Hugo holding oldu Tolga Abi markalaştı

Güncelleme Tarihi:

Hugo holding oldu Tolga Abi markalaştı
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2004 20:02

Daha 20’li yaşlarına gelmemiş hemen her gencin bildiği bir şey Hugo. Televizyonda canlı yayınlanan bir yarışma programı var ya hani. Yarışmacıların telefonla katılıp boynuzları ve kuyruğu olan iki ayaklı bir yaratığa dağları tepeleri aştırdıkları interaktif bilgisayar oyunu.

Yarışmacılar telefonun tuşları ile Hugo adındaki yaratığı yönlendiriyorlar ve o bölümde artık hedef neyse, karşılarına çıkan engellere takılmadan ilerlemeye çalışıyorlar. Peki Hugo denince aklınıza ilk kim geliyor? Evet! Tolga Gariboğlu. Türkiye’de 11 yıldır aralıklarla devam eden ve

40 ayrı ülkede yayınlanan Hugo programlarının sunucusu olarak tanıdığımız kişi. Şimdi ‘Hugo ve Tolga Abi’ adında bir grup kuran Gariboğlu, yapım şirketinden çocuk kulübüne, çocuk dergisinden anaokuluna kadar birçok işi aynı anda sürdürüyor. Biz de, Cine-5’teki programının ardından Tolga Abi’yle Hugo’yu ve Hugo Holding’i konuştuk. Tolga Gariboğlu, ismiyle özdeşleştiği Hugo’nun sunuculuk kariyerini nasıl baltaladığından, küçük bir yarışmacının canlı yayında Hugo’ya küfrederek çıkardığı olaya kadar birçok konuda çok ilginç şeyler anlattı. İşte eğlenceli bir Hugo söyleşisi...

Hugo’yla nasıl tanıştınız?

- Hugo’yla 11’inci yılımıza girdik. Aslında bu kadar uzun soluklu olacağını ben de tahmin etmiyordum. 1993’te Kanal 6’da başlayacaktı program, bana da sunuculuk teklif ettiler.

n Televizyonculuk mu okudunuz peki?

- Beni herkes tiyatrocu zanneder. Halbuki benim tiyatroyla hiç ilgim yok. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde İdari Bilimler’de okudum. Sonra işletme master’ı yaptım. Ben kendimi daha çok işletmeci, küçük yaşlardan beri TV yapımlarında yer aldığım için de prodüktör olarak görüyorum.

n Yayında çok hareketlisiniz. Çok ter döküyorsunuz, yaramaz çocuk gibisiniz. Çocuk programı sunduğunuz için mi böylesiniz, yoksa bu her zamanki haliniz mi?

- Günün her anı böyleyim ben. Yerimde duramam. Şimdi 37 yaşındayım. ‘11 yıl önceki halinizden hiç farkınız yok’ diyorlar mesela. Ben de bunu, bu hareketli yapıma, bir de sesimin ince olmasına bağlıyorum. Diğer saatlerde işlerin yoğunluğundan bu kadar sırıtık olamıyorum tabii. Gece 02.00-03.00’e kadar çalışıyorum.

n Başka ne gibi işleriniz var?

- Konsensus diye bir şirketim var. 10 yıl önce kurdum ve ilk iş Hugo’nun yayın haklarını satın aldım. Konsensus, TV programları ve çeşitli organizasyonlar yapıyor. Çocuklara yönelik yabancı kahramanların haklarını satın alıyor. Önümüzdeki ay Mydonose Showland’de sahnelenecek olan bir çocuk gösterisinin prodüksiyonunu yapıyoruz şu an. Konsensus’la ayrıca bazı yabancı çocuk ürünlerinin ithalatını yapıyoruz. Çocuklarla ilgili etkinlikler yapmak isteyen bazı firmalara danışmanlık hizmeti veriyoruz. Bir de ‘Tolga Abi Çocuk Dergisi’ diye bir dergimiz var. Onun da bu ay ikinci sayısı çıkıyor. İlk sayısı tam 30 bin tiraja ulaştı. Bu, yalnızca Cine-5’teki programımızda, çok kısa tanıtılan bir çocuk dergisi için süper bir rakam. Ayrıca bir de, ‘Tolga Abi Anaokulu’ adıyla işlettiğim 2 adet anaokulum bulunuyor.

