OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 04, 2004 00:00
Olağanüstü aktörlük yeteneğiyle günümüzün büyük oyuncularının idolü olan Hollywood’un efsanevi yıldızı Marlon Brando’nun ölümü sanat dünyasını yasa boğdu. Fırtınalı özel yaşan-tısıyla modern Amerikan popüler kültürünün de en başta gelen kişiliklerinden olan Brando, Los Angeles’ta bir hastanede 80 yaşında hayata veda ederken ölüm nedeni açıklanmadı.ÖNCEKİ gün 80 yaşında yaşamını yitiren ünlü aktör Marlon Brando, 2002 yılında zaatürreeye yakalanmıştı. Brando, birkaç ay önce de tekerlekli sandalyede ve nefes almasına yardımcı olan oksijen maskesi ile görülmüştü. Avukatı David Seeley, ‘O çok özel bir adamdı. Cenazesi de çok özel olacak. Vasiyetine göre düzenlemeleri yapmak üzere ailesi dünyanın dört bir yanından toplanıyor’ dedi. Marlon Brando, birkaç ay önce, öldükten sonra yakılarak küllerinin sahibi olduğu Tahiti’deki adasının çevresine serpilmesini, cenazesinde ise yakın arkadaşı aktör Jack Nicholson’ın kendisini anlatmasını vasiyet etmişti.AKTÖRLERE İLHAM VERDİBrando, bir nesile aktörlüğü öğretti. Brando, bugün hepsi sinemanın en büyük oyuncuları olan ünlü aktörlere rolünü yaptıkları karakterleri yaratmak için, kendi içselliklerini kullanmayı öneriyordu. Brando, yaşıtları ve eleştirmenler tarafından ‘modern çağın en etkileyici aktörü’ olarak gösteriliyor. İlham verdiği ünlüler arasında Robert de Niro, Jack Nicholson ve Sean Penn bulunuyor.Ancak Brando’nun özel yaşamı, sanat hayatı kadar parlak olmadı. Yaşamı karışıklıklar ve trajedilerle dolu geçti. Üç kez evlenip boşandı. Evlilik harici ilişkilerinden olanlar da dahil olmak üzere 11 çocuğu oldu. Bu çocuklarından Christian, kızkardeşi Cheyenne’in nişanlısını öldürdüğü için hapse girdi. Cheyenne, daha sonra intihar etti.SOL DAVAYA DESTEK Christian’ın mahkemesi sırasında Brando, ‘Her zaman iyi bir baba olmaya çalıştım. Yapabildiğimin en iyisini yaptım’ dedi. Ancak daha sonraki yaşamı Amerikan tabloid gazetelerine ve TV’deki talkşovculara malzeme olmaktan kurtulamadı.Yakışıklı, karizmatik ve olağanüstü yetenekli olan marlon Brando, 1950’li ve 70’li yıllarda sinemadaki egemenliğini sürdürdü, yıldız olmaktan gelen ününü solcu siyasi davaları desteklemekte kullandı. Nebraska’da 1924’te doğan Brando, ilk kez 1940’ların sonunda, Broadway’de sahnelenen Tennessee Williams’ın ‘A Streetcar Named Desire’ (Arzu Tramvayı) oyunundaki vahşi fakat utangaç Stanley Kowalski rolüyle ünlendi. 1951’de bu oyunun
film versiyonunda aynı rolü oynayarak Hollywood kariyerini baÅŸlattı. Sonraki 6 yıl boyunca en iyi aktör Oscarı’na 5 kez aday gösterildi ve ‘On The Waterfront’ (Rıhtımlar Ãœzerinde) filmindeki rolüyle bu ödülü aldı.PARAYI SEVMEMHollywood’a taşınmış olmasına karşın bu dünyanın kendisini baÅŸtan çıkarmasına izin vermedi. Bir gazeteciye ‘Burasını korku ve para sevgisi yönetiyor. Fakat beni yönetemez çünkü ben hiçbir ÅŸeyden korkmam ve parayı da sevmem’ demiÅŸti.1960’lardan sonra ‘Baba’ filmiyle yeniden doÄŸdu. Mafya babası Don Corleone’yi