Hülya Avşar'ı da taciz ederdim

Güncelleme Tarihi:

Hülya Avşarı da taciz ederdim
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 13, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kırmızı Leke albümüyle feminist kadın şarkıcı sıfatını üstlenen Banu Akın iddialı konuşuyor

Kızıl kıvırcık saçlı, uzun boylu, samimi bakışlı, tamam mı kelimesini çok güzel vurgulayan, söz yazıp, beste yapabilen, flüt çalabilen, şarkı söyleyebilen kadın kim?

- Banu Akın. 1970'te İstanbul'da doğdum. Enis Akın, ağabeyim. Şair. Dört yaşındayken babamı kaybettim. Üvey babam var. Ailenin üç kuşak kadını ayrı yaşıyoruz. Anneannem, annem ve ben. Annem şu anda üvey babamdan da ayrılmış durumda. Ben 5 yıldır Kuzguncuk'tayım. Ondan önce 20 yıl Laleli'de yaşadım. Unutmak istediğim günlerdi. Çemberlitaş Kız Lisesi mezunuyum. Unutmak istediğim bir dönemdi. Müzikle ilgili her şey, 1989'da, İTÜ Devlet Konservatuvarı'na girmemle başladı. İTÜ'deyken Müjdat Gezen'in okulunu kazandım. İTÜ'de kayıt dondurdum. İki yıl şan- opera eğitimi aldım. Daha sonra derslerim çakışınca İTÜ'ye geri döndüm ve bitirdim. Üniversite yıllarımda ve sonrasında birtakım barlarda, şarkıcıların arkasında, çocuk oyunlarında müzik yaptım. Bir sürü grubum oldu. Bu gruplarla yurtiçinde, yurtdışında konserler verdim. Sonra da kendi solo albümümü yapmak istedim.

EVET FEMİNİSTİM

Albümünüzde feministim diyorsunuz. Hakikaten öyle misiniz?

- Sorarlarsa, evet, feministim diyorum. Aslında şikayetim var. İşin bu yanı müziğimi aşmaya başladı. Benim şarkılarım var. Sesim var. Esasında içi boşalmış bir konu. Bir sürü insanın için için gülerek, ‘‘kendini feminist zannediyor’’ diye üzerinde geyik yaptığı bir konu.

<>

Sizce feminist şarkıcı olmak ayrı bir tarz gerektiriyor mu?

- Feminist şarkıcının belirli bir tarzı olması gerektiğini zannetmiyorum. Ama ben bir kadınım ve bu ülkede diğer bütün kadınlar gibi çok fazla dikkat çekiyorum. Bunları dile getirmekte bir sakınca görmüyorum. Ama kendimi bir misyoner olarak da görmüyorum. Kadınlar tamamen bir simge durumundalar. Kendi hayatlarını kendilerinin belirlemesi gibi bir şansları da yok. Hayatın içinde bir süs çiçeği veya prenses şeklinde yaşamaya çalışıyorlar. Kendi rolleriyle ilgili çatışmalar da yaşıyorlar. Sonuçta oturmamış bir kimlik sıkıntısı içerisindeler. Hala sokaklarda tacize uğruyorlar. İş hayatına girmiş olsalar bile birtakım rollerden sıyrılabilmiş değiller.

KADIN MÜZİK YAPAMAZ

Kadın olduğunuz için İbrahim Sadri'nin programından atılmışsınız...

- Ben,bir ideolojiyi savunmak için müzik yapmıyorum. Müzik yapıyorum ve birtakım şikayetlerim var. Bunları dile getiriyorum. Şarkılarımda insanları düşündürmek, onlara içi dolu bir şeyler vermek istiyorum. İbrahim Sadri'nin programında başıma gelenler de bu isteğimi fişeklemiş oldu. Somut bir şekilde cinsel organınız yüzünden işinize son veriliyor. Hangi çağda yaşıyoruz? Daha iki ay önce bir kadın kendini yaktı. Sevgilisinin ailesi bakire gelin istiyor diye. Bu olayların sürekli üzeri örtülüyor. Bunların dalga geçilecek konular olduğunu sanmıyorum. Türkiye'de, müzik alanında, kimse, hiçbir zaman kadın dilini, biraz bulanık olsa da kadın bakış açısını ya da kadının yaşadığı sıkıntıları anlatmak istemedi, şimdiye kadar. Ama ben istiyorum. İkinci albümde de mutlaka bir kadın duruşu olacak. Belki biraz daha yoğun belki biraz daha örtülü. Şimdi erkekleri anlatıyorum diye bir albüm yapacağımı zannetmiyorum.

