Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2006 00:00
Doktor ve hasta arasında yaşanabilecek herhangi bir ihtilafta, herkesin aklına önce hastanın hakları gelir. Doktorun hastaya yeterli bilgilendirmede bulunup bulunmadığı, gereksiz bir müdahale önerip önermediği, ehil olup olmadığı sorgulanır ilk. Peki ya doktorun hasta tarafından maruz kalabileceği muamele.
Şimdi bazı doktorlar, Sağlık Bakanlığı’nın uzun süredir başarılı bir şekilde yürüttüğü hasta hakları kampanyasının bir ayağının eksik olduğunu savunuyorlar. Çünkü hasta haklarını artık herkes duydu ama doktor haklarından hálá kimsenin haberi yok. "Hipokrat Hareketi" adı verilen kampanyanın başında, Doç. Dr. Faik Çelik ve meslektaşı Serhad Kangöz var. İki doktor, 22 Mart’ta doktor hakları üzerine bir metin hazırlayıp imza kampanyası başlattı. İnternetteki www.hekimler.biz sitesinde, son tarih olan 23 Nisan’a kadar 1866 hekim, tıp öğrencisi ve hekim dostu imzayla kampanyaya destek verdi. İmzalar, Sağlık Bakanlığı’na iletilecek. Hekim hakları bildirisi hazırlanıp tüm sağlık kurumlarında hasta hakları afişlerinin yanına asılması talep edilecek.
İŞTE DOKTOR HAKLARI
Hekim sevgi, saygı görmek ister. Görevinin zor olduğunu biliyorsunuz. Yardımcı olun. Hakaret, cebir suçtur.
Hekim, hastanızı iyileştirmek için oradadır. Ancak iyileştirme garantisi istemeyiniz.
Hekim, kanunla verilmiş yükümlülüklerin ötesindeki tedavi taleplerini reddetme hakkına sahiptir.
Muayene için ısrarcı olmayın. Çünkü hekim, bir günde 20 hastadan fazlasına bakamaz.
Hekim, mahkemede tanıklık etmek istemezse ısrar etmeyin. Buna hakkı vardır.
Hekimleri rapor konusunda zorlamayın. Özel bir nedenle veya hatır için rapor, belge vermek yasaktır.
Altyapı eksikliklerinin sorumlusu hekim değildir. Bunun hesabını hekime sormayın.
Hekimlerin 24 saat nöbet tuttuktan sonra, uykusuz ve yorgun olsalar dahi sağlık hakkınız için mesailerine devam etmek zorunda kaldığını, bunun bir özveri olduğunu hatırlayın.
Hekimle aranıza paranın girmesine izin vermeyin.
DOÇ. DR. FAİK ÇELİK
Kalaycı’nın öldürülmesi her şeye tuz biber ekti
Son yıllarda özellikle acil servislerde, hasta yakınlarının hekimlere uyguladığı şiddet, yılgınlık ve umutsuzluk yarattı. Kimse, "Hekimlere bunların yapılması doğru değil" demiyor. Hekimler, sahipsizlik duygusu içinde. Prof. Dr. Göksel Kalaycı’nın öldürülmesi her şeye tuz biber ekti. Bakanlığın hasta haklarının duyurulması yönündeki çabasına karşı değiliz. Ancak hastalar haklarıyla birlikte sorumluluklarını da bilmeli.
KAMPANYAYA DESTEK VEREN DOKTORLAR
Bizden biyonik varlık gibi davranmamız bekleniyor
DR. MEHMET TAMER KARAARSLAN Acil serviste kimlerle karşılaşıyoruz... Elinde üç aydır bulunan nasır için gece saat 03.00’te gelenler, ceketinin altında döner bıçağı taşıyanlar, okul için rapor isteyenler, başkasının sağlık evrakıyla başvurup zorla tedavi olmak isteyen ve reddedilince "maaşın vergimle ödeniyor" diyenler... Gerçekten acil tedaviye ihtiyacı olan hastalarla sorunumuz yok. Ancak diğerlerinden ne zaman kurtulacağız?
