Güncelleme Tarihi:
Prodüktörlüğünü Bora Bekiroğlu’nun üstlendiği albüm jazzy vokaller, indie pop’a yakın duran akılda kalıcı, mutlu melodilerden oluşuyor. Vokali ve besteleri Fleur’e, düzenlemeleri gruba ait olan ekipte klavyede Koray Üsgülen ve aynı zamanda Can Bonomo’yla çalışmalarından tanıdığımız, gitarda Emre Kula, basta Bora Bekiroğlu ve davulda Alpar Lü var.
ODYLLE'E BÄ°R DE BURADAN BAKINÂ - WEB TV
Odylle’in hikayesini, Fleur’den ve prodüktörü Bora’dan dinledik. Hem de kahve fallı, Türkçe konuşulan bir muhabbette.
Müzikle tanışman nasıl oldu?
Fleur: O çok erken oldu. Ailem hep müzikle ilgileniyordu. Babam gitar çalıyordu. Evimiz her zaman müzikle doluydu. Piyano dersleri aldım. Kendi şarkılarımı yazmakla ilgileniyordum. Üniversitede yavaş yavaş çıkmaya başladım. Biraz çekingendim. Sonra hep şarkı yazdım, hep çaldım.
FOTOÄžRAFLARLA ODYLLE - FOTO GALERÄ°
Peki müziğini neden Türkiye’de yapmayı seçtin?
Fleur: Aslında herkes soruyor bunu ama bana çok mantıklı geldi. Hem Türkçe öğrenmek istiyordum hem de müzik yapmak istiyordum.
TÃœRKÄ°YE'DE MÃœZÄ°SYEN OLMAK DAHA ZOR
Hollanda’da müzisyen olmak nasıl buraya kıyasla?
Fleur: Bence burada (Türkiye’de) daha zor. Çünkü burada kültürel sektör Hollanda gibi desteklenmez. Ama benim için burası bir fırsat çünkü biraz özel bir ÅŸeyim. Ä°lk grubuma burada sahip oldum. Hollanda’da bunları yapamazdım.Â
Bora: İkimiz de Sabancı Üniversitesi’nde okurken Fleur bana mail ile ulaştı. Parçalarını yolladı, çok keyifli bir müzikti. Ben de çalışmaya başlayalım, aranje edelim dedim. Sonra ekibe Emre, Alpar ve Koray da katıldı. Sonra baktık güzel çıkıyor müzik, neden albüm yapmayalım dedik. Ben yapımcılığını yaptım, albümün yatırımcısı Fleur.
TÜRKÇE KONUŞMAYAN BİR YABANCI OLSAYDIM ÇOK FARKLI OLURDU
Hollanda Konsolosluğu’ndan destek alındı değil mi?
Bora: Albümün tanıtımı için konsolosluktan destek alındı.
Fleur: Hollanda’daki arkadaşlarım da albüm çıkmadan albüm satın alarak destekte bulundular. Bir de ailemin büyük desteğini aldım.
Senden sonra ‘Biz de Türkiye’ye yerleşelim’ diyen Hollandalı arkadaşların oldu mu?
Fleur: Şimdiye kadar olmadı. Tabii ki burada iyi müzisyenlerle tanıştım ama başka bir avantajım var: Türkçe konuşabilmem. Türkçe konuşamayan bir yabancı olsaydım çok farklı olurdu.
Bora: Sen sadece Türkçe konuşmayı değil, Türk kültürünü de çok iyi biliyorsun.
Türkoloji ve siyaset okudun değil mi?
Fleur: Evet, ikisini de okudum. O yüzden genel olarak Türkiye’yle ilgilendim.
ENSTRÃœMANÄ°ST EGOSU OLMAYAN BÄ°R ALBÃœM
Peki albüm çıktıktan sonra tepkiler nasıl oldu?
