OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 22, 2004 00:00
Dilber Göreceli, görme engelli eÅŸi Hikmet Göreceli çok titiz olduÄŸu için giyimine kuÅŸamına büyük özen gösteriyor. Çünkü Hikmet Bey, her sabah eÅŸine ne giydiÄŸini, ne renk giydiÄŸini soruyor.Kadın Kokusu filmini seyrettiniz mi? O ÅŸahane filmi. Herkesin taÅŸ kesilip, pür dikkat izlediÄŸi o en baba sahnede, görme engelli Al Pacino, hiç tanımadığı bir kızla bir tango yapar. AÄŸzın açık kalır, nasıl yani olursun. Seni ÅŸaşırtan nokta: Birisi hem görmeyecek hem bu kadar mükemmel tango yapacak. Olamaz zannedersin. Bu iÅŸte bir yanlışlık var dersin. Alın size, Hikmet ile Dilber.Karşımda dans ediyorlar. Bal gibi oluyor. Ve insanda öyle bir duygu oluÅŸuyor ki, görseler n’olacak, görmeseler n’olacak diyor. Bir anda iki insan arasında olabilecek bütün ‘engellerin’ yok olduÄŸuna tanık oluyorsunuz. Çünkü ortada acayip bir aÅŸk var. Sadece aÅŸk karın doyurmaz diyenlerdenseniz, merak etmeyin, onlarda bunun da çözümü var: Ä°kisi de uzman masör. Tıbbi diyebileceÄŸimiz türden. Herkesin bilemeyeceÄŸi, yapamayacağı uzmanlık masajlarında iddialılar. Baltalimanı Kemik Hastanesi’nin Rehabilitasyon ve Fizyoterapi ünitesinde profesyonel olarak bu iÅŸi yapıyorlar. Bel ve boyun fıtığı, meme kanseri gibi özel tedavi gerektiren hastalıklarda çok iÅŸe yarayan masaj örnekleri var. Öyküleri de ilginç. Bir zahmet okuyun, kendiniz keÅŸfedin...Görme kabiliyetini kaybetmek insanı ne kadar isyankar yapar?- Çok isyankar yapar!Nasıl kaybettiniz görme kabiliyetinizi?- Spor kazası benimki. Judocuydum. Ä°dmanda oldu. Gözlerime feci bir darbe aldım. YaÅŸ 19. Antalya’da turnuvadayım. Ertesi gün de müsabakalarım var. Judoyu acayip seviyorum, 6 yıldır judo yapıyorum, Türkiye ÅŸampiyonalarına filan katılıyorum, ‘Sen gelecek vaat ediyorsun!’ diyorlar...Eeee?- E’si minderin kenarına sırt üstü yatmıştım, dinleniyorum. Biri yanlışlıkla ayak tabanlarıyla gözlerimin üzerine bastı. Olanca ağırlığıyla...Nasıl olur?- Olur iÅŸte! Judo, dağıtarak, tutarak, boÄŸarak, kırarak, atarak yapılan bir spor. Ä°nsanı savurmak, atmak, boÄŸmak gibi teknikleri var. Bir arkadaÅŸ, baÅŸka bir arkadaşı fırlattı, o da ayaklarıyla benim gözlerime basmak zorunda kaldı!Ne oldu peki?- O anda hiçbir ÅŸey olmadı. MüthiÅŸ bir aÄŸrı ama görmemde bir ÅŸey yok. Mosmor oldu gözlerim. Ne hissettiniz?- Hay aksi filan dedim. Ama bu yüzden iki gözümden olacağım aklıma bile gelmedi. Zaten gözünü hemen o anda kaybetmiyorsun. Bir zaman sonra katarakt iniyor...Çaresi yok muydu?- Belki vardı. Ben Zonguldaklıyım. Acele karar verdim, hiç araÅŸtırmadım, gittim Zonguldak’ta ameliyat oldum. Daha iyi bir yerde olabilirdim. Ameliyat baÅŸarısız olunca, görmem gitti.Anne- baba ne iÅŸi yapıyor?- Babam Türkiye TaÅŸkömürleri Ä°ÅŸletmesi’nden emekli, ilkokul mezunu. Annem ise hiç okumamış. DoÄŸu Karadeniz’den Zonguldak’a işçi olarak gidip yerleÅŸmiÅŸler. Dört çocuÄŸuz. Kimse böyle bir ÅŸey yaÅŸayacağımı aklının ucundan bile geçirmiyor.Ne zaman bir çaresi olmadığını içinize sindirdiniz?