Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2004 00:00
EKONOMİDE oyunun metni, roller, dekor herşey değişiyor ama oyuncular hálá eski rollerini oynamakta direniyor. Umarım oyunculara hep birden ‘trak’ gelmez ve oyun tümüyle çökmez.Ekonomi bürokratları, bakanları oturdu, ekonominin soğutulması için, ‘önlem alındığını göstermek’ adına, tüketici kredilerindeki KKDF oranının artırılmasına karar verildi. Ancak bu girişim Hükümetten geri döndü, soğutmaya razı olmadılar.Hükümet, aynen eski, krize neden olan hükümetler gibi, ekonomiyi soğutmayı tercih etmediği gibi aksine canlılığı mümkün olduğunca artırmanın yollarını arıyor. KKDF artırımın tek başına önlem olmadığını biliyoruz ama bu bir gösterge olacaktı. En azından Merkez Bankası’nın uzun zamandır dikkat çektiği, ‘tüketici kredilerindeki patlama’nın yumuşatılmasına yarayacak, kamuoyuna, ‘gerektiğinde diğer önlemleri de almaya hazır bir Hükümet var’ imajı verilecekti. Hükümet fırsatı kaçırmak üzere. Umarım ‘geç kalan hükümetler’ gibi bir sonu olmaz.Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Bankalar Birliği’nde KKDF ile ilgili çalışmaları bildiğini söylemiş,‘Önümüzde KKDF’yle ilgili bir karar yok’ demiş ve artırımın gerekmediğini, tüketici kredilerinde tehlikeli durum olmadığını söylemiş. Şener, yüzde 10 olan KKDF’nin en fazla 15’e çıkabileceğini de hatırlatmış. Bankacılar da KKDF artırımına karşı çıkmış. Çünkü onlar tüketici kredileri ve kredi kartlarına, müşteri sayısını artırmanın en iyi yolu olarak sarıldı. Bu yolun tıkanmasını istemiyorlar...Elbette KKDF tek başına işleri çözmez ve işin temeli mali disiplin. Cari işlemler açığının artacağı kesin, FED faizleri artırmadı ama artıracağı sinyallerini güçlendirdiği için kaçışın devam etme riski var, sermaye hareketleri geçen yılın tersine döndü, yastık altından çıkacak para kalmadı.
Petrol fiyatları yükseliyor. Bu ortamda
döviz talebinin artmayacağını kimse söyleyemez.Dışardan gelecek şoklara karşı ekonomiyi güçlendirmeye ihtiyaç var.BBDK NE YAPIYOR?Hükümet herşeyden önce şunu anlamalı ki; hedef fiyat istikrarını sağlamaksa bunun bedeli var. Başbakan İzmir İktisat Kongresi’nde yüzde 6.5’lik faiz dışı fazla azaltılsın diye IMF ile görüşeceklerini söylemiş. Bu ortamda, Başbakana bu söyletilir mi?Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, gerekirse dövizdeki yukarı trende de müdahale edeceklerini söylemiş ama şu anda böyle bir şey yapması, doğru değil. Böyle bir hareket Hükümetin ‘fiyat istikrarının bedeli olduğunu’ görmemesini beraberinde getirir. Hükümet mali disiplin sağlanmadığında, dış şoklara karşı içerde ek tedbir alınmadıkça, fiyat istikrarını sağlamak için faizlerin yeniden yukarı çıkacağını, kurların dalgalanacağını görmeli. Görmeli ki, buna göre davransın, gerektiğinde önlem almasını bilsin. Fiyat istikrarının bedeli ekonomiyi soğutmaksa, o yapılacak, bunun başka çaresi yok...Bütün bunları ekonomi bürokratlarının, ekonomiden sorumlu bakanların düşünüp, hesaplayıp, biran önce önlem alınmasını istemesi gerekir. Hatta Başbakanı bu konuda ikna etmek için elinden geleni yapmaları lazım. Bürokratlar da ‘Hükümete yardımcı olalım, canlılığı önlemeyelim’ derlerse, en büyük kötülüğü ekonomiye, dolayısıyla Hükümete de yapmış olurlar.Bankacılar tabi ki işlerine geleni konuşacak, yapacak. Ancak, örneğin BDDK’nın tüketici kredilerini patlatan bankaları inceleyip, bazılarına ‘dur bakalım senin gücün bu kadarına yetmez’ demesi gerekmez mi? BDDK’nın son dönemde paniği artırdığı bilinen, açık pozisyon ve opsiyon gibi yapısal işlemleri iyi inceleyip, müdahalesi gerekmez mi? BDDK’nın büyük bir bankanın yüzde 4 faizle döviz toplamasını sorgulayıp, sisteminin tümünü etkileyecek bu gelişmeyi mercek altına alması gerekmez mi?
button