ÇEŞİT ÇEŞİT KADIN

Kadın duruşundan kastınız...

- Kadın duruşundan kastım, kadınların, sadece kadınların anlatabileceği problemleri var. Bunu dünyanın her yerinde sadece kadınlar bilir. Kadın olmanın karmaşık bir yapısı var. Sistemin kendi içerisinde kadına giydirmeye çalıştığı bir sürü kıyafet var. Kıyafetin modern olması ya da kapalı olması farketmez. Sonuçta erkekler sürekli kadın kimliği üzerinde konuşuyorlar. Yatılacak kadın, sevişilecek kadın, evlenilecek kadın, orospu kadın, namuslu kadın. Oysa erkek, erkektir. Şöyle erkek, böyle erkek diye bir sınıflandırma yoktur.

BANA BENİ ANLAT

Kadınlar bu sınıflandırmaya itiraz etmiyorlar mı?

- Kadının başına mutlaka bir sıfat getiriliyor ve genelde de bir erkek tarafından getiriliyor. Ne yazık ki, kadınlar da bir süre sonra bu sıfata esir olmaya başlıyorlar. Kendi kimliklerini oluşturabilecekleri bir alanları olmadığı için bir erkeğe bakmaya başlıyorlar. Bana beni anlat diyorlar ve inanıyorlar. Erkek kadına orospu diyorsa kadın kendinin orospu olduğunu düşünebiliyor. Bu anlamda bir sıkıntı görüyorum.

DUYGUSAL ŞİDDET

Başka sıkıntı yok mu?

- Bunun dışında güncel hayatta da bir sürü sıkıntılar var. Sonuçta bugün biz hala tacize uğruyoruz. Ortalıkta üzerinize atlamaya hazır olan bir sürü insan var. Burada cinsel şiddetten öteye duygusal şiddet var. Bu şiddet de insanın sürekli kendi cinsiyetini algılamasına yol açar. Bu da insanı felç eder. Hiçbir şeye konsantre olamazsın. Yani benim şurada çıkıp tek başıma oturma şansım yoksa, ayaklarımı sallaya sallaya mimariyi izleyemiyorsam ve en ufak bir alanda bile, bana sürekli cinselliğim hatırlatılıyorsa, ben cinsellikten başka bir şey düşünemem zaten. Esas sakat olan budur.

KUYRUK SALLAMA

Cinsellikten başka bir şey düşünememenin sonuçları ne oluyor?

Sen sürekli başıma ne gelecek korkusuyla yaşıyorsun. Bir türlü cinselliğini unutmuyorsun. Sürekli bir sürü şey yapmak zorunda kalıyorsun. Oraya gideyim mi? Buraya gideyim mi? Şuraya gidersem ne olur? Ne giymeliyim? Düşünüp duruyorsun. Bunların bizim saçımızın açık olmasıyla hiçbir alakası yok. Sonuçları hep bize yüklerler. Kuyruk sallama hikayesi gibi... Biz kuyruk salladığımız için olmuştur bir sürü şey. Şehir hayatında asla aşılmayan, iyice gizlenmiş örtülmüş bir zihniyet var. Köyde adam dövüyor, yapamazsın diyor, kilitliyor, öldürüyor. Ama şehirde bu da yok. Burada gizli, psikolojik bir artniyet var. Ortaya çıksa savaşma şansın var. Ama çıkmıyor...

HANGİ FEMİNİST GRUP?

Kendinizi hangi feminist gruba dahil ediyorsunuz?

- Feminist kavramının ayrıldığını düşünmüyorum. Ayrılmalarından yana değilim. Sonuçta ortak bir problemdir ve ancak ortak sorunlar yaşayan insanların çözebileceği bir şeydir. Kendimi herhangi bir feminist grup içerisine koymuyorum.

Bağımsız feminist misiniz?

