Güncelleme Tarihi:
Deniz İNCEOĞLU
dinceoglu@hurriyet.com.tr
Her gün onlarca markanın, onlarca promosyon ürünü karşımıza çıkıyor. Markette, benzincide, bankada, sokakta, sinemada ya da uçakta her an elimize bir kutu mendil, anahtarlık, kalem, çakmak ya da poşette fındık tutuşturulabilir. Peki bunlar ne iş yarar, ne kadar kullanılır, ne süreyle saklanır?
En iyi ihtimalle çantamıza atıp eve götürdükten birkaç gün sonra yerini bile unuturuz. Ama Müfit Tezerişir (51) öyle değil; eline geçen bütün promosyon ürünlerini biriktiriyor. Koleksiyonunda üç bine yakın obje var. Neden bunları biriktiriyorsunuz sorusuna da gayet samimi bir cevap veriyor: “Herhalde promosyon ürün biriktiren benden başka deli yoktur. Ama hepsi benim için çok değerli. Mutlaka bir sergi açmayı düşünüyorum. Ne demiş Bernard Shaw: ‘Yaşlandığı için oyun oynamaktan vazgeçmez insan, oyun oynamaktan vazgeçtiği için yaşlanır.’ Hobiler de bir çeşit oyundur. Hobileri olan kişiler yaşlanmaz.”
Müfit Tezerişir, profesyonel iş yaşamını satış ve pazarlamayla geçirmiş biri. Beğendiği objeleri biriktirme, hiç atamama alışkanlığı, ona annesi ve dedesinden yadigar: “Annem hiçbir şeyi atmazdı. Kopardığı takvim yapraklarını bile okuduktan sonra saklardı. Dedem de onun gibiymiş. Kitapları, antika eşyaları hâlâ durur. Küçüklüğümde anlamasam da ona ait Osmanlıca kitapları incelerdim. En sevdiğim objeyse Sürmene bıçağıydı, hâlâ saklarım. Bir de enteresan bir sigara tabakası vardı. Üzerinde ‘Yaşasın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ yazıyordu. Önceleri çok kıymetli bir şey olmadığını söylediler ama sonra birden kıymetlendi, almak isteyenler oldu. Onu da hâlâ saklarım.” Müfit Bey’in biriktirme alışkanlığı da kitaplarla başladı. Önce yeni çıkan her kitabı aldı, sonra da sahaflara merak saldı.
Üniversite eğitimi için istemeye istemeye hukuk fakültesini tercih etti. Üçüncü sınıfta daha fazla dayanamayıp okulu bıraktı. Ticarete atıldı. Pek çok zorlu dönem atlattı. 90’ların ortalarında yine sıkıntılı günlerinden birinde eline geçen bir telefon kartı hayatını değiştirdi: “O yıllarda telefon kulübelerinde kullanılan ince telefon kartlarından biriydi. Üzerinde yaşlılar haftasıyla ilgili çok güzel bir resim vardı. Alt tarafı bir telefon kartının üzerinde böyle güzel bir yazı ve resim olmasından çok etkilendim. Sonradan bu telefon kartlarının koleksiyonunu yapan ciddi bir kitle olduğunu öğrendim. Ben de toplamaya başladım. Bazılarını postaneden alıyordum. O dönemde cep telefonu yaygın olmadığından insanlar hep telefon kulübelerini ve bu kartları kullanıyordu. Biten kartlarını telefonun üzerine bırakanlar çok oluyordu. Dolayısıyla yürüdüğüm her yerde kulübelere bakarak kart topluyordum. Bu alışkanlığımdan bugün bile vazgeçemedim. Hâlâ kulübelerin önünden geçerken bir göz atarım.”
Telefon kartlarından yaklaşık 30 bin tane biriktirdi. Ama artık hem evde çok yer kaplıyorlardı, hem de modası geçmek üzereydi. Bunları hemen parti parti elinden çıkardı.
SONUNDA EŞİNDEN VETO YEDİ
Müfit Tezerişir, telefon kartlarını sattı ama içindeki biriktirme tutkusu, o farkında olmadan devam etti. 2000’lerin başında iş bağlantıları için fuarları gezmeye başlamıştı. Fuarlarda firmalar tanıtımlarını yapmak ve ziyaretçilerin aklında kalıcı izler bırakmak için kalem, defter, broşür, çakmak, bardak, çanta gibi pek çok promosyon ürün dağıtır. Tezerişir de gayri ihtiyari bunlardan alıyordu. Ama herkes gibi kullanıp atmak ya da bir köşede unutmak yerine onları özenli bir şekilde saklıyordu. O dönemde olayın nasıl bir hâl alacağını hiç hesap etmediğini söylüyor:
“Zamanla evde yer kaplamaya başladılar. İş, bir noktadan sonra çığrından çıktı. Önceleri sadece kendimle ilgili fuarlara giderken artık her fuara gider olmuştum. Objeler gittikçe çoğalıyordu. Örneğin şirket logolu kupalar 150 taneydi. Eşim de haklı olarak söylenmeye başladı. Sonunda artık onları istemediğini açık açık belirtince çoğunu büroya taşıdım. Hâlâ evde biraz kalabalık var ama onu rahatsız etmeyecek kadar.”
