Tamam, yıllar önce uyuşturucu kaçakçısı Sarı Avni lakaplı Avni Musullu ve Tansu Çiller dahil dolandırmadığı adam kalmayan Selçuk Parsadan Edremit’te yakalanmıştı ama bunun dışında da Edremit’in adının geçtiği kayda değer bir olay yaşanmamıştı. Edremit’e gittiğimizde kaynayan bir kazan olduğunu gördük. Sokakta konuştuğumuz herkesin neredeyse en az iki kez malı veya parası çalınmıştı. İşin şaşırtıcı yanı halkın polise gitmeyip, hırsızları bularak çalıntı mallarını parayla geri almasıydı. Kurt köpeğini 10 YTL’ye, bir şişe şaraba hırsızdan geri alana, kasap dönüşü elinden et paketini kaptıran mağdurlara rastladık.
Edremit’teki bütün kargaşanın sebebi, aslında 4 bin nüfuslu, Çingenelerin yaşadığı İbrahimce Mahallesi. Edremitlilerin yaka silktiği, hemen herkes bu gecekondu semtinde.
Semtin çocukları, sokaktaki mermi çekirdeklerini tekmeleyerek oyun oynuyor. Polis bile kayboluyor sokaklarında, öylesine dar ve karmaşık.
Bir zamanlar bu mahallede Çingeneler ve Kürtler birlikte yaşarmış. İki etnik grubun arasında çıkan kavgalardan bıkan Kürtler başka yerlere yerleşmiş.
İki günde gördüklerimiz, duyduklarımız bile isyan eden Edremitlilere hak vermeye yetip artıyor. Recep Şıvgın sesini yükseltenlerden: "Bana bir tomar sahte para veren kişiyi yakalattım. Sabahın 09.00’unda ifademi almaya başladılar, çıktığımda akşam 17.00’ydi. Şimdi siz olsanız gider misiniz polise? Kaldı ki gittik de ne oldu? Bir yıl içinde bir motosiklet, 50 kilo yağım, arabamın teybi çalındı. Hiçbirinden
haber yok. Protesto yürüyüşüne katıldım. Polis, sizi kim provoke etti, diye soruyor. Canımıza tak etti, farkında değiller. Gösteriden sonra kaymakam izne çıktı. Kaymakamı sadece kortejlerde mi göreceğiz, böyle günlerde görev başında olmayacak da nerede olacak?"
Protesto yürüyüşüne katılan Edremitlilerden Ali Vural da kurbanlardan:"Eniştemin üç kere motosikleti çalındı, bulunamadı. Aslında emniyet müdüründen değil, polis ekibinden şikayetçiyiz. Edremit’e tayin olan 10 yıl burada kalıyor. Hırsızla yüz göz oluyor. Polisin lojmanı yok, hepimizin arasında yaşıyor. Hırsızın, katilin tepesine binse, yarın ailesine zarar gelmesinden endişe ediyor. Biz yakalıyoruz, savcı bırakıyor, diyorlar."
Bu sırada bizi dinleyen bir vatandaş söze karışıyor, "Polis hazırlık soruşturmasını doğru düzgün hazırlasa savcı da o kadar kolay bırakamaz. Baştan savma dosyalarla karşısına çıkınca savcı ne yapsın? Jandarma hiç olmazsa işini daha ciddiye alır, iyi dosya hazırlar. O zaman savcı da o kadar kolay bırakamaz." Geçen hafta kahvehanesi silahla basılan Bülent Altıntaş jandarmanın bölgeye el koymasından yana. "Bu hırsızların polisten hiç korkusu yok. Ama askerden korkuyorlar, o yüzden polis gitsin, asker gelsin".
Kısa süre önce marketi soyulan, motosikleti çalınan Halil Ay’ın anlattıkları da düşündürücü: "Motorumu çalanlar geldi. 100 lira ver, geri verelim dedi. Polis bir şey yapamayınca malını kurtarmak isteyen hırsıza para veriyor. Dükkanımı soymaya kalkan hırsızlar polisin boğazına bıçak dayadı, polis şöyle dedi: Eski kanunlar olsaydı vururdum, şimdi bir şey yapamıyorum. Bir de bize sitem ediyorlar: Neden polis çağırıyorsunuz, dövseydiniz ya, diyorlar. Dövsem, hırsızın yerine beni içeri alırlar. Böyle kanun nerede var? Polis sadece seyrediyor. Sırf bu yüzden geceleri artık dükkanımı açamaz oldum. İşlerim yarı yarıya azaldı."
İşte Edremit’te olaylar böyle... Hırsızların yollara çukur açıp bu çukurlara giren araçlardaki bütün eşya ya da meyve ve sebzeleri çalmaları, yaptıkları hayvan hırsızlıkları da cabası. Kasabalılar, hayvanlarının 24 saat başında nöbet tutamadıkları için, hayvan beslemekten vazgeçmişler.
Edremit’teki hırsız çetelerle mücadele eden şaşırtıcı bir başka grup daha var; Bayramyeri Mahallesi’nin Çingeneleri. Hırsızlık yapan İbrahimce Mahallesi’ndeki Çingenelere "Abdallar" grubu adını veriyor ve "Onlar bizden değil" diyorlar. Zaten Edremitliler’in de Bayramyeri sakinlerinden şikayeti yok. "Onlar artık esnaf oldu, kimseye zararları yok" deyip sahip çıkıyorlar.
