Güncelleme Tarihi:
Gölcük'teki çadırkentte 10 yaşında bir kız çocuğu yaşıyor. Adı Esra Karal. Depremde yerle bir olan evlerinde, ablasıyla birlikte 17 saat boyunca enkaz altından kurtarılmayı bekledi. ‘‘Duvarlar üzerimize düştü, her yer kapkaranlık oldu. Gözlerimi açsam da, kapatsam da fark etmiyordu. Hiç sabah olmayacak sandım’’ diye konuşan küçük Esra ve ablası Sibel, ruhlarında derin izler bırakan o geceyi hatırlarken bile ürperiyorlar. İki kardeşin 5 yaşındaki ikiz kardeşleri Merve ve Sefa ise, 6 saat kaldıkları enkazın altında yaşadıklarını çoktan unutmuşlar. Şirinlikleriyle çadırkentin yorgun ve hüzünlü sakinlerini gülümsetiyorlar.
Gölcük'teki çadırkentte yaşama mücadelesi veren Ayşe Karal, hem hüzünlü, hem mutlu. Hüzünlü, çünkü korkunç deprem, evini yerle bir etti. 10 ay önce eşini trafik canavarına kurban veren Ayşe Kartal, depremle birlikte bu dünyada sahip olduğu tek malından, evinden olmuş. Ama aynı zamanda çok mutlu Ayşe hanım. Çünkü deprem yalnızca evini alabilmiş ondan. Canından çok sevdiği 4 evladı, müthiş bir mücadele sonunda yaşama dönmüş.
Ayşe Karal, deprem sonrası enkazın altından ikiz çocukları Merve ve Sefa ile, 6 saatlik bir çalışma sonucu kurtarıldı. Çocuklarıyla aynı odada yatan Ayşe Hanım, ‘‘Her şey bir anda oldu. Ev üzerimize yıkıldı. Tek hatırladığım, evlatlarımı bağrıma bastığım. Kıyamet oluyor sandım, olayın devamını bekledim. Deprem olduğunu anladığımda, insanların bizi bulması için dua ettim’’ diyor.
HER YER KARANLIK
Karal ailesinin, depremden en çok etkilenen iki bireyi, 10 yaşındaki Esra ile 14 yaşındaki Sibel. Onların Azrail'le 17 saat süren mücadeleleri var. Ortaokul birinci sınıf öğrencisi Esra'nın yüzü, gülümsemelerle güzelleşiyor. Ama yaşadığı korkunç deneyimini anlatırken ürperiyor, o anı yeniden yaşıyor. Esra'nın enkaz altında beklerken en büyük korkusu, bir daha gün ışığı görememek olmuş: ‘‘Her yer karanlıktı. Hiç sabah olmayacak diye korktum. Zaman bir türlü geçmiyordu. Ara sıra uykuya dalıyordum. Ablamın, ‘Kalk Esra, galiba bizi unuttular' deyince uyanıyordum. Dışarıdan insan ve makine sesleri duyduğumda çok rahatladım. Hep su istedim. Sanki yıllardır su içmemiş gibiydim’’ diyor.
17 SAAT MÜCADELE
Esra’yla birlikte, 17 saat kurtarılmayı bekleyen abla Sibel Karal ise, inancını hiç yitirmediğini söylüyor. 14 yaşındaki Sibel, ‘‘Yalnızca bir ara korktum. Hiç makine sesi duymadığım bir anda eyvah dedim kendi kendime, galiba bizi unuttular. Ama daha sonra yakınlarımın sesini duyunca, kesinlikle kurtarılacağımızı anladım. Bu arada alt kat komşumuzla devamlı olarak konuşup birbirimizi teselli ediyorduk. Birbirimize verdiğimiz destekle yaşadık. Onlar da kurtuldu, çok şükür’’ diye konuşuyor.
UNUTUŞ VE GÜLÜŞ
Karal ailesinin ikizleri Merve ve Sefa ise, henüz yaşadıkları dehşeti mantıklı olarak taracak yaşta değiller. Enkaz altında anneleriyle 6 saat kalan ikizler, çekilen acılara inat, çocukluklarını yaşıyorlar. Unutmuşlar bile o saatleri. Çadırkentte gülüşüp saatlerce oynuyorlar, geleceğe olan umutlarını koruyorlar. O korkunç geceyi anlatmak bir yana, depreme ilişkin hiçbir şey duymak da istemiyorlar. Onlar, bebeklerden, bisikletlerden, fotoğraf makinelerinden söz etmek istiyorlar. İkizler, çadırkentin maskotu olmuş durumdalar...