- DiÄŸer gözümü de kaybedince! Sol gözümde görme vardı, seneler içinde o da gitti. Ben gören adam, birdenbire görmez adam oldum. Her ÅŸey simsiyah...KeÅŸke doÄŸuÅŸtan görme özürlü olsaydım dediÄŸiniz oldu mu? Belki o daha az koyardı insana... - Hayır, aksine bir zamanlar görme yeteneÄŸim olduÄŸu için memnunum. Ben sadece araba kavramının ne olduÄŸunu deÄŸil Opel Astra’yı, Renault’yu, BMW’yi Mercedes’i biliyorum. Renkleri biliyorum. Åžekilleri anlattığınız zaman kafamda oluÅŸturabiliyorum.Peki insanın bildiÄŸi bir ÅŸeyden yoksun kalması daha boktan bir ÅŸey deÄŸil mi?- O da var tabii. Ä°lk zamanlar kendimi nasıl kötü hissettiÄŸimi size anlatamam. Allah düşmanıma vermesin. Her ÅŸeyi görüyorsun, bir sabah uyanıyorsun, hiçbir ÅŸey yok. Tarif etmesi, anlatması imkansız. Ben ölmek istedim. O kadar umutsuzdum. BitmiÅŸti benim için hayat. Berbat, çökmüş bir heriftim. Ailem beni Körler Vakfı’na rehabilitasyona götürdü. Onları kırmayayım adına geldim. Ama nasıl aksiyim, nasıl gerginim, nasıl öfkeliyim. Öfkem herkese, her ÅŸeye. Ä°ÅŸte o gün, rahabilitasyon merkezine gittiÄŸim ilk gün, bir mucize gerçekleÅŸti: Ben Dilber’le tanıştım. Hayatımın aÅŸkıyla. Önce sesiyle, sonra kendisiyle...Dilber: Birilerine ‘Lavabo ne tarafta?’ diye soruyordu. Ben atladım, en sempatik halimle ‘Şöyle yürüyün, böyle yürüyün’ diye bir güzel tarif ettim. Bu hiç konuÅŸmadı. ‘Suratsızın teki n’olacak!’ dedim. Dediler ki: ‘Duymasın böyle dediÄŸini, gözlerini kaybetmeyi kaldıramıyor, ÅŸu an çok sinirli.’ Dilber’le tanışmak sizi nasıl etkiledi?- Günden güne o benim varlık sebebim haline geldi. Bir ÅŸekilde her gün karşılaÅŸmaya çalışıyorum, dolaÅŸalım mı diye soruyorum. Sonra bir gün çıkma teklif ettim. Bir buçuk ay sonra da ‘Benimle evlenir misin?’ dedim.Tepkisi ne oldu?- Dilber cinstir. Kimselere benzemez. Kızdı: ‘Sen benimle dalga mı geçiyorsun?’ dedi.Dilber: Ä°nsan bir buçuk ayda evlenir mi? ‘Seni tanımam lazım’ dedim. Ben öyle çabuk teslim olmam. 1 sene sonra sözlendik. 2 sene sonra da evlendik.Vayyy ağırdan satmışsınız kendinizi?- Tabii ki öyle.Sizin doÄŸuÅŸtan görme özürlülerle farkınız tam olarak ne?- Benim hafızamda her ÅŸey var. Yani siz bir ÅŸey anlatırken, kavramlar ÅŸekle bürünmekte zorlanmıyor beynimde. Çünkü eski görüntüler arÅŸivimde pek çok ÅŸey var. Bir görme engelliye renkleri anlatamazsınız, ama benim zihnimde bütün renkler var. Ben kareli ne demek biliyorum. Anlatabiliyor muyum?Sizin hiç görme umudunuz yok mu?- Yok maalesef.Sol gözünüz neden gitmiÅŸti?- O darbenin etkisiyle göz tansiyonu oluÅŸtu. Bir yere kadar dayanabildi, sonra o da su koyverdi.Görme kabiliyetinizi yitirince, baÅŸka duyularınızda geliÅŸme oldu mu?- Yok hayır. Çok iyi duyduÄŸum söylenemez mesela. Dilber muhteÅŸemdir o konuda. Ä°kimizin de kulağı o.Dilber: Ben Hikmet’ten daha eski bir görmez olduÄŸum için benim kulaklarım çok iyi duyuyor. Burnum da iyi koku alıyor.Rüyalarınızı nasıl görüyorsunuz?- Eskiden nasılsa öyle. Tıpkı sizinki gibi! Bundan çok da keyif alıyorum. En azından rüyalarımda eskisi gibi görebiliyorum...Yüzünüzün nasıl deÄŸiÅŸtiÄŸini biliyor musunuz? Ellerinizle dokunarak nasıl yaÅŸlandığınızı hissediyor musunuz?- Evet. Gözlerimi kaybetmek bende çok sıkıntı yarattı. Hızlı bir ÅŸekilde yaÅŸlandığımı düşünüyorum. Allah’tan Dilo’yla tanıştım da bu süreç yavaÅŸladı!Bu kaza olmasa sizi olimpiyatlarda görebilir miydik?