oynadığı bu filmden ikinci Oscar’ını kazandı. Hollywood’un Kızılderilileri lanse etme biçimini protesto etmek için ödülü almaya gitmedi, yerine kızılderili arkadaşı Sacheen Littlefeather’i gönderdi. Brando’nun yazdığı bildiriyi okuyan Littlefeather yuhlanarak sahneden indirildi.Godfather’ın baÅŸarısı Paris’te Son Tango, Apocalypse Now ve 1978’de çevrilen Superman filmiyle devam etti. Bu filmde Süpermen’in babasını oynadığı kısa bir sahne için 3 milyon dolar aldı. Son yıllarda aşırı derecede ÅŸiÅŸmanladı. 150 kiloya kadar çıktı. Sadece paraya ihtiyacı olduÄŸu için 1996’da çevrilen ‘Doktor Moro’nun Adası’ gibi filmlerde sevmediÄŸi roller üstlenmek zorunda kaldı. BaÅŸlıca filmleriArzu Tramvayı (1951) Viva Zapata (1952)Jül Sezar (1953) Rıhtımlar Ãœzerinde (1954)Desire (1954) VahÅŸi Hücum (1954)Çayhane (1956) Sayonara (1957)Denizde Ä°syan (1962), Kaçaklar (1966)Batıda VuruÅŸanlar (1966) Hong Konglu Kontes (1967) Ä°syan (1969) Baba (1972)Paris’te Son Tango (1973) Kıyamet (1979)Fresman (1990) Don Juan DeMarco (1995)Doktor Moreau’nun Adası (1996)NE DEDÄ°LERGenç aktörlerin hocası ve babası‘Baba’ filminde oÄŸlu Sonny’yi canlandıran James Caan, ‘Benim neslimdeki genç aktörleri herkesten çok etkiledi. Bunu inkar eden, hiçbir ÅŸey anlamamıştır’ dedi. Arkadaşı olmakla övünen James Garner, ‘O en iyi olandı. Dünya onu özleyecek’ diye konuÅŸtu. Baba’da birlikte oynadığı Robert Duvall ise, Brando’nun dünyadaki bütün genç aktörlerin babası olduÄŸunu söyledi. Gene Hackman, yıllar önce, bir TV programında Marlon Brando’dan sonra konuk olduÄŸunu öğrenince, ‘O hangi bardaktan su içtiyse, ben de ondan içmek isterim’ demiÅŸti.Ä°talyan oyuncu Sophia Loren, ‘Hong Konglu Kontes’ filmindeki rol arkadaşı Brando’nun harika bir çalışma arkadaşı, iyi eÄŸitim almış büyük bir profesyonel olduÄŸunu söyledi.‘Rıhtımlar Ãœzerinde’ filminde birlikte rol aldığı Eva Marie Saint ‘Marlon ile film çevirmenin kazandırdığı olaÄŸanüstü deneyimi asla unutmayacağım’ dedi. Ä°talyan yönetmen Bernardo Bertolucci, Brando’nun ‘ölümsüz hale geldiÄŸini’ belirterek, ‘Paris’te Son Tango çevrilirken onun varlığından büyülenmiÅŸtik. Hiçbirimiz daha önce yaÅŸayan bir efsaneyle karşılaÅŸmamıştı’ diye konuÅŸtu.Superman filmindeki rol arkadaÅŸlarından Terence Stamp, ‘Brando, nadir bulunan bir elmastı. Fakat kendini ve hayatını fazla ciddiye almıyordu’ dedi.BORÇ BATAÄžINDA MIYDI?Marlon Brando efsanesini kısa bir süre önce yayınlanan ‘Brando in Twilight’ adlı kitabında anlatan Patricia Ruiz, aktörle ilgili birçok iddiada bulunuyor. Kitaba göre, tek odalı bir bungalovda devlet yardımıyla geçinen Brando, ‘Rıhtımlar Ãœzerinde’ (On the Waterfront) filmiyle kazandığı Oscar ödülünü haczedilmemesi için saklıyordu. Brando, son günlerinde de eski hizmetçisi Christina Ruiz’in tehditleriyle bunaldı. Brando’nun 10 yaşındaki otistik çocuÄŸu Timothy’ye bakması için aralarında anlaÅŸma olduÄŸunu savunan Ruiz, 100 milyon dolar tazminat istemiyle mahkemeye baÅŸvuracağını belirtiyordu. Ancak, Brando’nun beÅŸ parası yoktu.Â
button