- Günümüzde çok iyi teorisyenler var. Kate Millet diye bir kadın var. Onu da çok iyi takip ediyorum. Bence en güzel şeyi de o söyledi bu konuda: ‘‘Kadınlar erkeklerle aynı kafelerde oturabilirler, sevgili olabilirler, birtakım iş hayatlarına girmiş olabilirler, birlikte uyuyabilirler, sevişebilirler. Ama sonuçta bir şey var ki biz erkeklerin kavramsal çerçevelerinde henüz bir yer edinmiş değiliz.’’ Bu bence çok önemli bir şey. Yani senin onu ikna etme şansın yoksa, tartışmak ne işe yarar. Böyle düşünenlerdenim ama bu hangi çizgiye girer, bilmiyorum. Sonuçta Türkiye'deki her feminist hareketi destekliyorum.

ERKEKLER KAPALI KUTU

Erkek deyince aklınıza ne geliyor?

- Erkek deyince aklıma... Mesela sana, mini etek giymenden rahatsız olduğunu, kıskandığını söylemez. Onu mutlaka bir zemine oturturur, farklı yollardan anlatır ve senin kendini yanlış bulmanı sağlar. Erkek bunu duygu anlamında tartışmaz. İlke anlamında tartışır. Şu yanlıştır. Bu doğrudur. Fakat gizli olan kendi duygusudur. O duyguya bir türlü ulaşamazsınız.

Feminist olmanızda ailenizin etkisi var mı?

- Annemin hayatında çok büyük yanlışları oldu. Kendini çocuklarına adamak, çalışmamak, sürekli mutsuz olmak. Annem hep balerin olmak istedi ve anneannem izin vermedi. Çünkü bacakları gözükecekti. Ve ben bu hayatı gözledim. Böyle şeyler görmüş ve dinlemiş olmamın da etkisi vardır tabii ki.

Çirkin ördek yavrusu isimli parçanızda da, çirkinim, ben feministim diyorsunuz...

ÇİRKİN FEMİNİST

- Bilirsiniz, çirkin olan feminist olur gibi bir yargı var. Şarkıyı bu kavrama bir başkaldırı niteliğinde yaptım. Tamamen ironi. Her kadın feminist olabilir. Ama bu arada, güzellerin çok daha bahtsız olduklarını düşünüyorum. Çünkü başarı kendini unutmaktır. Kendini unutamıyorsan ve sürekli bir fiziki takıntın varsa ki, güzellerde bu çok daha baskın, zorlanırsın. Çirkin mesela hırslanabilir. ‘‘Ulan güzelliğimle kendimi kabul ettiremiyorum. Öyle bir ressam olacağım ki ya da öyle bir ticaret kadını olacağım ki’’ der...

Güzellerin hırsı olmaz mı?

- Ama güzelin kendini beğendirmek için hiçbir şeye ihtiyacı yok ki. O, güzel ilkokuldan beri farkedilir. Büyüdüğü zaman, ergenlik döneminde farkedilir. Özel bir çaba harcamasına gerek yok farkedilmek için. Kısa vadede daha şanslı gibi gözüküyorlar. Fakat uzun vadede değil diyorum. Çünkü güzellik geçicidir. Bu kadın 40'ından sonra ne yapacak. Bomboş kalacak. Bütün sistemini bunun üzerine kurmuş. Nasıl olsa güzelim ben diyor. Güzelliğini kaybedince çökecektir. Bu açıdan şanssızlar. Herkes için söylememek lazım ama kafaları güzellikle çok dolu olduğu için şanssız oluyorlar bence. He bu arada bu söylediklerim ayrıntı bütüne bakacak olursak kadın kadındır. Güzel kadın da çirkin kadın da aynı sıkıntıyı çekiyordur.

YA FRİJİT YA LEZBİYEN

Ortaya çıkmayan gizli itirazlar var mı?

Mesela bu albümde millet hemen konuşmaya başladı. Frijit, lezbiyen bu. Müthiş bir provokasyon hali. Sana ne kardeşim! Ben burada kendi kendime bir kadın şarkısı yapmışım. Sana da küfür etmedim. Yok, o bana illa frijit diyecek. Mutlaka bir kalıba girmek zorundayım. Kadın haklarından bahsediyorsam, ya frijitimdir ya lezbiyenimdir, ya tecavüze uğramışımdır, ya çirkinimdir. Kimin haddine kadın şarkısı yapmak!



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!