetler için kişiye özel tasarımlar hazırlarken, diğer yandan her hafta Hülya Avşar'ın şovda giyeceği kıyafete imza atıyor:
‘‘Tabii bunların ikisi birbirinden çok farklı. Örneğin tek bir nişan kıyafeti için tüm detaylarıyla bir çalışma yapıyoruz. Hülya'nın programında bu her hafta tekrarlanıyor. Şov için hazırlanan kıyafetlerde ek olarak şöyle bir şey var: O şovu tüm Türkiye izliyor. Görünenin herkesin anlayacağı bir tarzda olması gerekiyor. Rahat hareket imkanı sağlaması, programın o haftaki konukları veya içeriğiyle uyumlu olması lazım. Buna çok dikkat ediyoruz.’’
Hanif moda dünyasında kullanılan ‘‘benim modam’’ sözüne karşı çıkıyor. Dünya modasının var olduğunu ve asıl önemlisinin, kişinin akımların etkisinde kendi stilini ortaya çıkartmak olduğunu belirtiyor. Moda eğitimi almamış, terzi değil. Ama Coco Chanel'in de bu işe mektepli olarak değil, alaylı olarak başladığını hatırlatıyor.
Moda dergileri Dilek Hanif için Türk Donna Karan'ı diyorlar. Bu benzetmeden memnun. ‘‘Daha öğrenecek ve yapacak çok şeyim var’’ diyor. Önümüzdeki kış ilk defilesini düzenleyecek. Şov niteliği taşıyan kıyafetlerin yanı sıra kendi tarzını yansıtan ‘‘gerçekçi’’ tasarımlar da bu defilede yer alacak. Bugüne kadar hiç yapılmamış farklı bir gösteri sunacağını da belirtiyor. Bir başka projesi de, kendini yenilemek için Donna Karan'ın da eğitim gördüğü New York'taki moda okulunda kısa dönem kurslara gitmek.
Bir kadının sadece anne olarak yaşamaması ve ölmemesi gerektiğine inandığını, kadın olmaktan haz duyduğunu, ve yetenekleriyle neler yapabileceğini görmek için ilerlemenin gerektiğini söylüyor. Ve Artık Türkiye dışında ne yapabilirim sorusuna yanıt arıyor.
Butikçi anenin modacı kızıHakiki İstanbullu. Çocukluğu annesinin Bahariye'deki butiğinde modacı olma hayalleri içinde geçiyor. Okul dışındaki tüm vaktini burada tüketirken, Kandilli Kız Lisesi'ne devam ediyor. Erken yaşta evleniyor, evinin kadını olup iki çocuk doğuruyor. Bugün kızlarının biri 12, diğeri 14 yaşında. Ancak çocuklarının yuvaya başladıkları yıllarda bir şeyler yapması gerektiğine kani oluyor. Modaya merakı var, erkek kardeşiyle beraber Teşvikiye'de bir butik açıyor. İthal kıyafetleri dükkanında satmak için sürekli İtalya'ya gidip gelmeye başlıyor.
Ancak bu da yetmiyor. ‘‘Kendim bir şeyler yapmak istiyordum’’ diyerek bir imalathane kurmaya karar veriyor. İstanbul sosyetesinde keyifli bir hayat sürmek yerine çalışması hatta çok çalışması gerektiğine inanıyor. Hali vakti yerinde olan eşinden manevi destek dışında hiçbir şeyi kabul etmiyor: Banka kredisi alıyor, Osmanbey'de bir hanın altıncı katında bir imalathane kuruyor. Birkaç kesim masası, üç tane model makine atölyesi... İlk zamanlarda çalışanlarına maaş ödemek için annesinin altınlarını bozdurmak zorunda kalıyor. Ancak zamanla Teşvikiye'deki butikte kendi tasarımları ithal kıyafetlerden daha fazla beğeniliyor. O sıralarda Hülya Avşar'la tanışıyor ve şovu için tasarımlar yapmaya başlıyor. Bir süre hem kişiye özel tasarımlar yapıyor, hem de imalathanede üretime devam ediyor. Ancak Haute Couture'ü kendine esas meslek olarak seçiyor. Şimdi haftanın yedi günü ofiste, bazı günler gece yarısına kadar çalıştığını söylüyor.
Haute Couture tasarım nasıl yapılır?Müşteri, bir düğün için kıyafete ihtiyacım var diye geldiğinde herşeyi sorarım. Davet kaç kişilik, kokteyl mi olacak, yemekli mi, yüksek sosyete mi gelecek, küçük bir düğün mü olacak? Herşeyi bilmem lazım.
Kıyafetin gerçekçi olması ve giyecek kişinin tam anlamıyla içine sinmesi lazım. Anlatıyorlar: Dekolte sevmeyen kadına derin dekolteli kıyafetler yapıyorlar, gece boyu sandalyesinden kalkamıyor. Kişinin nasıl bir şeyin içinde olmak istediği, beden diliyle kendini nasıl ifade ettiği çok önemli. Bir de vücut yapısını bilmeli. Mesela kalçaları çok geniştir, ona göre provada hemen alternatifini gösteririm. Müşteriyle konuşarak stiline ve vücut yapısına uygun bir kıyafet hazırlarım.
Ekibim çok önemlidir. Hiç değiştirmemeye gayret ederim. Diğer yandan bir dergiden fotoğraf kesip ben bunu istiyorum diyen müşteriye de söylerim; buyrun bir terziye gidin.
Genç müşterim çok fazla. 15 yaşında bile müşterim var. Diğer yandan 55 yaşımda da müşterilerim var. 36 beden de dikiyoruz, 50 de.
Yıldırım Mayruk bu işe senelerini vermiş çok önemli bir isim. Cemil İpekçi otantik tarzda çok önemli bir stil yarattı.
Arkadaşım HülyaŞovun sanat yönetmeni arkadaşımdı; o bana teklif getirdi. Öylece tanıştık. Yıllardır beraber çalışıyoruz.
Profesyonel olarak çalışırken, evet zamanla çok iyi arkadaş olduk. Ancak onunla arkadaşlığımı asla reklam aracı olarak kullanmadım. Buna her zaman dikkat ettim. O bilir ki, asla ona zarar verecek hiçbir şeye de müsaade etmem.
İkimiz de işimizi ikinci plana bırakmayan kişileriz. O da çok disiplindir. Herşeyden önce çok iyi bir ekip olduk. Zamanla beraber çalışmak daha kolaylaştı. Birbirimizi iyice tanıdık.
Yakın bir arkadaşın dertlerini paylaşmaz mısın? Tabii ki biz de onunla oturur konuşuruz. Tabii özel şeylerimizi paylaşırız. Öyle miydi, değil miydi, yapma etme deriz tabii ki birbirimize.
Tabii o Hülya Avşar ve bir star. Ama benim için öncelikle arkadaşım. Hatta kendisine bile söyledim ‘‘bak bizim artık bir arkadaşlığımız var, ilerde benle değil, başka biriyle çalışmak istersin, lütfen açık açık bana söyle.’’
Stil olarak hiçbir sorunumuz yok. Ben ona sadece saçlarını uzatmasını söylüyorum, o kestiriyor. Kısa saç da güzel, ama uzun saçlar kadınlığı bütünleyen bir şey. Zaten şimdi uzatıyor.