Hiçbir zaman sadece salata yiyen kızlardan olmadım

*  İştahlı biri misiniz?
- Kesinlikle çok iştahlıyım. Damak tadı çok yerinde, lezzetten anlayan biriyim.
*  Çocukluğunuzda nasıl beslenirdiniz?
- Bir kere doğumumdan iki buçuk yaşıma kadar anne sütü almışım, hiçbir yemeği ayırt etmeyen bir bebekmişim. Bir tek, 10 aylıkken annem sebze çorbamın içine beyin rendelemiş, tadını hiç sevmemişim. Hayatımda ağzıma sürmediğim tek şey beyindir. Onun haricinde hiçbir şeyi ayırt etmem.�
*  Anneniz lezzetli yemek pişirir miydi?
- Ben annemden daha güzel yemek yapıyorum. Rahmetli babam da öyle söylerdi ama annemin köftesi ve patates kızarması üzerine tanımıyorum. Anne köftesi yani, annelerin köfteleri çok özeldir ya.
*  Babanız mutfağa girer miydi?
- Babam muhteşem bir aşçıydı. Alinazik, kâğıtta pastırma yapardı. İnanılmaz et marine ederdi. Akşamları mutlaka iki-üç çeşit zeytinyağlı, yanında eti, salatası olmadan sofraya oturmazdı. Ortaokul yıllarında annem ve babam mutfaktayken, mutlaka yanlarında aşçı yamağı olarak bulunurdum. Babam hep benim yemeklerimi tercih ederdi. 12 yaşımdayken babama etli taze fasulye pişiriyordum.
*  O dönemde en sevdiğiniz yemekler hangileriydi?
- Kesinlikle köfte, patates ve makarna. Ben bir yoğurt canavarıyım, yoğurtsuz hiçbir şey yemiyorum. Deniz mahsulünün yanında bile yoğurt yerim. Döner çok severdim, yani genelde et yemekleri tercihim. Sebzelerden de ıspanak ve semizotu...
*  Artık yemekleri değerlendirme metodunuzdan söz eder misiniz?
- Mesela bir makarna kaldığı zaman, ertesi gün çok da güzel tat vermez. Kalan makarnayı ertesi gün turşu, bezelye, mayonez koyarak bir makarna salatasına dönüştürüyorum. Yine bir veya iki günlük nohut yemeğim varsa, onu sıcak sudan geçirip humus haline getirebilirim. Pilav kalırsa, harika yayla çorbası olur. Kahvaltı tabağından peynir kalmışsa, bol dereotu ve maydanozla börek içi ya da omlet olabilir. Peynirle makarnayı da şenlendirebilirsiniz. Ben bunları hep yapıyorum, benim evimde asla yemek atılmaz. Ekmek bayatlamışsa ya buzluğa atılır ve köfte için kullanılır ya da yumurtalı ekmek yapılır.
BALIĞA KİMYON KOYUYORUM
*  Asla hayır demeyeceğiniz yemek?
- Etli yaprak sarması, bir de zeytinyağlısı. Çok lezzetli sarma yaparım. Kıyması çok önemli, kıymayı iki kere çektiririm, bol nane, tuz, karabiber, sarımsak, bunları uzun uzun karıştırırım. Yapraklarımın incecik ve tuzsuz olması lazım. İnanın zevkle sararım, incecik, kalem gibi.
*  Baharatla aranız nasıl?
- Muhteşem, ben çok iyi aktar müşterisiyim. Zerdeçalı, kişnişi, zencefili, biberiyeyi çok seviyorum; kimyona ölüyorum. Bazen balık yerken bile kimyon kullanıyorum. Izgara balığın üstüne biraz zeytinyağı, biraz kimyon, biraz limon çok yakışıyor. Benim evimde, et yemeğimde mutlaka baharat vardır, kahvaltımda baharatlı omlet yaparım. �
*  Tatlıya da böyle düşkün müsünüz?
- Sütlü tatlıcıyım ben. Saray’ın kazandibi ve tavukgöğsü beni mahveder. Afyon’nun kaymaklı ekmek kadayıfına, çok iyi yapılmış çıtır çıtır bol cevizli baklavaya da bayılırım. Tatlıyı aç karnına yemeği seviyorum.
*  Sakatat yer misiniz?
- Kokoreç için ölürüm. Kokoreci öyle kuşbaşı kuşbaşı, küçük küçük sevmem, böyle dilim dilim kızaracak, bol kekik ve ekmek arası. Arnavutciğerini çok severim, çok da iyi yaparım. Una buladıktan sonra elekten geçirmeniz ve çok kızgın yağda kızartmanız gerekiyor. Yanında mutlaka sumakla harmanlanmış kırmızı soğan olmalı, o zaman tadından yenmez. Ben Arnavutciğerini sıcak seviyorum. Yürek çok severim. İşkembe, tuzlama ve bol taneli olacak. Hatta ben ekstra tane konmasını isterim.
*  Kimlerle yemek yemek size keyif verir?
- Vallahi, yemekten anlayan insanlarla. Yemek seçen insanlarla yemek yemek çok sıkıcı oluyor, onu yemem, bunu yemem, onlar kıvırttıkça ben sinir oluyorum. Sadece salata yiyen kızlardan olmadım hiçbir zaman.

