Güncelleme Tarihi:
Günümüzde hemen hemen her besin maddesine giren hormonlar ve katkı maddeleri, insan sağlını tehdit ediyor. Çeşitli yollardan alınan her hormon insan metabolizmasını bozuyor, doğal hormonal dengeyi altüst ediyor. Sonuçta daha büyük, diri, parlak besinler yemenin faturasını, kısırlık, cinsel güç kaybı, kalp ve kanser sorunları ile ödüyoruz.
GIDA sektöründe tümüyle ekonomik kaygılar nedeniyle kullanılan hormonlar, göz çıkartmıyor, ama kimi zaman göğüs büyütüyor, kimi zaman kıllandırıyor, kimi zamansa cinsel aktiviteyi felç ediyor.
Yediğimiz meyveden, etten doğum kontrol haplarına kadar birçok yolla vücuda giren hormonlar, normal hormonal dengeyi bozarak birçok olumsuz etkiye neden oluyor. Yasal bir dayanağı bulunmayan hormon kullanımı, insan vücudunun bilerek ya da bilmeden alındığında öncelikle vücudun doğal hormon salgılarını felç ediyor.
İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen hormonlar, adrenalin, insülin, tiroksin gibi uyarıcı maddelerin genel adı olarak biliniyor. Besin maddeleri, su ve ilaçlarla insanın bilmeden aldığı hormonların çeşitleri ve zararları şöyle sıralanıyor:
Adet bozukluğu
Dolaylı yoldan insan vücuduna giren hormonların ilk türü DES (Dietilstilbestreral), yani büyükbaş hayvanların doğduğu anda verilen hormon. Bu hormonun verilmesinin ardından hızlı bir şekilde kilo alan hayvanın etini yiyen kadınlarda adet bozuklukları ve göğüs kanseri riski artıyor. Hormonlu etler aynı zamanda hamile kadınlarda doğumsal uterusa ait anomallere de sebep oluyor.
Bilmeden alınan hormonların ikinci türü ise kendisi hormon olmayan ama hormon gibi etki eden PCB ve benzeri tarım ilaçları. Östrojen gibi etki yapan bu ilaçlar da kadınlarda meme kanseri riskini artırırken, erkeklerde impotansa (iktidarsızlık) sebep oluyor. Sadece doğal sulara karıştığında da erkeklerde penis küçülmesine neden oluyor.
Bitkilerde kullanılan 2.4 D ve TCDD hormonları da doğumsal anomaller ve erkeklerde kısırlığa neden oluyor.
Ayrıca kadınlarda endometriois yani karın içinde tümöre yol açabiliyor. Çiftçinin ürününü irileştirmek ve parlatmak amacıyla aşırı dozda bilinçsizce kullandığı ilaç ve gübreler, başta tiroid kanseri olmak üzere gen bozuklukları, sinir, kalp, damar sistemi ile ilgili hastalıklar, doğum bozuklukları gibi uzun vadede değişik hastalıklara yol açar.
Artık kullanılmayan DDT hormonu ise böbreküstü bezlerinin çalışmasını engelliyor. 50 ve 60'lı yıllarda doğaya verilen DDT hálá anne sütüne kadar birçok doğal zincir içinde bulunuyor.