Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2004 01:56
HIRKA, Arapça’da ‘bez parçası’ anlamına gelir; dervişlerin giydikleri üst libasıdır. Derviş hırkası, önü açık, yakasız, kollu, genişçe ve topuklara kadar uzundur. Çok eskiden dervişler, malının helal olduğuna inandıkları kişilerden bez parçaları alırlar, bunları birbirine dikip hırka yaparlardı ki buna, yamalı anlamına ‘murakka’ derlerdi. Zengin, ünlü kişiler, böyle palas parçasına tenezzül etmeyecekleri cihetle gerçek dervişler, ‘Hırka altında sultan’, benliğine kul olanlarsa, süslü elbiseler içinde köle durumundadırlar. Bu yüzden ‘Hırka altında sultan’, görünüşte yoksul, gerçekteyse nefsine buyruk yürüten padişah anlamınadır.
Mevláná da, Mesnevi dibacesinde Çelebi Husameddin’i överken dervişleri ‘Hırka altında sultan’ diye vasfeder. ‘Hırka altından álemi seyretmek’, görünüşte hiçbir şeye karışmaz görünmekle beraber her şeyin, neden ve niçin olduğunu, sebeplerini, sonuçlarını, bu sonuçların da nelere ve nasıl sebepler olacağını ibretle görmek anlamınadır.
‘Hırka giymek, Hırka giydirmek’, dervişliğe ikrar vermek, derviş yapmak anlamına geldiği gibi birine şeyhlik ve halifelik vermek anlamına da gelir. ‘Hırka-i fakr u fena’ yani ‘yoksulluk, yokluk hırkası’, dervişlik hırkasıdır ve dervişliktir. ‘Hırkaya bürünmek’, derviş olmak, dünyaya, dünyanın gafletine bağlanmaktan kurtulmaktır; ‘Başını hırkaya çekmek’ de aynı anlamı verir.
‘Resim hırkası’, Mevlevilerin önü açık, ayaklara kadar uzun, kollar giyilmezse dizlerden aşağıya dek uzanan, giyilirse diz kapaklarını aşan, çok geniş kollu, yakasız hırkalarıdır. Bu, Selçuklu devrinde bilginlerin de tören libasıydı. ‘Sokak hırkası’ ise gene önü açık, genişçe, kolları yenden dört parmak kadar uzun, yakasız hırkadır.