Edremit’te halk huzursuz hem de çok. Polis "Biz görevimizi yapıyoruz", Çingeneler ise "Başka iş yapmayız" diyor. Sorun ortada öylece kocaman duruyor.
Kaçın demeyip öl mü deseydim?"Vatandaş suçları bize bildireceğine, hırsızlara para verip malını geri alıyor. Kimse şikayetçi olmuyor. Sokakta geziyorum, herkes hırsızlıktan şikayetçi. Emniyete gelip o günün raporunu istiyorum, bir tane bile şikayet yok. Devriye araçları görev yapıyor. Resmi araç yollayınca, suçüstü yakaladığımız hırsızları kaçırıyorsunuz, diye şikayet ediyorlar. Sivil devriye yolluyorum, polis ortalıkta yok, diyorlar. Polisin yakalayıp, savcının bıraktığı doğru değil. Önceden görev de bizimdi, yetki de. Şimdi görev bizim, yetkiyi de verirlerse kullanırız."
Böyle diyor İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Yener. Halkın sokağa döküldüğü gün, "Adam silahla geliyor, ne yapayım? Vurayım mı, kaçayım mı" diye soran bir vatandaşa, "Erkekliğin yüzde 99’u kaçmaktır" demesini hatırlattığımda ise kısa ve öz bir cevap veriyor: "Ne diyecektim adama, geç karşısına öl mü deseydim?"
Belediye başkanı özel güvenlik tuttu
Edremit’in başına bela bir de mafya özentisi küçük gruplar var. Belediye başkanları da böyle saldırıların hedefi:
- Geçen yaz Altınoluk’un CHP’li Belediye Başkanı İsmail Aynur’un evi bir kez, hizmet binası iki kez kurşunlandı. Failler bulunamadı.
- CHP’li Zeytinlik Belediye Başkanı Şadan Aytaç’ın arabası kurşunlandı. Eşinin aracının lastikleri kesildi. Geçen ay ise makam aracının lastikleri kesildi.
- Akçay’ın CHP’li Belediye Başkanı Cahit İnceoğlu, kendisinden usulsüz tezgáh ve plaj isteyen mafya özentisi gruplarla başa çıkamadığı için, "Güvenliği polis sağlayamıyor, bölgem jandarmaya verilsin" talebinde bulundu. Kendi güvenliği için ise özel güvenlik elemanları tuttu.
MUHTAR EROL DEMİR
10 azılı hırsızın vasisiyim 150 de azılı olmayan hırsız çocuğum var
Muhtar Erol Demir’le aramızda aynen şu konuşma geçiyor:
- Muhtar sizin de hırsızlıktan sabıkanız var mı?
- Çok şükür, yüz kızartıcı hiçbir suçtan sabıkam yok. Cinayetlerim var.
Sabıkalı kaynayan İbrahimce’nin iki yıldır muhtarlığını yürüten Demir lafını esirgemeden "dan" diye konuşuyor: "Emniyete sahip çıkan da, sorun çıkaran da benim mahallemdir. Buradaki hırsızlara iş versen de çalışmaz. Kafaları sadece hırsızlığa çalışır, akılları başkalarının cebindedir. Kimse polisi suçlamasın. Yapacak hiçbir şey yok. Benim 18 yaş altı çocuklar hırsızlık yapıyor, yakalanıyor. Daha polis savcılığın kapısından çıkmadan, benim çocuklar dışarıda. Kanun böyleyse biz ne yapalım? Bırakma, diye savcıya karşı yürüyüş mü yapalım? Burada 10 azılı çocuğum var. Bunlar bütün Türkiye’ye yeter. 10 saniyede soyup soğana çevirirler adamı. Zaten yazın turistik yerlere dağılırlar. Çaldıklarıyla memlekete döviz kazandırırlar!"
Peki ne olacak? Bu çocuklarla nasıl başa çıkılacak? Muhtar Erol Demir "Nerede o eski ıslahevleri" diyerek iç geçiriyor: "5 yıl ıslahevinde yattım. Ne güzeldi. Bir sürü şey öğrendim. Kaldırdılar şimdi ıslahevlerini, bu çocuklar da başıma kaldı. Mahkeme hırsız anne babalarından alıp beni vasi tayin etti. 10 azılı hırsızın vasisiyim şimdi. 150 de azılı olmayan hırsız çocuğum var".
Hırsız kaynayan mahallede hem emniyetin hem halkın "emniyet supabı" gibi gördüğü muhtar Erol Demir’in ruhsatsız silah bulundurmaktan 90 günlük hapis cezası var. Muhtar hapse girerse mahalleye kimin söz geçireceğini herkes merak ediyor, her şeyin daha da çığırından çıkacağından endişe ediliyor. Muhtar Erol Demir ise rahat, hatta cezaevine gireceği günü dört gözle bekliyor: "İki yıldır tatil yapmadım. 90 gün yatar tatil yaparım. Ama bu sürede mahallede ne olur bilemem. Edremit Cezaevi çok küçük, Balıkesir Cezaevi daha büyük. Balıkesir’e giderim, orada kendimi ihbar eder rahat rahat yatarım."