FIRINDA KORNFLEKSLİ KREMALI TAVUK

Şimdi efendim, çok taze güzel tavuk butlarını alıyoruz. Onu güzelce kremayla sosluyoruz, kremanın içine biraz karabiber, tuz, pul biber mutlaka koyuyoruz, yarım diş de sarımsağı ihmal etmiyorum. Bu sosa tavuklarımızı buladıktan sonra un haline getirilmiş kornfleksle bir güzel etrafını kaplıyoruz. Sonra tepsiye diziyoruz. Çok az kaşar rendeleyip fırına veriyoruz.

DİYET LOKANTASI AÇMAK İSTİYORUM

Yemek yemeyi seven insanların bir kilo sorunu oluyor ya, ben diyet yemekleri servis eden bir lokanta hayal ediyorum. Diyet yemeği demek ille de tatsız-tuzsuz yemek demek değildir, çok lezzetli şeyler yapılabiliniyor. Sunumu çok güzel, renkleri, tatları birbiriyle uyumlu, organik ürünlerin kullanıldığı bir mutfak düşlüyorum. Bu mutfak, mutlaka bir diyetisyen eşliğinde olacak. Çok şık, insanların kendilerini iyi hissedeceği, oraya gittiği zaman saatlerce yemek yese bile çıktığı zaman çok huzurlu olacağı, “Bugün kalorisiz ve çok lezzetli yemeklerle doydum” diyebileceği bir mekân hayallerimi süslüyor.

BECERİKSİZ ERKEK SEVMEM

*  Sizce yemek ve aşk arasında bir bağlantı var mıdır?
- Kesinlikle var. Yemek yemek de bir aşk çünkü. Aşk insanın ağzında nasıl bir tat bırakıyorsa, acısına, hüznüne rağmen yinede akıllanmayıp o aşkın peşinden gidiyorsak, yemek yemek de onun gibi bir şey. Çok sevdiğin bir yemeği kilo alma korkusuna falan kapılmadan iştahla yersin, onu yemekten asla vazgeçmezsin ya, aşta da ne olursa olsun sevdiğinden ayrılamazsın. Sevdiğin şeylerden vazgeçmek çok zordur zaten.
*  İyi yemek yapan bir erkek sizi etkiler mi?
- Etkiler tabii ki. Ben erkeğin hamaratını severim, beceriksiz erkek sevmem. Çünkü mutfakta beceriksiz olan adamın, hayata karşı da beceriksiz olacağını düşünüyorum.
*  Yemek yaparak etkilediğiniz erkek oldu mu?
- Yok galiba. Zannediyorlar ki biz sanatçılar 24 saat robot gibi sadece şarkı söyleriz. Hiç de öyle değil, biz sanatçıların içinde de çok gizli cevherler var. Mesela ben çok hamarat biriyim. Benim bu özelliğimi bilmeyen bir erkek, benim yaptığım yemeği, hazırladığım sofrayı görünce etkileniyor.
*  Son zamanlarda kalbinizin aşka kapalı olduğunu söylüyorsunuz, onu açmak konusunda yemek bir işe yarar mı?
- Hayır, yaramaz; çünkü zayıflamakla meşgulüm şu anda, sıkı bir diyet yapıyorum. Onun için yemekle arama mesafe koydum. Birinin kalbimi kazanması çok zor ama büyük konuşmamak lazım,
ne olacağı hiç belli olmaz.�

SÖZ YAZARKEN BİR KİLO ERİK YERİM

*  Rejim yaptığınız dönemler oldu mu, oluyor mu?
- Olmaz mı, oluyor tabii ki. Mesela şöyle yapıyorum, eğer bir gece yemeğimi fazla kaçırdıysam, iki gün mutlaka dikkat ediyorum, bu şekilde dengeliyorum. Haftanın yedi günü çok katı bir şekilde rejim yapmıyorum. Bunu diyetisyenler de çok doğru bulmuyor, bir gün kendini ödüllendir diyor. Ama o bir gün bende bazen üç gün oluyor.
*  Şarkı sözü yazarken bir şeyler atıştırıyor musunuz?
- Atıştırırım, mesela erik hastasıyım, bir kilo eriği söz yazarken yerim, farkına bile varmam. Şarkı sözü yazdığım zaman yemek saatlerinin düzeni bozuluyor. Neden? Çünkü geç saatlerde yazıyorum, gecenin karanlığı ve hüznü bana ilham veriyor.
*  Gece buzdolabından bir şeyler tırtıklar mısınız?
- Stresli dönemdeysem, evet. Peynir, galeta, o akşam zeytinyağlı dolma varsa bir-iki tane de ondan. Ama gece yemeğinin çok zararlı olduğunu bildiğim için vicdan azabı çekiyorum. Onun için çok açsam bir elma, bir salatalıkla geçiştiriyorum. Çok uzun zamandır tırtıklayamıyorum.
*  Sahneye aç mı, tok mu çıkarsınız?
- Sahneye aç çıkılır, çünkü diyaframın çalışması söz konusu. Eğer 10’da sahneye çıkacaksam, saat 7’de yemeğimi yemiş olmam gerekiyor. Tabii sahneden inince kurt gibi acıkmış oluyorum. Ama sahne biter bitmez çok fazla bir şey yiyemezsin, hemen uyuyamazsın ama ben mutlaka bir çorba içmeyi tercih ediyorum. Sahneye çıkmadan önce, bir sporcunun maça hazırlandığı gibi potasyumu, karbonhidratı mutlaka almak gerekiyor. Bunun için makarna biçilmiş kaftandır, hem hazmı kolay hem de çok seviyorum.