- Neden olmasın? Yeteneksiz deÄŸildim. Ä°yi judocuydum. Çalışarak her ÅŸey olabilir.Judoyu görme özürlü biri olarak devam ettirmeyi düşündünüz mü?- Düşünmedim. Ettirdim! Özürlüler Olimpiyatları’na ve Dünya Judo Åžampiyonası’na katılabilmek için tam 2.5 yıl gece gündüz çalıştım. Geçen sene aÄŸustos ayında Kanada’da olacaktı...Ve...- Malzemeleri yurtdışından getirttim. Kamplara çağırdılar, gittim. Pasaportumu hazırladım. Bir heyecan, bir heyecan. Kanada’ya gitmemize üç gün kala, ‘İptal oldu arkadaÅŸlar! Türkiye olarak biz katılmıyoruz’ dediler. Gerekçe de söylemediler. Ãœzüldüm tabii. Çünkü iddialıydım.Ayıptır sorması görme kabiliyeti olmayan biri nasıl judo yapabilir?- Niye yapamasın? Karşınızdakini tutuyorsunuz...Ama görmüyorsunuz...- Görsen de tutarak judo yapacaksın, görmesen de...Ä°yi de neresinden tuttuÄŸunu nasıl göreceksin?- Dert ettiÄŸiniz ÅŸeye bak! Yakasından tutuyorsun. Buna uygun elbiseler var. Tutup kendine çekiyorsun. ÇeÅŸitli teknikler var. Yalnız karşınızdakinin de görme özürlü olması lazım. Gerçi ben görenlerle de judo yapıyordum...Ä°YÄ° KÄ° TANGO ÖĞRENMİŞİZ GÖSTERÄ°LERÄ°MÄ°Z BÄ°LE OLDUTango öğrenmeye nasıl ve ne zaman karar verdiniz? Kesin Dilber’in etkisi var deÄŸil mi?Dilber: Hayır. Tamamen Hikmet’in fikri. Ben onun zorlamasıyla öğrendim.Hikmet: 4 yıl önce Sertan ve Saime Bozkurt kardeÅŸlerle tanıştık. Bizim Körler Rehabilitasyon Merkezi’ne geldiler, gönüllü olarak tango öğretmek istediler. Ben dans etmeyi seviyorum. Judoyu da dans olarak düşünmüşümdür hep. BaÅŸladım onlarla çalışmaya.Dilber: Ben hiç oralı deÄŸilim. Dansla aram yok. Göbek atmasını bile bilmem. Fakat Hikmet baskı yaptı bana: ‘Hadi DilberciÄŸim ne olur gel dans edelim.’ Öyle baÅŸladım. Ä°yi ki de baÅŸlamışım. Pek çok yerde gösterimiz oldu...Tango iki kiÅŸiyle yapılır. Ve müthiÅŸ bir uyumun sonucudur. Sizin bütün dünyaya göstermek istediÄŸiniz bu mu?- Belki de. Bir de tabii görmeyenlerin de bir çok ÅŸeyi yapabileceÄŸini göstermek...AÄžACA TOSLAYIP GÃœLMEYE BAÅžLAYINCA AÅžIK OLDUÄžUMU ANLADIMEÅŸiniz sizin için ne anlam ifade eden bir hediyeydi?- Hayata yeniden baÅŸlamak... Ben Dilber’le ikinci hayatımı yaşıyorum.Bir umudunuz var mıydı: ‘Bir kadın çıkar karşıma, ben aşık olurum...’- Gözlerim görmezken mi? Size anlatamayacağım kadar depresyondaydım. AÅŸk benim mi başıma gelecekti?Gözleriniz görürken aşık olmuÅŸ muydunuz?- Flörtlerim olmuÅŸtu ama aÅŸk demeyelim... Ä°lk aÅŸkım Dilber.EÅŸinizin ismi de ilginç. AyÅŸe, Fatma deÄŸil, Dilber. Pek cilveli bir isim!- Evet öyle, kendisi de öyledir. Benim için biriciktir...Nesine vuruldunuz?- Tarifi zor. Yeryüzünde bana en yakın insan o. Sesini duyduÄŸum anda biliyordum. Ben hayat boyu Dilber’i bekliyordum. GelmiÅŸti! Onunla birlikte hayata bakışım da deÄŸiÅŸti. Ben gözlerimi ilk kaybettiÄŸimde yanlışlıkla aÄŸaçlara, direklere çarptığım zaman inanılmaz öfkeleniyordum. Onları söküp atasım geliyordu. Dilber’le tanıştıktan sonra bir gün yaÄŸmurda yürüyoruz, ikimiz birden bir aÄŸaca tosladık ve kahkahalarla gülmeye baÅŸladık. Kendime hayret ettim. O eski agresif adam gitmiÅŸ, yerine bambaÅŸka biri gelmiÅŸti...Â
button