Hıyar derken o sevimli sebzeyi tenzih ederim

Güncelleme Tarihi:

Hıyar derken o sevimli sebzeyi tenzih ederim
Oluşturulma Tarihi: Ocak 31, 2010 00:00

Erman Toroğlu nicedir televizyonda küfürlü konuşuyor diye kıyamet kopuyordu. Sonunda Digiturk yönetimi Erman Hoca’yla yolları ayırma kararı aldı. Peki, itiraf edin siz hiç küfretmiyor musunuz? Tepeniz attığınızda şöyle okkalı bir küfür savurup, ruhunuzu havalandırmıyor musunuz? Can Yücel’in manifesto gibi “Küfür işçi sınıfının ağzında çiçektir” savunmasını, Fakir Baykurt’un “Tırpan” romanındaki kahramanlarına nasıl da küfrettirdiğini, Uğur Mumcu’nun hapishanede tavla oynarken, küçük gelen zarlara kızdığında “Küçül küçül de ... gir” lafını hatırlayınca “Aaa çok ayıp” mı diyeceğiz?

Bunca yıl ağzımıza biber sürülse bile küfürden niye vazgeçmediğimizi, Türkçenin Büyük Argo Sözlüğü yazarı Hulki Aktunç ve spordan mizaha, edebiyattan müziğe kadar pek çok ilgilisine sorduk.

Küfür kalın kafalılığın, argo ince zekanın ürünüdür
YAZAR HULKİ AKTUNÇ


Küfür, Türk kültürünün bir parçası mıdır?
- Dil, kültürün belki de en önemli parçasıysa, dilden üretilen küfür ve argo da kültürümüzün önemli bir parçası. Ama küfür ve argo temelde farklı şeyler. Ayrıca küfrü sadece Türkler değil herkes sever.

Küfür kiminin ağzına çok yakışıyor, sevimli bir fırlamalık olarak görülüyor. Kimine de hiç yakışmıyor. Aradaki kıstası nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin bu konuda “en”leriniz var mı? En yakışan, en yakışmayan gibi...
- Küfür ve kaba dil kalın kafalılığın, argo ise ince zekânın ürünüdür. Bunları birbirine karıştırıyoruz hep. Küfür küt diye söyler, argo şifreyle söyler. Mesela, birine “Ananı s....” diye küfredersen, yaşlı bir İstanbul hanımefendisi de anlar. Ama, “Daleden gafticiyim” cümlesini yalnızca ilgilisi anlar.

Ne demek o? Küfür mü ettiniz şimdi?
- Anadan doğma hırsızım demek.

Küfür madem çok tukaka bir lisan, biz niye Neyzen Tevfik, Can Yücel gibi şiirlerinde sık sık küfre selam çakan şairleri sevdik?
Küfür sanata yakışır mı? Yoksa edebiyat ve sanattan soyutlanabilir mi?
- Şair Eşref’i de unutmayalım. Gerektiğinde ana avrat dümdüz gider ama yakıştırır. Can Baba’nın son kitabının adı “Seke Seke” idi. Çağrışımlarını düşünün. Küfrü ve argoyu şiire yakıştırmak ustalık ister. Küfür ve kaba dil bile erbabınca ince iştir. Örneğin, size küfretme durumunda olmayan bir insana küfretmek, siz egemen iken âciz olana sövmek, racon erbabınca hiç hoş karşılanmaz.

Küfrü bir dilden tamamen çıkarmak mümkün müdür? Çıkarılırsa tuzu biberi mi eksilir?
- Asla yüzde yüz gömemezsiniz. Ta Divan edebiyatından bugüne, özellikle yergici ozanlarımız, küfrü taş gibi kullanmıştır. Hiçbir baskı, dili ve dilden yaratılan imgeleri, simgeleri, küfrü, argoyu yok edemez. Kendisi yok olur gider.

Küfür erkek tekelindeymiş gibi görünse de, küfreden kadınlar için ne düşünüyorsunuz?
- Onlarınki bir isyan, bir lanet okuma gibidir. Heriflerin dildeki küfür silahını ellerinden alma girişimidir. Helal olsun o küfre.