DR. BAHAR SEVİMLİ DİKİCİLER Hekimler de hastalar kadar vatandaş. Haklar açısından toplumun diğer bireyleriyle eşit statüde olan hekimler, sosyal sorumluluk ve özveri beklentisinde de diğerleriyle eşit olmalı. Hekimden biyonik varlık gibi şikayetsiz çalışması, her derde deva olması, toplumu mutlu etme makinesi gibi davranması bekleniyor. Medya ve siyasiler de hep bunu empoze ediyor.
DR. EMEL HALICI Her aksaklığın sorumlusu gibi sunuluyor, hastayla karşı karşıya getiriliyoruz. Bir hekimin hangi koşullarda yetiştiğini, buna karşılık hangi koşullarda çalıştırıldığını hastalar da bilebilmeli.
DR. DENİZ YAZAR KESKİN Doktor ve hastayı birbirine düşman eden politikalara acilen son verilmeli. Sürekli "hasta hakları"nın vurgulanması, doktorun, mutlaka hasta haklarına aykırı hareket ettiği imajını yaratıyor. Hastalar bu nedenle doktora daha agresif yaklaşıyor ve bu yüzden eskiye oranla daha fazla tatsızlık yaşanıyor.
DR. KERİM HAN GÖZÜKARA Maaşımıza katlanıp, kimi zaman 36 saat aralıksız çalışıyor, üstüne ek iş yapıyoruz. Biraz daha saygı, bizi daha fazla çalışmaya yöneltecek tek manevi destek olacaktır.
DR. FATMA TATAR Sağlıksız sağlık politikalarının sorumlusu ilan ediliyoruz. Günde 100 hasta bakan, 40 saat aralıksız çalışan, eğitim, yenilik takibinin lüks sayıldığı ortamda, popülist politikalara kurban edilen hekimlerin sesinin duyulması gerek!
BURSALI HEKİMLERİN MANİFESTOSU
Artık 3.6 dakikalık muayeneye zorlanmak istemiyorum
21 yıl eğitim aldım. Bittiğinde 28 yaşıma gelmiştim. Hastanemde, yılda ortalama 24-48 kez nöbet tutarım. Bu kadar gece ailemden uzaktayım. En stresli mesleklerden birindeyim. Ortalama ömrüm, Türkiye ortalamasının altında. Kalp krizi riskim diğer mesleklerden fazla. Tek hata, yanlış hakkım yok. Bu stresle çalışırım, sorgulanmamış meslektaşım bulunmaz. Kimi yargılanmış, cezalandırılmıştır. Yeni ceza yasasından sonra bu alanda birinciliği diğer mesleklere kaptırmayız. Nöbette kaç hasta gelirse bakmak zorundayım. Reddedemem. Meşgulüz, kapalıyız, yemekteyiz diyemem. Hastaneme yatırım yapılmaz, insan yerine konmam. Gece nöbetinde yarım saat kestirsem eleştirilebilir, dava edilebilirim. Bu nedenle pek uyumam. Yöneticiler sık sık nöbet sistemini değiştirir. Yönetmelikler umursanmaz. 59 yaşındaki doktora 5 günde bir 24 saat nöbet yazılabilir. İl dışı göreve yollanırım; sağlıktır, bunu kanıksadım. Yıldırıldım, itiraz edemem. Günde 65 hasta bakmam istenir, sayı 100’e çıkar. 3.6 dakikada seni asla muayene edemediğimi bilirim. Yüzüne bakmam, pek konuşmam, çünkü fırsat yoktur. Üstelik sistemdeki çarpıklığın sebebi benmişim gibi, hastayla karşı karşıya getirilirim. Yöneticilerimiz Avrupa Birliği’ne girme aşamasında olduğumuzu söylüyor. AB vatandaşının en az muayene süresi 18 dakika. Hekim günde 20 hastaya bakıyor. Yeni ceza yasası hastamın tüm sorumluluğunu almamı istiyor, gerekirse yargılanacağım. Artık 3.6 dakikalık muayeneye zorlanmak istemiyorum. Çünkü bu senin sağlığını bozuyor. Bunun bilincine var, oyunla seçilen yönetenleri uyar.