Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2004 00:00
KÖYLÜLER çadırlar kuruyor, Ankara-İstanbul demiryoluna. Hızlı tren geçmeden kısa süre önce, çadırlardan çıkan köylüler, hemzemin geçitlerde hızlı trenin çarpmasını önlemek üzere, inek kovalıyor!..Hızlı trenin altyapısına uygun bir uygulama!.. Toplam altyapıyı, hızlı trene göre düzenlemeden, hızlı tren projesine atılan imza, aslında inek kovalamaya tam denk düşüyor!..İnekleri kovalayacaksın ki, hızlı tren seferleri aksamasın!..YATIRIM TUTARIProje yıllardır biliniyor.Ankara-İstanbul arasında hızlı tren için toplam 1.5 milyar dolarlık yatırım gerekli. İhalesi bitmiş, Ankara-Eskişehir bölümü yaklaşık 430 milyon dolar. Kalanı, Eskişehir-İstanbul arasında. Arazinin niteliği gereği, daha fazla yatırım gerektiriyor.Uygulamadan önce, bilim adamları ve uzmanlar çeşitli toplantılarda bu haliyle hızlı trenin sakıncalarını dile getiriyor. Hatta, uzmanlar şunu söylüyor:‘Sakın yanlış anlamayın, bunun siyasal direnmeyle ilgisi yok, teknik açıdan 1.5 milyar dolarlık yatırıma gidilmeden, hızlı treni başlatmak, facialara yol açababilir!..’KADROLAŞMAKUyarıları kulak asmak mı?.. Teknik uyarılara kulak vermek yerine, karşıdakileri siyasal direnme ile suçlamak varken!..Bu siyasal direnmeyi kırmak için, kadrolaşmak!.. İşin uzmanı, teknik eleman ne kadar insan varsa, hepsini görevden almak varken!.. TCDD’de işin erbabı uzmanlar, bir kalemde geri plana itiliyor. Sen, ben, bizim oğlan mantığı ile, beceriksiz kadrolar işbaşına geliyor.ELLİ MİLYON DOLARBirbuçuk milyar dolar yerine, hızlı trene geçilirken, yapılan yatırım miktarı ne?..Sadece elli milyon dolar!..Bu parayla makaslarda, bazı geçitlerde,bazı raylarda iyileştirmelere gidiliyor. 1.5 milyar yerine, 50 milyon dolar!.. Devede kulak!..Sorunun can alıcı noktası, 1.5 milyar dolarlık yatırım zorunlu iken, hızlı trene neden daha önce başlanıyor?..Şu hızla gitmesi gerekirken, bu hızla gitmiş, gibi tartışmalar, olayı saptıran ayrıntılar!..‘Thank you for that question’BEYAZ Saray’da Başkan Bush’un basın toplantısı. Gazeteci soruyor:- Irak’ta kimyasal silah olmadığı kanıtlandı. Ama, siz savaş açtınız ve halkı aldattınız. Başkanlığa tekrar aday olmayı düşünüyor musunuz?..Bush bu doğru gazetecilik sorusu karşısında ne yanıt veriyor?.. Yüzü elbette ekşiyor, ama:‘Thank you for that question!..’ (Sorunuza teşekkür ederim). Yanıtına böyle başlıyor. Bir başka soru:- Yardımcınız Cheney’in göreve gelmeden önce çalıştığı petrol şirketi, şimdi Irak’ta ihalelerde söz sahibi. Bu etik dışı duruma rağmen, Cheney başkan yardımcısı olarak kalacak mı?..Bush’un yüzü yine ekşiyor, ama yanıta yine, soruyu soran gazeteciye teşekkürle başlıyor!..İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da, İspanya’da, Norveç’te gazeteciler devlet ve hükümet başkanlarını, sorularıyla hallaç pamuğu gibi atıyor. Ama, hiç biri, gazetecilere, sordukları sorudan dolayı öfkelenmiyor.Schröder, partisinin Leipzig Kongresi’nde Başbakan adaylığına seçildiği gün basınla sohbet ediyor. O gün, orada ben de varım. Üç ilkesini açıklıyor Schröder:‘Partimin programına sadık kalacağım. Halka yalan söylemeyeceğim. Basınla kavga etmeyeceğim.’Onlarla Erdoğan arasındaki fark, bu kadar net!..AB’yi bu kadar isteyen Erdoğan, AB’nin nesini istiyor?.. Sadece askerin etkinliğinin azaltılmasıyla sınırlı bir demokrasi anlayışı mı?.. Yoksa, karşı fikirlere saygılı, hoşgörüye dayalı, zihniyet devrimi gerektiren bir demokrasi anlayışı mı?..İkincisi olmadığı ortada!..
button