Histeri hakikati

Güncelleme Tarihi:

Histeri hakikati
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 06, 2001 00:00

Histeri, üzerinde en çok tartışılmış hastalıklardan ve tıp terimlerinden biri. Kelime eski Yunanca ‘‘hystera’’dan (rahim) geliyor; sinir krizi geçiren kadınlarda, rahmin yerinden oynayarak vücutta dolaÅŸtığına inanılırmış! Bir süre sonra rahmin kımıldayan bir organ olmadığı ortaya çıkınca, doÄŸal olarak bu açıklamadan vazgeçilmiÅŸ. Bu defa Dr. Freud çıkmış ortaya; histeriyi bastırılmış, tatmin bulamamış cinsel dürtülerin kışkırttığı kadınlara mahsus bir sinir krizi olarak tanımlamış. Histeri deyince, aklımıza hálá, sık sık bayılan, vücudu kasılan, her türlü hastalığı taklit eden sahte ÅŸikayetlerle çevresini bunaltan, bıktırıcı bir kadın figürü geliyor. Ä°ÅŸte bu yüzden çaÄŸdaÅŸ Amerikan psikiyatrisi, ‘‘histeri’’ diye bir terimi defterinden silmiÅŸ durumda. Türkiye'de de klinik pskiyatride böyle bir terim kullanılmıyor. CerrahpaÅŸa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Kerem Doksat, bugüne kadar tipik histerik olarak bilinen birçok belirtinin, erkeklerde de görüldüğünü söylüyor.Histeri deyince bugün akla, tıp teriminden çok aÅŸağılayıcı bir kelime geliyor. Ä°lk ortaya çıktığı günden beri, halk arasında hep seks düşkünü, kendini kontrol etmekten aciz, ayılıp bayılan ve olay yaratan kadınlar için kullanıldı. Histeri diye bir ruh hastalığı var mıdır? Tedavisi nasıldır? Belirtileri nedir? Erkeklerde histeri görülür mü? CerrahpaÅŸa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Kerem Doksat bu sorularımızı cevaplandırdı. Histeri kelimesinin kökeni, eski Yunanca ‘‘hystera’’dan geliyor; hystera ise rahim demek. Hipokrat zamanında, özellikle kadınlarda görülen, boÄŸazda tıkanma veya yumruk hissi, organik veya nörolojik temeli olmayan körlük, sağırlık gibi duyu kayıpları veya felçler gibi yalancı-nörolojik rahatsızlıklara ‘‘hysteria’’ denmiÅŸ. Sebep de pek hoÅŸ: Tatmin bulamadığı için, çılgına dönüp vücutta dolaÅŸmaya baÅŸlayan rahim, boÄŸaza takıldığında yumruk hissine, mide giriÅŸine takıldığında ise ÅŸiÅŸlik, hava yutma, ÅŸiÅŸkinlik hissine ve geÄŸirmeye yol açıyor. Kol tepesine gelirse kol felç oluyor, bacaklara gelirse bacak meflûç hále düşüyor.Tedavi veya çare de belli! Rahmin sakinleÅŸtirilmesi, ilaçlar, telkinler veya aklınıza ne gelirse. FREUD'UN KATKISIDaha sonra, 1800'lerin sonlarında, Sigmund Freud konuyu biraz daha bilimselleÅŸtiriyor ve tanınmış dahiliyeci dostu, Joseph Breurer ile birlikte ‘‘Histeri Ãœzerine Çalışmalar’’ isimli eserini yayınlıyor. Artık, anatomik olarak da mümkün olmayan vücutta dolaÅŸan rahim fikrinin yerini, ÅŸuurdışına bastırılmış ve yine tatmin bulamamış cinsel ve saldırganca dürtülerin, bu hastalığa yol açtığı izahı alıyor. Bu ÅŸekilde ortaya çıkan histerik felçler, bayılmalar, körlük ve sağırlıklar o dönem Orta Avrupa burjuva kadınları arasında pek yaygın ve tedavide de en çok kullanılan yöntem hipnoz. Histerikler için Freud'un kullandığı ÅŸu tasvir hálá çok etkileyici: ‘‘Histerikler, seksten baÅŸka her ÅŸeyi seksüalize ederler!’’ERKEKLER DE OLURFakat, sonuçta bir olgu karşımızda duruyor: Bilinçdışına atılmış, rahatsız edici nitelikteki duygu ve düşünce kümeleri bazı insanlarda, sara nöbetine benzeyen katılma ve kasılmalara, bedensel ve nörolojik hastalıkları andıran ama organik sebebe baÄŸlanamayan yaygın ÅŸikayetlere ve aÄŸrılara yol açabiliyor. Daha önce görmediÄŸi yerleri görmüş gibi hissetme veya ÅŸahit olmadığı olayları görmüş gibi olmaya (déj… vu, jamais vu), hatta geçici olarak hafıza kayıplarına, başını alıp gitme davranışlarına sebep olabiliyor. Çok tartışmalı bir teÅŸhis olan ÇoÄŸul KiÅŸilik BozukluÄŸu dahi geliÅŸebilir deniyor.Günümüzde artık psikiyatri, ‘‘histeri’’ diye bir hastalık tanımıyor, bu terimi de kullanmıyor. Bazı Fransız psikiyatrları, hálá bu terimi kullanıyor, ama ‘‘nevroz’’ (neurose) kelimesini tercih ediyor. Amerikan psikiyatrisinde Somatizasyon (bedenselleÅŸtirme) BozukluÄŸu, Dissosiyatif Bozukluklar gibi baÅŸka hastalık adları tercih ediliyor. Asıl