Bora: Albüm çıktıktan sonra her ay minimum bir konser verdik İstanbul’da. Ama bir beklenti oluşuyor insanda ister istemez. Albümü dinleyen herkes beğeniyor. Çok fazla meyve vermemiş de olabiliriz ama çok kaliteli bir albüm oldu. Kolay dinlenebilir bir albüm olmasına, enstrümanist egosu olmayan bir albüm olmasına çok özen gösterdik. Çünkü müziğimiz herkesin dinleyebileceği bir müzik. Ama kaliteli bir tarafı da var albümün. Çalanların hepsi çok iyi, birlikte aranje ettiğimiz hissediliyor.
'SENİ SEVİYORUM, SEN DE BENİ SEVİYORSUN' GİBİ SÖZLER YOK
Peki, senin beste yapma sürecin nasıl oluyor? Şarkılarının hissiyatı çok belirgin.
Fleur: Ben hikayeleri çok seviyorum. Bir de akorlar çalıyorum ve doğaçlama yapıyorum, ‘Aaa bu güzel oldu, bunu çalayım’ diyorum. Üstüne biraz melodi yapmaya çalışıyorum. Özgür bir stil… Bir hikaye gerçek şarkı oluyor. O yüzden bence şarkı sözleri de güzel. ‘I love you and I love you too’ (seni seviyorum, sen de beni seviyorsun) gibi bir şey değil yani.
Fleur: Bence İstanbul’da arkadaşlarla takılmak çok güzel. Bir yere gidip arkadaşınla oturuyorsun ve sonra başka insanlar da geliyor, sonra kalkıp başka yere gidiyorsun. O yüzden ‘İstanbul bana ne yaptın’ şarkısı onu çok iyi anlatıyor.
Aslında Batı’nın sürekli plan yapma kafasını yerle bir eden bir yaÅŸam tarzı var Ä°stanbul’da. Â
Fleur: Evet. Hep ‘bakalım, bakalım’, bu beni çok rahatsız ediyor. Ama aynı zamanda çok güzel bir şey.
NİL KARAİBRAHİMGİL'İ ÇOK SEVİYORUM
Peki Türkiye’den bir müzisyenle sahne alabilecek olsan kim olurdu?
Fleur: Nil Karaibrahimgil’i çok seviyorum. Bazı arkadaşlarım onun klişe olduğunu söylüyor ama bana ne, seviyorum. Ben çok seviyorum Nil’i ya. Çok pop müzik, ama yine de müzik var. Konsept olarak da çok güçlü. Mesela ‘sana bir kek yaptım’. Brilliant! (mükemmel!) Kek yapmak 'as a metaphor' (mecaz olarak). Çok seviyorum.
Bir de daha caz konusunda, bence Elif Çağlar’ın çok güzel bir sesi var. Baya ilginç bir albüm yaptı. Bir de çok tatlı kız.
1 HOLLANDALI KADIN, 4 TÃœRK ERKEK
Peki grubun diğer elemanları… Herkesin gruptaki rolünü nasıl tarif ederdin?
Fleur: Şarkıları ben yazıyorum. Yani besteci benim. Bora prodüktör ve basçı. Bora olmadan hiçbir şey olmazdı. Çünkü konserleri ve her şeyi o organize ediyor. Emre şarkıyı en çok hissettiren kişi. Şarkıyı düzenlerken şarkıya o kadar kendini veriyor ve hissediyor ki, anlıyorum ki Emre vermeye çalıştığım hissi alıyorsa şarkının hislerimi iyi aktardığını anlıyorum. Emre derinleştirici. Alpar şarkıyı cidden değiştirebiliyor çünkü ritim onda. O şarkıyı tamamen değiştirebilecek ve şarkılara güç veren tek kişi. Koray da boşlukları dolduruyor. O şarkıyı cidden tamamlayan kişi.
Bora: Koray muazzam bir eşlikçi. Hiç egosu olan bir müzisyen değil, genelde klavyecilerin çoğu öyle çünkü.
Takipte kalın:
www.odylle.com
www.facebook.com/odylleofficial
Â
Â
Â
Â
Â
Â