Hollandalı bir ressam ve Osmanlı

Güncelleme Tarihi:

Hollandalı bir ressam ve Osmanlı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2012 21:32

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nin 2012 yılındaki ilk sergilerinden biri, Türk - Hollanda ilişkilerinin 400. yılında iki ülkenin kültürel, diplomatik ve ticari ilişkilerinin başlangıcını anlatan ‘Sultanlar, Tüccarlar, Ressamlar: Türk - Hollanda İlişkilerinin Başlangıcı’. Sergi, Pera Müzesi ile Hollanda’nın önde gelen müzelerinden Amsterdam Müzesi işbirliğiyle ve Rijksmuseum’un katkılarıyla hazırlandı.

Haberin Devamı

Hollanda ile Türkiye arasında bilinen ilk ilişkiler, Seksen Yıl Savaşları (1568-1648) dönemine uzanır. O dönemde, Osmanlı egemenliğindeki Levant, yani Doğu Akdeniz ile Batı Avrupa’nın ana ticari merkezi Anvers arasında doğrudan ticaret yapılmaya başlandı. Ve Mart 1612’de Hollanda Birliği’ni oluşturan devletlerin kurduğu genç Cumhuriyet’i temsilen Osmanlı İmparatorluğu’na ilk elçi olarak gönderilen Cornelis Haga’nın tayini, iki ülke arasındaki diplomatik ve ekonomik ilişkilerin ilk adımı olarak kabul ediliyor. Hollanda’nın 17. yüzyıldaki refah artışını etkileyen Doğu ile ticaretinin temelini oluşturan bu atamadan sonra, 1625 yılında Amsterdam’ın önemli yapılarından, Dam Meydanı’ndaki Belediye Sarayı’nda Levant Ticaret Odası kurulur.
Hollanda’nın ileri gelen tüccarları tarafından yönetilen Levant Ticaret Odası’nın duvarları Osmanlı İmparatorluğu’nun etkileyici resim ve haritalarıyla kaplıydı. Başlangıcı 400 yıl öncesine dayanan bu sanat koleksiyonunda yer alan resimler ve objeler, Hollandalı tüccarların Osmanlılar hakkında fikir edinmelerini sağlıyordu. Napolyon Bonapart’ın Hollanda’yı kuşatmasıyla, 1826 yılında resmen dağılan Levant Ticaret Odası’ndaki bu resimler ve objeler daha sonra Amsterdam’daki Rijksmuseum’a devredildi.
Şimdi, Pera Müzesi ve Amsterdam Müzesi işbirliğiyle hazırlanan ‘Sultanlar, Tüccarlar, Ressamlar: Türk - Hollanda İlişkilerinin Başlangıcı’ sergisi izleyiciye, Levant Ticaret Odası’nı ve o dönemin Osmanlılarıyla Hollandalılarını tanıma ve Lâle Devri’nde keyifli bir yolculuk yapma olanağı sunuyor. Yağlıboya, suluboya resimler, gravür ve kitaplardan oluşan 80’i aşkın eser Pera Müzesi’nde görülebiliyor. Sergide, Lâle Devri’nin bir görgü tanığı olarak bilinen usta ressam Jean-Baptiste Vanmour ve okulu tarafından yapılan resimler de yer alıyor.

