Hulusi Kentmen’in de nazi casuslarının da arabaları bende

Kulübünüzün kuruluşunu anlatır mısınız?
- 1990’da bir avuç klasik otomobil sever tarafından kuruldu. Dr. Hasan Esel, Ahmet Öngün, Mehmet Arsay, Pamir Bezmen gibi klasik tutkunları ön ayak oldu. Türkiye’nin ilk ve tek Fiva temsilcisiyiz yani aracın orijinaline en yakın şekilde restore edildiğini belgelendirebiliyoruz. Klasik otomobilinizin nüfus kâğıdı çıkartabiliriz.
Ne tür etkinlikleriniz var?
Her sene 3 ralli düzenliyoruz. Senenin ilk rallisi Nisan ayında İstanbul çevresinde, ikincisi ve en önemlisi 19 Mayıs’ta düzenlenen Batı Anadolu Tarihi Rallisi. Bu ralliyle yurt dışından gelenler de katılıyor. Üçüncüsü de 29 Ekim’de Cumhuriyet Rallisi. Bunun dışında her ay arabalarımızla katılabileceğimiz bir etkinlik düzenliyoruz. 60-70 araba birlikte bir yerlere gidiyoruz.

Sizleri yollarda görenler nasıl tepki veriyor?
-Bu kadar klasik otomobili peş peşe görünce şaşırıyorlar. Hele ki çocuklar, koşabildikleri kadar arabaların peşinden geliyorlar. Köy kahvelerinin önünden geçtiğimizde hemen cep telefonları çıkarılıyor, resim çekmeye başlıyorlar. Bazen aramızdan birisi yolda kayboluyor. Adrese gerek kalmıyor, biri yaklaşıp “Sizinki gibi eski arabalar şuradan gitti abi” diye gösteriveriyor.

Özel bir hikayesi olan arabalarınız var mı?
-Kulüp başkanı olmanın en büyük avantajı, arabasını satmak isteyenin ilk sizi araması. Bir dostum eskilere olan merakımı bildiği için, bir arkadaşının 41 model Mercedes’ini elden çıkardığı haberini ulaştırdı. Üzerinde haciz vardı, ödenmemiş vergisi vardı. Arabaya ilk görüşte vuruldum, tüm sorunları tek tek çözdüm. Evraklarını buldum ve satın aldım. Bir başka özel hikayesi olan aracım da Hulusi Kentmen’in otomobili. Bu araç kimi Yeşilçam yıldızlarından daha fazla filmde oynamış. Antika Otomobil Müzayedesi’nde satışa çıkarıldı, öyle satın aldım. Ödüllü arabalarım da var: Türkiye’de araba güzellik yarışması yapıldı. Orada arabalarımdan bir tanesi jüri özel ödülü aldı. Fabrikadan çıktıktan sonraki tüm yolculuğu belgeli. 1941 Mercedes Cabriolet marka araç ‘Çiçero’ lakaplı, Ankara’daki İngiliz Konsolosluğunda çalışan eski bir casusa ait. Savaş yıllarında Mercedes fabrikası genellikle tank üretiyor veya Alman Ordusu’nun talep ettiklerini. Normal araç üretimi sınırlı ve sadece üst düzey bürokratlar için özel olarak üretiliyor. Bu arabanın ilk sahibi Berlin’deki Kültür Ataşesi Nihat Erkman. Ondan Çiçero satın alıyor.

İnsanlar neden yenisini değil de klasiğini tercih etsin?
-Estetik bir algıya sahip olmak için. Şimdiki araçlara bakarsanız yüzde 30’u siyah gerisi beyaz ya da gri; basmakalıplar. Uzaktan baktığınızda hangi marka olduğunu anlayamazsınız. Eski otomobillerin her biri özel ve el işçiliği var. Onların sacının, kaportasının kalınlığını ve sağlamlığını bugün bulamazsınız. Hem dizaynları güzel hem kırmız, mor, mavi; rengârenkler.

Tamir konusu da hassas. Bu işlerden anlayan tamirciler var mı Türkiye’de?
- Benim güvendiğim 10 kişi vardır. Ahşap işçiliği konusunda Bursa’daki ustalar iyidir. İngiliz arabalarından anlayan Bülent Ustamız var, Amerikan arabalarının piri Murat Usta var. Çekiç ve elleriyle yaptıkları zanaatı yapan kalmadığı için, onları el üstünde tutuyoruz. Klasik otomobilin bakımı, usta tamircisi çok önemli.Kalfalık sistemiyle yeni insanların yetişmesini teşvik ediyoruz. Cumartesi günleri Atatürk Oto Sanayi’ye gelirseniz kulübümüzün yarısını görebilirsiniz.

Peki tamir işleri maliyetli mi?

- İyi bakarsanız sanıldığı kadar değil. Daha dayanıklı ve uzun ömürlüler aslında. Bugünkü elektronik arabalar bozuldu mu komple gidiyor, yenisi teşvik ediliyor. Klasik otomobil aynı zamanda iyi bir yatırım. Her sene yüzde 5-10 değerleniyor. Yeni araç galeriden çıkar çıkmaz yüzde 20 değer kaybeder. Bu rakam 1 senede yüzde 40’a, 4-5 sene de nerdeyse yüzde 80’e varır. Klasik araba şarap gibi her sene değerlenir.