önemlisi, bu psikiyatrik bozuklukların, kadınlara özgü olmadığının da kabul edilmesi. Kadınlardaki kadar sık olmasa da, erkeklerde de bal gibi histeri görülüyor. Türkiye'de de tıp, bu konuda Amerikan psikiyatrisini izliyor.Klasik anlamıyla histeri, bizim toplumumuzun hiç yabancısı olmadığı bir ruhsal rahatsızlık. En ufak üzüntüde ayılıp bayılan, çılgınlık nöbetleri geçiren, aşırı ve sık soluma sebebiyle vücudu kasılan, istemeden attığı bir imzadan sonra kolu felç olan hastalar hemen her gece acil servisleri ziyaret ediyor. Bu tür rahatsızlıklarda hastanın büyük ölçüde ÅŸuurdışında yaÅŸadığı iki tür kazancı var: Ä°lki ‘‘hastalığı’’ sayesinde esas derdini, üzüntüsünü unutmak, hekimler buna birincil kazanç diyor; ikincisi ise baÅŸka türlü elde edemediÄŸi ilgiyi, bulamadığı ÅŸefkát ve hoÅŸgörüyü bu sayede yaÅŸamak. Buna da, ikincil kazanç deniyor.ÖNCE DAHÄ°LÄ°YECÄ°YE GÄ°DÄ°YORLARBu tür vakaların en fazla yüzde 5-10'u psikiyatrlara geliyor veya getiriliyor; çoÄŸu dahiliyecilerin, diÄŸer branÅŸlardan hekimlerin ve nörologların kapılarını aşındırıyorlar. Tedavide sabırlı ve uzun süreli psikoterapi, altta yatan sebeplerin mümkünse bertaraf edilmesi, ikincil kazançların ortadan kaldırılarak hastalığın pekiÅŸmesini önlüyor. Bazen de yatıştırcı ve depresyon giderici ilaçlar kullanılıyor.Histeri aslında erkeklere mahsusYazar Elif Åžafak, Öküz Dergisi'nde histeri hakkında ‘‘Kadınlar Sadece Cins-i Latif DeÄŸil, Cins-i Asabi de Oldukları İçin’’ baÅŸlıklı bir yazı yayımlamıştı. Ä°ÅŸte yazıdan bazı parçalar:Sabah ezanı okunmamıştı. Orada, yokuÅŸun dibinde, genç bir kadın avazı çıktığı kadar bağırarak tepiniyor, yanındaki adama ağız dolusu küfrediyordu. Anlaşılan adam bir an önce yokuÅŸu çıkıp, uzaklaÅŸmak istiyordu. Ama hiç durmaksızın küfürler ve hakaretler yaÄŸdıran kadın, sık sık durup onu tartakladığı ya da kendini yerden yere atıp katıla katıla aÄŸlamaya baÅŸladığı için, bir yerlere gidemiyorlardı. (...)CÄ°NS-Ä° LATÄ°F VE CÄ°NS-Ä° ASABÄ°Derken, bir kadın artık bağırmaktan sesi kısılan ve tıpkı bir bebek gibi aÄŸlayan genç kadının yanına koÅŸtu, ona şöyle dedi: ‘‘GülÅŸah, yanlışın var. O böyle bir ÅŸey yapmaz. O seni sever!’’ Bu sözler sihirli bir tesir yarattı. Kadın yatıştı, aÄŸlamayı bıraktı. Yakınlarda bir yerde birisi ‘‘histerik iÅŸte’’ dedi. (...)Tıp tarihinde, kadınların buna benzer hallerini açıklamak için, en sık ve en rahat kullanılan terimlerden biri ‘‘histeri’’ olmuÅŸtur.Tüm kadınların, az buçuk histeri olduÄŸu fikri modern zamanların en gözde temalarından biri oldu. Tabii artık tıp ilerlediÄŸi için, histerinin sebebi rahmin konargöçer hallerinde deÄŸil, sinir sisteminin kalıcı marazlarında aranıyordu. Kadınlar sadece cins-i latif deÄŸil, cins-i asabi oldukları için, histeri onların doÄŸasında vardı.ERKEKLER SIK YAKALANIYORAma artık, histerinin kadın vücuduna içkin bir ÅŸey olmadığının; tam tersine, ister kadın olsun ister erkek, insana, ‘‘dışarıdan’’ verildiÄŸinin, yani öğretildiÄŸinin üzerinde duruluyor. Bu açıdan bakıldığında histeri, bir biyolojik hastalık olarak deÄŸil, toplumsal bir salgın olarak deÄŸerlendiriliyor.Acaba biz de histerinin bulaşıcı olduÄŸunu, histerik olmayı birbirimizden öğrendiÄŸimizi varsayarsak; yani histerinin bireysel deÄŸil kitlesel olabileceÄŸini düşünmeye baÅŸlarsak ne olur? O zaman vaziyet biraz karışır. Çünkü bu narin kadın hastalığına, erkeklerin ne kadar sık yakalandığını görmek durumunda kalırız. Ve tek tek kadınların deÄŸil, gruplar halinde erkeklerin yaÅŸadığı histerileri konuÅŸmaya baÅŸlarız. Cümbür cemaat her kıvılcımda bağırıp çağırsalar, sövüp dövseler, jiletle kendilerini doÄŸrasalar, maç çıkışlarında yeri göğü inletseler, gece vakti ulu orta dellenip ana avrat düz gitseler, sarhoÅŸ olup yerlerde sürünseler, sille tokat birbirlerine girseler, damda çocuklarının boÄŸazına bıçak dayasalar, bakire çıkmadı diye geri gönderilen kızlarını boÄŸsalar, boÅŸanmak isteyen eÅŸlerini kurÅŸun yaÄŸmuruna tutsalar bile, histerik olarak görülmeyen erkeklerin histerilerini... Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!