20 KATEGORİDE 3 BİN OBJE
Üç yıl önce objeleri evden ofise aktarırken aynı şeylerden bir sürü olduğunu fark edip düzenleme yapmaya karar verdi. Her birini başlıklara ayırdı: Magnet, kitap, şapka, havlu, bardak, kibrit, anahtarlık, kutu mendil, uçak, şeker... 20 kategori ortaya çıktı. Büyüklü küçüklü üç bine yakın obje belirledi.
Bilançoyu görünce artık daha fazla promosyon ürün toplamamaya karar verdi. Sadece özel parçalara yöneldi. Örneğin Migros’ta çalışan bir arkadaşının evinde gördüğü kristal 50. yıl kamyonunun peşine düştü. Şirketten bir yetkiliyle görüşüp kamyona koleksiyonu için sahip olmak istediğini anlattı. Sadece bu talebi yazılı olarak bldirmesini isteyip hemen bir tane gönderdiler. Bir başka peşinden koştuğu şey de, Opet reklamlarında Cem Yılmaz’ın canlandırdığı Mike karakterinin arabası “Gitt” oldu. Bir de Garanti Bonus kartın meşhur, kıvır kıvır, yeşil peruğu.
AMACI SERGİ AÇMAK
Bardakları ya da kupaları çoğunlukla marketlerden edinmişti. Bir ürünün promosyon verdiğini görür görmez, o ürüne ihtiyacı olmasa da satın alıyordu.
Promosyon ürünleri, o artık sergi için biriktiriyor. Sergiye kadar edinmek istediği parçalardan biri de Garanti Bankası’nın Miniank’ı. Bunun için bir sürü banka dolaşmış ama eli boş dönmüş.
CANIM UÇAKLARIM SEVGİLİ OTOBÜSLERİM
Koleksiyonumdaki pek çok obje, kimilerine çok gereksiz görünse de, benim için hepsinin ayrı bir yeri var. Özellikle uçaklarımı çok seviyorum. Tüm Türk havayolu şirketlerinin uçak maketlerine sahip olmak istiyorum. Uçaklarım dışında Anadolu Seyahat’in karton maket otobüslerine bayılıyorum. Hem çok yaratıcı, hem de çok şirinler.
SADECE OĞULLARINDA OLAN MANÇO ROZETİ, ARTIK BENDE DE VAR
Geçen haftalarda Barış Manço’ya anmak için vapurda düzenlenen etkinliğe katıldım. Oğulları Doğukan ve Batıkan da oradaydı tabii. İkisinin de yakasında özel bir rozet vardı, çok hoşuma gitti. Hemen Doğukan’ın yanına gidip rozetten nasıl temin edebileceğimi sordum. “Bunlar pek sınırlı sayıda. Sadece Batıkan’da ve bende var. Ama çıkışta verebilirim” dedi. Onun bu cevabı bile her şeye değerdi. Gün bitiminde hemen Doğukan’ın yanına tekrar gittim. Ama bir de baktım ki rozet yakasında değil. Biri çoktan almıştı bile. “Doğukan senin rozeti aldılar galiba” deyince “Ben sana söz vermiştim” deyip hemen Batıkan’ın yakasından “Kusura bakma kardeşim” diye rozeti alıp bana verdi. Bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. İkisi de gerçekten babaları gibi çok asil çocuklar.
Promosyonda yeni trend kurabiye ve çikolata oldu. Örneğin son gördüğüm çikolata kartvizit beni çok şaşırttı. Sert bir bitter çikolatanın üzerine firma telefonunu yazmıştı. Bir de İstanbul Moda Günleri’nde gömlek şeklinde kurabiye gördüm.
Müfit Tezerişir, koleksiyonundaki parçaları çoğaltmayı sürdürüyor. Eğer ona ulaşıp koleksiyonuna katkıda bulunmak isterseniz mufittez@gmail.com adresini kullanabilirsiniz.
KOLEKSİYONERLİĞİN FAYDALARI
- Koleksiyon, birbiri ile aynı özellikteki maddeleri toplamaya deniyor.
- Kişilerin bunu yapmasının en önemli sebeplerinden biri, manevi olarak rahatlamaları.
- Spor ya da müzik gibi diğer hobilere ara verildiğinde karşılaşılan olumsuzluklar, koleksiyonerlikte olmuyor. Kalındığı yerden devam edilebililyor.
- Koleksiyonun sürekli korunması, temizlenmesi, sınıflandırılması gerektiğinden kişiye disiplinli olma özelliğini kazandırıyor.
- İnsan, biriktirdiği nesnenin özelliğine ve konunun derinliğine göre farklı konular hakkında da bilgi sahibi oluyor. Örneğin para biriktirenler, metalin renklerini, nasıl temizlendiğini, alaşımların dayanıklılığını öğreniyor. Pul biriktirenler, özel baskılarda yer alan kişilerin, olayların tarihi hakkında bilgi sahibi oluyor.