Güncelleme Tarihi:
* “Rekor”, sekizinci albüm...
- 10 olmamış mı daha! (Gülüyor)
* Single’ları da sayarsak 14’üncü çalışma. Bu albüm ne kadar zamanda tamamlandı?
- Aslında şarkı toplamaya çok daha önceden başlamıştım, geçen yaz gaza bastım. Bir gün Fettah Can ve Cansu Kurtçu’yla bir mangal partisindeydik. Fettah gitarla şarkı çalıyor, biz dinliyoruz. “Bu şarkılarımı da yarın Sibel Can’a dinleteceğim” dedi. “Bir dinlet bakalım” dedim ama tırnaklarımı yiyerek! Ertesi sabah pembe zarflarımı hazırladım, “Size kahvaltıya geliyorum” deyip evlerine gittim, üç şarkı alıp çıktım! (Gülüyor) Aslında birisine giden şarkının önünü kesmeyi sevmem ama daha gitmemişti, ben de yarı yoldan geri çevirdim...
* Fettah Bey’i nasıl ikna ettiniz peki?
- Kocamın yöntemlerini kullandım! Fettah, “Sibel Can’a ne dinleteceğim şimdi?” diye sordu, “O senin derdin” deyip işin içinden çıktım. Sibel’e de gol atmış oldum.
* Haberi var mıydı bu işten?
- Hayır ama bu röportajı okuyunca olacak. (Gülüyor) Fettah’ta şarkı çok ama, sıkıntı yok...
BEN PİMPİRİKLİYSEM GÖKHAN ÖZEN PİMPİMPİRİKLİ
* Albümde 16 şarkı yer alıyor, neden?
- Şarkıları erkenden toplamaya başlayınca elimizde bayağı bir birikti. Hatta bir-iki şarkıyı da aranjesini beğenmediğimiz için albüme koymadık. “Millet bir tane bulamıyor, sen nasıl 16 tane şarkı koydun albümüne” diyorlar ya, benim elimde daha şarkı vardı yani...
* İlk klibi neden “İlahi Adalet”e çektiniz?
- Söz ve müziği Gökhan Özen’e, düzenlemesi Erdem Kınay’a ait bir şarkı. Çok sevdik, çıkışımızı “İlahi Adalet”le yapalım dedik. Klibin yönetmenliğini de albümün kapağını tasarlayan Müjdat Küpşi üstlendi.
* Albüme geri dönüşler nasıl?
- “İlahi Adalet” de, Fettah’ın şarkısı “Koltuk” da çok güzel gidiyor. “Koltuk”, “Evli Mutlu Çocuklu” gibi bir şarkı olacak sanırım, acayip bir sıcaklığı var.
* Gökhan Özen’le işbirliği yapmayı sevmiş olmalısınız ki, bu albümde de çalıştınız.
- Evet ama Gökhan zor bir adam aslında. Ben pimpirikliysem o pimpimpirikli! Bir şarkıyı 20 kere okuttu bana. “Ama kardeş yeter artık, ruhum gitti” dedim sonunda. Beğendiğim üç şarkısını istedim, bir tanesini hediye etti. O da Hira’nın şansına. O şarkı da slow parçalar arasında iyi gidiyor.
* Mutlusunuz sonuçta...
- Tabii. Güzel bir çalışma oldu. Son yüzsüzlüğümü de yapıp “Bu slow’a bir düet yapsak ne hoş olur” dedim. O da “Bana bırak bir sürpriz yapacağım” dedi. Hızlı şarkısı var “Nefsi Müdafaa” diye, sonuna kendi sesini koymuş. Zaten her albümde düet yapmak ayıp olurdu artık.
* İkili bir sahne projesi düşünmüyor musunuz?
- Zaman zaman düşünüyoruz ama şu an için kesin bir şey yok. Onun sahnesini hiç seyretmedim, bir görmek istiyorum.
* Bir şarkıda da İbrahim Tatlıses’in oğlu İdo’yla çalışmışsınız. Bu işbirliği nasıl doğdu?
- Aslında ben onun albümüne bir güzellik yapacaktım, o bana yaptı. Babasının aranjörünü bulup benimle tanıştırmasını istemiştim. Stüdyoya gittiğimde sürpriz yaptı, o da geldi. Bir de çiğköfte getirmişti, ben de bir gazla “Vur Gitsin”i okudum. (Gülüyor)
KUTSAL TOPRAKLARA GİDERSEM TÜM HAYATIM DEĞİŞİR
* Evde “Önce ‘anne’ mi diyecek, yoksa ‘baba’ mı” kavgası başladı mı?
- Bizim kızın her türlü önceliği babadan yana olacak, belli. Çünkü babası hamileliğimde çok konuştu onunla. “Bebekle konuşulur mu?” diyordum, doktor “Konuşulur” dedi. Sesini duyunca fark ediyor. Bütün şımarıklığı bana.
* Kızınızın adını neden Hira koydunuz?
- Babası koydu adını. Erkek olsaydı babamın adı Ali’yi koyacaktım. Önüne de Mir koyacaktık, Mir Ali olacaktı. Kız olacağını öğrenince seçimi Okan’a bıraktım. O da Hira ismini seçti. Duyulmamış bir isimdi, bizden sonra patladı. Güzel isim, koysunlar tabii.
* Hira’nın göbek bağını Hira mağarasına gömeceğiniz doğru mu?
- Göbek bağını saklıyor Okan, oraya götürmeyi planlıyor. Allah kısmet eder de kutsal topraklara gidersek götüreceğiz. Oraya gitmek büyük işler. Gidip geldikten sonra biliyorum kendimi, votkamı içemem artık. Herkes gidip geliyor ama ben şu an hazır hissetmiyorum kendimi. Gidersem, dönüşünde tüm hayatım değişir.