Haberin Devamı

Yazar Eveline Sint Nicolaas

İSTANBUL’DA BİR RESSAM: VANMOUR

Jean Baptiste Vanmour, 1699’da Fransız elçisi baron Charles de Ferriol d’Argental’in maiyetiyle İstanbul’a geldiğinde 28 yaşındaydı. Nasıl günümüzde devlet temsilcilerinin çoğu zaman kendi fotoğrafçıları varsa, o günlerde de resmi yetkililer, özellikle Batı üslubunda resim yapabilecek ressam bulmanın zor olduğu Avrupa dışı yolculuklarda, kendi ressamlarıyla seyahat ediyordu. Vanmour, ömrünün sonuna, yani 1737’ye kadar Osmanlı başkentinde kaldı. İstanbul’daki ilk hamisi elçi Ferriol, ressamdan Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayanların tasvir edildiği 100 giysi resminden oluşan bir seri çizmesini istemişti. 1707-1708’de bu kapsamlı proje üzerinde çalıştı. Ferriol, sonuçtan memnun kaldı ve Fransa’ya geri döndüğünde Vanmour’un resimlerine dayalı gravürler sipariş etti. G. J. B. Scottin, P. Simoneau fils ve J. Haussard’ın da yer aldığı bir gravürcüler ekibi, 1712-1713’te bu gravürleri yaptı. 1714’te, Recueil de cent estampes representant differentes nations du Levant’ın (Levant’ın Çeşitli Milletlerini Tanıtan Yüz Oymabaskı Derlemesi) ilk baskısı yayınlandı; bu, bir Türk düğününü, bir Türk cenaze törenini ve semazenleri konu alan tür resmi sahneleriyle birlikte 100 giysi resminden oluşan bir seridir. Ancak Recueil’ün yeni bir basımı yayınlandığında resimleri yapan asıl ressamın Vanmour olduğu açıklandı ve sanatçının ünü Avrupa’da yayılmaya başladı.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/563cec5bf018fb32c8ed4107

AVRUPA’YA  TANITTI

Batı’da insanlar, Osmanlı İmparatorluğu halklarını zihinlerinde canlandırırken büyük ölçüde Recueil Ferriol’den kitap, bu adla bilinir olmuştur etkilenmişlerdir. Ferriol, Vanmour’un giysi resimleri çizdiği tek hami değildi. Bu resimlerin pratik formatı, onları gezginler ve Osmanlı İmparatorluğu’nda (geçici olarak) yaşayanlar için ideal hale getiriyordu. Calkoen, 32 giysi resminden oluşan bir seri satın almış; bu seriyi, Amsterdam’daki belediye sarayında bulunan ofislerini süslemeleri için Levant Ticaret İdaresi’ne vermişti. Elçi Cornelis Calkoen, İstanbul’daki ikametine hazırlanırken, belki daha da önce, babası Nicolas Calkoen idare için çalışırken ofisi düzenli olarak ziyaret etmişti. Calkoen’in giysi resimleri pratik bir amaca hizmet ediyordu: Bu resimler, ofisi ziyaret eden tacirlerin imparatorlukta yaşayanlar konusunda bilgi edinmelerini sağlıyordu. Resimler numaralanmıştı ve çerçeve içindeki kısa bir yazıda bir açıklama yer alıyordu. Resimleri Vanmour kendisi yapmamıştı. Bu siparişi aldığı dönemde artık yardımcılar çalıştırabiliyordu. Bu ona daha büyük siparişler sözgelimi, padişahın huzuruna kabul ve tür resimleri üzerine odaklanmak için zaman kazandırıyordu. Perspektif çizimindeki beceriksizlikler, Vanmour’un Batı Avrupa geleneklerini bilmeyen yerel sanatçılar çalıştırdığını gösterir. Belki de bu kişileri, İstanbul’daki Rum cemaatinin ikona ressamları arasından seçmiştir. Belli ki Vanmour, Ferriol için yaptığı serinin desenlerini saklamıştı, çünkü sık sık aynı motifleri kullanmıştır. Örneğin, Calkoen’in serisi, Arnavut Sahilinden Bir Kişi’yi ve Bir Arnavut Askeri’ni içerir; bunların ikisi de farklı sanatçılar tarafından çizilmiş olsalar da aynı prototipi temel alır.

Haberin Devamı

Sultan III. Ahmet (1727-1730) / Vanmour

Elçi Cornelis Calkoen İstanbul’dayken tahtta Sultan III. Ahmet vardı. Batı’ya açılma, Calkoen’in Topkapı Sarayı’ndaki kıdemlilerle görüşmesini kolaylaştırdı. Vanmour, huzura kabulde Calkoen’e eşlik etmiş, böylece sultanı gerçekçi ayrıntılarla resmetmişti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!