SUNUCULUK KARİYERİMİ HUGO BALTALADI

Hugo’nun olduğu yerde siz de varsınız. Adınız hep onunla anılıyor. Bundan hiç sıkılmadınız, rahatsız olmadınız mı?

- Çok samimi bir görüşümü söyleyeyim size. Hugo’yu çok seviyorum, diğer işlerim için çok avantajlı bir ortam hazırladı bana. Ama sürekli onunla birlikte anılmak kaygıya düşürdü beni kimi zaman. Doğrusunu isterseniz, ben kendimi bir canlı yayın sunucusu olarak iyi buluyorum. Dinamik, insanlara pozitif enerji veren bir sunucu olduğumu düşünüyorum. Adım Hugo’yla değil de, başka bir programla, yapımla özdeşleşseydi, sunuculukta daha iyi yerlere gelebilirdim. Hugo üç-dört sezon sürseydi, ben başka formatlarda yer alsaydım, daha ünlü bir canlı yayın sunucusu olabilirdim, yeteneklerimi daha iyi sergileyebilirdim. Bu anlamda Hugo beni baltaladı.

n Programda hep ‘her yaştan Hugo’cular’ diyorsunuz. Gerçekten de Hugo’yu anne babalar, dedeler de izliyor mu?

- Büyüklerin de sıkılmadan Hugo’yu izlediğini biliyoruz. Ama bir yandan da, ‘Ben niye çocuk programı izliyorum?’ psikolojisine giriyorlar. Biz sizin için de yapıyoruz bu programı demek için, ‘Her yaştan Hugo’cular, büyük Hugo’cular’ diyoruz her programda. Programın stratejisi de bu. Çocuklarla, büyüklerin izleyici kitlemiz içinde yarı yarıya oranda olduğunu biliyoruz. 11 yıl önce Hugo başladığında izleyen gençler şimdi anne-baba. Gelen mektuplardan, e-postalardan anne baba olmuş Hugo’cuların da hálá Hugo’yla ilgisini kesmediğini anlıyoruz.

İŞTE MÜTHİŞ AÇIKLAMA! YILLARDIR HERKESİN DİLİNDE OLAN HİKAYE ASLINDA YALANMIŞ!

Program sırasında bana kimse küfretmedi

Hep dillerde dolaşan bir hikáye var. Canlı yayında Hugo’ya katılan bir erkek çocuk, yarışmada başarılı olamayınca sinirlenir ve Hugo’ya küfreder. Siz müdahale edersiniz ve bu sefer aynı küfrü size savurur. Bunun üzerine program yayından kaldırılır. Nedir bu işin aslı?

- Şimdi çok ilginç bir şey açıklayacağım. Herkes bu olaydan çok emin konuşuyor ama böyle bir olay hiç olmadı. Bunun bir şehir efsanesi olduğunu düşünüyorum. Bana ‘İzledim, yarışmacı çocuk küfredince ne kötü oldunuz!’ diyorlar. ‘Küfür olmadı ki’ diyemiyorum, çünkü izlediklerini söylüyorlar. ‘Aa, evet’ filan diyorum. Deseler ki küfretti çocuk, sen de kalakaldın, bunu aklım bir ölçüde alacak. Ama benim de cevap verdiğimi, bu olay üzerine programın yayından kaldırıldığını söylüyorlar. Böyle bir şey olmadı ki.

n Bu söylentiler nasıl çıktı sizce?

- Belki bir yarışmacı küfretmiştir, ses stüdyodan duyulmayıp, yayına gitmiştir. Okan’ın, Beyaz’ın programlarında filan oluyor ya, telefondaki kadının sesi yayından duyuluyor, sunucu monitörün sesi kısık olduğu için anlamıyor. Ama bence böyle olması da mümkün değil. Son olarak Okul filminde bu olaydan bahsediliyor. Orada yılı da veriliyor olayın. Hugo’da bugüne kadar 10 farklı yönetmenle çalıştık. Hepsine sorduk, ‘böyle bir şey olmadı’ diyorlar.

n Olsa ne yapardınız?

- Beni rahatsız etmez böyle bir olay. Bugün de benzer bir şey yaşanabilir. Ben komplekssiz biriyim. Gülebilirim de. İlginç olur. Canlı yayın tutkunu biri olduğum için, hoşuma bile gider. Refleksimi, tepkimi ölçecek bir fırsatım olur. Sonuçta bu canlı yayın, her şey olabilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!