Peki, küfür çok kabul gören bir durum olmadığı halde, Recep İvedik gibi filmleri ya da Erman Toroğlu gibi figürleri niçin baş tacı yapıyoruz?
- Çünkü o tipler, kitlelerin kendi yapamadığını yapmakta, söyleyemediğini söylemektedir de ondan. İnsan gibi insan, ikiyüzlülüğü değil dobra olmayı sever.

Küfrü günlük hayatında sık kullanıp, bir yerde duyduğunda da ayıplayan ikiyüzlüler için yorumunuz?
- Angoraki’ler!

Efendim?
- Küfür değil argodur bu. Hıyarlar demektir. O güzelim sebzeyi tenzih ederim.

Küfrün ya da argonun hakkını layığıyla veren, çok çeşitlendirerek kullanan bir bölge var mı?
- Olmaz mı? “Adana’lıyık evelallah” diye başlayıp Allah’ına kitabına yürüyen nice küfür silsilesi vardır. Ama buradaki Allah ve kitap, bunları kullanmaya kalkan namussuzlara yönelir, Allah’a ve kitaba değil. Yine de dilimizde küfrün de argonun da başkenti İstanbul’dur.

Bazı küfürler piyes gibidir
GAZETECİ HAKKI DEVRİM


* Küfür çok yaratıcı bir şey. Niçin mekteplerde ürüyor? Çünkü dile yeni giren bir şey, ilk önce gençlerin diline takılıyor ve orada çeşitleniyor. Başlı başına bir sanat.
* Bu edebiyat üzerinde Türkler bayağı çalışmıştır. “Senin ağzına salıncak kurarım, sallana sallana sı....” küfrü bir piyes gibidir.
* Öyle yeri gelir ki, çok güvendiğim yakın çevremde, aralarında çocuk yoksa küfrü bayağı kullanırım.
* Televizyon müthiş yaygın bir şey olduğu için, orada küfrün kullanılmasını kesinlikle tasvip etmiyorum. Televizyondaki Türkçeye de, hal ve tavra da çok titizleniyorum. Orada mutlaka bir zerafet üslubu olması lazım.
* Küfür eden bir milletiz ama büyüklere de saygılıyız. O yüzden küfrün yeri ve zamanı en ince detaydır.

Küfür, sihirli iletişimdir
SPOR YAZARI FERYAL PERE


* Derdini dökmenin kestirme, zahmetsiz yolu. Üstelik muhatabının anlama güçlüğü yok. Sihirli iletişim! Eşit olunan ender hayat alanlarından biri.
* Dozları var, sevimli ve komik olanları da var, can acıtanları da... Hayatımda hiç küfür etmedim diyene asla inanmam, keşke etseydin de bu kadar sinir bir insan olmasaydın demek gelir içimden.
* Küfür bir kültür müdür? Bence günlük hayatın bir parçasıdır. Kültür azıcık yukarda kalsın. Şu an en moda filmlerde kahkaha tufanı, küfürlü planlarda kopuyor. Filmi anlatırken en kolay aktarılanlar o bölümler.
* Zekeriya Beyaz’ın Beyaz Show’daki “iznini” hatırladıkça gülerim. Demişti ki, “Maçlarda küfür caizdir ama kişiye yönelik değilse!” Buradan camialara serbest olduğunu çıkarıyoruz!
* Bu arada kadın neden bu “hak”tan yararlanmasın? Diyorlar ki, kadınlar tribünde olsun küfür azalır. “Hafiften bir futbol keyfimize ortak oldular, bir bu eksikti, gelip uslu uslu otursunlar” endişesi mi var acaba? Bu konuda sıkıntım, erkeklerin domine ettiği, onlara has cümleleri tekrarlıyor olmak. Sakin düşününce oldukça komik bir durum. Çoğunlukla bir cinsel aşağılama var. Rakip mutlaka kadına benzetiliyor, onun çağrışımlarıyla devam ediyor. Biz de paşa paşa kabulleniyor, tekrarlıyoruz! Ama eğlenceli ve yaratıcı. Umutluyum, giderek “seviyeli ilişkiler çağı”na yakışan yeni cümlelerimiz olacak. Kikirdeme dozu artarsa, değmeyin keyfimize.