HİRA’NIN HER ŞEYİ INSTAGRAM’DAN GELDİ
* Size gelen hediyelerin fotoğraflarını Instagram’da paylaşıyorsunuz. Özellikle Hira’nın günlük ihtiyaçlarına para harcamıyorsunuz sanırım...
- İtalya’ya gittiğimde bir bavul tulum almıştım Hira’ya. Onun dışında bezlerinden tut her şeyine Instagram’dan geldi. Kendime de marka ayakkabı, çanta alacaksam gidip alıyorum ama günlük giysiler, pantolonlar, tişörtler deli geliyor! Ben de beğendiklerimi paylaşıyorum. Bir de kadın bebek eşyaları yapıyor mesela, bana da gönderiyor, “Kızıma bakıyorum, benim için bir yan gelir, fotoğrafını hesabınızda paylaşır mısınız?” diyor, paylaşıyorum. Üç ay oldu Instagram’a gireli, en fazla takipçisi olan benim.
* Bu hediye işi çığırından çıkınca mı okullara yardım yapma kararı aldınız?
- Hayır, bir öğretmen öğrencisinin terlikli fotoğrafını yolladı, içim parçalandı. Siirt’e, Urfa’ya yardım yolladık. Şimdi başka bölgelerden de okul arıyoruz. O da başka bir zevk. “Hediyelerinizi bu okullara gönderin, ne kadar fazla gönderirseniz o kadar reklamınızı yapacağım” dedim. Böyle olunca iş çığırından çıktı asıl. Koli koli yardım gidiyor. Geçenlerde kurabiye yapan biri “Onlar neden bu tadı bilmesin” diye yazmış mesela, kutu kutu kurabiye göndermiş okula.
HİRA, OKAN’IN “KÜÇÜK SEVGİLİSİ”
* Anne oldunuz ama maşallah konserlere hiç ara vermediniz...
- Valla sus bak nazar değecek!
* Hira’ya hamileyken de sahnelerdeydiniz, doğduktan bir ay sonra da sahneye çıktınız. İnsan nasıl bu kadar çabuk hazır hisseder kendini?
- Benim çocuk doğurmakla ilgili bir problemim olmadı. Bir tek kilo bakımından kötü hissediyordum kendimi. Onu da hallettim, şimdi altı kilo fazlam var sadece.
* Kaç kilo aldınız hamilelik döneminde?
- 32. Ama insan hamileyken bu kadar kilo almamalı. Doktorum yönlendirmediği için o kadar kilo aldım ben. 7’nci aydan sonra bir fırıncı teyze oldum. Hamurlara, ekmeklere saldırdım. Salata ekmekle yenir mi! Yiyordum. Birden şiştim. Korkunçtu.
* Geçenlerde bir fotoğrafınızı çekip “Kim o bana dana diyen” notuyla paylaşmışsınız...
- Ama böyle bir şey var mı ya! Yeni doğum yapan insana “dana” denir mi?
* Kim dedi o lafı?
- Instagram’da biri yazdı. Bunu yazanlar da evinde oturan insanlar genelde. Düşünüp düşünüp çeşitli hakaretler yazıyorlar; “Çok çirkinsin”, “O koca seni nasıl aldı” bilmem ne...
* Bunlardan etkileniyor musunuz?
- Niye etkileneyim? Ben hep kendi önüme bakıyorum. “Çirkinsin” diyor biri mesela, “Düşün ki bu çirkin şansı, ya güzel olsaydım?” diyorum. Ne yapacaksın?
OKAN’A KULÜPLERİ GEZELİM DEDİM, GİTTİ YATTI
* Önceden kız arkadaşlarınızla spontane planlar yapardınız. Ne oldu onlara şimdi?
- Ah ah! O hayat bitti tabii ki. Geçen Okan’a “Albüm çıktı, hadi kulüpleri gezelim, kim nasıl tepki veriyor görelim” dedim. Benim uğurumdur bu. Gezer bakarım, insanlar neyi beğendi diye DJ’lere sorarım. “Tamam, gideriz” dedi, bir baktım gitti yattı. Bir gece küs yattım onunla. Hâlâ da gidemedik.
* Okan Kurt denince benim aklıma koşarak havuza atladığı o an geliyor...
- Bebekle ilgili bütün testlerin temiz çıktığını öğrendiği andı. Delirdi. Hâlâ da deli. Geliyor eve, bir merhaba demeden çocuğun odasına gidiyor, alıyor göğsüne. Tam bir şey anlatacağım, “Şşşt” diye susturuyor. Ben ne olacağım abi?
* İkinci planda kaldınız yani...
- “En küçük sevgilim o” diyor, “Onun ilgiye ihtiyacı var” diyor. Kandırıp duruyor beni.
* Sizden ilgiyi eksik etmiyor ki, her aydönümünüzü kutluyorsunuz...
- Ne yapayım, alıştırmasaydı! Alıştım, yapmadığı zaman da carlarım.
ÇOCUK DÜŞMANIYDIM
Çocuk olunca insanın hayatı değişiyor. Diyorlardı da inanmıyordum. Bir de çocuk düşmanıydım. Bir yere gittiğimde çocuk ağlaması duymaktan nefret eder, masamı bile değiştirirdim. Ama çocuğun olunca o ağlama sesi sana kötü gelmiyor.
Bence bütün popçuların çocukları olmalı. Murat Dalkılıç ve Murat Boz’dan umutluyum. Dalkılıç’a hele fena presteyim. “Bu kız (Merve Boluğur) sana çocuk yapar mı bilmiyorum ama derhal yapman lazım” diyorum, “Bakacağız” diyor. (Gülüyor)