Küfrederim ama bazen de utanırım
ATİLLA KOÇ (ESKİ KÜLTÜR BAKANI)


* Küfür bütün Akdenizlilere özgüdür, her Akdenizli küfreder. Bu ülkelerde insanlar daha fazla ezildiği için küfür daha fazla kullanılır. Çünkü başka türlü hak aranmaz. Bir taraftan da eşitler arası bir ilişkidir.
* Sosyal psikolojide küfür hem tecavüzi hem de ricîdir. Kendini savunma mekanizmasıdır.
* Ben çok küfrederim ama bazen de utanıyorum. Başkası bana küfrettiğinde, “Ulan kötü bir şeymiş” diyorum.
* Yerinde, zamanında ve dozunda kullanılırsa sorun yok. Bir de yarenlik için küfredilir. Mesela, “Seni gidi seni” lafı artık küfür olmaktan çıkmıştır. Halbuki, bu küfürün en ağırıdır. “Gidi”, Türkçede deyyus manasına gelir.

Siyasetçilerin küfür hakkı yok
ŞOVMEN SEYFİ DURSUNOĞLU


* Küfür bir kültür değildir, hepimizin sinirlendiği zaman başvurduğu bir lisan. En uysalından, en kabasına, en kültürlüsünden, en kültürsüzüne hepimiz küfrederiz.
* Küfrü herkes edebilir ama tek küfredemeyecek insan siyasetçidir. Onların küfür etme hakkı yok. O hak, insanlara hitap ederken onun elinden alınmış. Halka hitap etmediği zaman, normal hayatında istediği kadar küfretsin.
* Ben artık 78 yaşına gelmiş bir insanım, küfür etmemem gerekir ama hâlâ ediyorum. Bunun bir derecesi var. Herkes kendine yakıştığı kadarıyla küfredebilir. Mesela bana yakışır.
* Ama her şeye rağmen, çok zengin bir lisanımız, kültürümüz var. Küfürsüz ama kültürsüz olmak çok daha iyi bence.

Eminim uzaylılar da küfrediyordur
KARİKATÜRİST ERDİL YAŞAROĞLU


* Ben çok küfreden biri değilim ama rahatladığımız tek an orası olduğu için küfrü seviyoruz. Küfür de bir iletişim metodu. Üstelik hızlı, net ve samimi. Bu kadar net ve samimi bir şeyi herkes kullanmak istiyor. Eminim uzaylılar da birbirlerine küfrediyordur.
* Bazı küfürler film sinopsisi gibi. Bir sürü şeyi bir anda anlatabiliyorsun.
* Oryantal bir kültürümüz var. Din, iman, aile gibi kavramlara girilip küfredilince işte orası tehlikeli. Askerdeyken soya sopa, anneye, babaya sakın küfretmeyin kan çıkar diye özellikle bizi uyarmışlardı.
* Hayatın bu kadar içinde olan bir şeyi sinemada, karikatürde, edebiyatta kullanılmasına çok kızıyorlar ama bu çok saçma. Bir tek televizyonda belki otosansür ya da sansür gerekli. Çünkü orada ulaşılan mecralar çok geniş olduğu için daha dikkatli olmak gerekiyor.
* Mizahta, sadece küfür kullanılmasını hiç tasvip etmiyorum. Bir şeyin esprisini yapmaya çalışıp, çalışıp yapamaz ve sonunda da bir küfredeler ve insanların gülmesini bekler. Küfrün öyle kullanılmasını sevmiyorum.

Küfürde yaratıcıyız çünkü hayalgücümüz müthiş
MÜZİSYEN HAYKO CEPKİN


* Biz sıcakkanlı, girişken, sosyalleşmeyi seven, mahalle kültürü olan, esprili ve bir o kadar da stresli ve agresifiz. Bütün bunlarla, küfrü yanyana getirdiğinizde çok da iyot bir durum çıkmıyor ortaya. Küfürde temel nokta, doğru zamanlama ve tonlama o kadar. Yoksa başınız belaya girer, dışlanırsınız.
* O romantik dil olarak bilinen Fransızca aslında halk arasında bir o kadar küfürlüdür.
* Türklerin küfür konusundaki muhteşem yaratıcılığını, hayalgücümüzün müthiş olmasına bağlıyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!