Ayça BARUT
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2004 00:42
Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak, 2 sene önce Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi oldu. Başhekim olduktan sonra bütün hastaneyi yenileyen Kavak, zararda olan hastaneyi kára geçirdi. Üniversite hastaneleri arasında ilk kadın başhekim olan Kavak, tenis oynayarak ve sinemaya giderek deşarj oluyor.
Ne zaman başhekim oldunuz?
1993’de yardımcı doçent, 1996’da doçent oldum. 3 Aralık 2001’de profesörlük kadrosuna atandıktan sonra, 10 Aralık’ta başhekimliğe getirildim.
Başhekim olduğunuzda kendinizi kabul ettirmekte zorlandınız mı?
Cerrahi dallarda hele akademik çevrelerde kadınlara karşı her zaman önyargı vardır. Kadın doğum ya da genel cerrahide 3 ya da 4 tane kadın vardır, ama 100 tane erkek vardır. Ben bu kürsüdeki ilk kadınım. Bana karşı biraz önyargı olması beni kamçıladı.
Siz başhekim olduğunuzda hastane zarardaydı ve bunu kára çevirdiniz.
Evet, bu sene de hastane çok büyük bir karda. O işin bütçe yönü. Bu hastanede yaptığımız çok daha önemli şeyler var. Başhekim olduktan sonra hastaneyi tamamen yeniledim. Hastanede sanat galerisi açtık. 16 Nisan’da çocuk temalı illüstrasyon sergimiz olacak, bekleriz.
Hastaneye ilk paspası da siz almışsınız sanırım...
İlk icraatım kapıya paspas aldırmak oldu. Bir baktım yerde paspas yerine battaniye var. İnsanlar battaniyeye basarak içeri giriyor. Hastane müdürüne hemen paspas alıyoruz dedim.
Çalışma temponuz nasıl?
Genelde sabah 9 akşam 9 çalışıyorum. Cumartesi günleri de öğlene kadar ameliyatım oluyor. Cumartesi öğleden sonra ve pazar günleri çalışmamaya gayret ediyorum..
Spor yapıyor musunuz?
Uzun yıllardır tenis oynuyorum. 3 gün eve fitness hocası geliyor.
İki oğlunuz var. Onlar sizin temponuzdan hiç şikayet ediyor mu?
Biri 6, diğeri 11 yaşında şu anda. Onlar çıktıktan sonra evden çıkıyorum. Eve 5’te geliyorlar, evde çok iyi bir bakıcıları var. Akşamları da bir buçuk saat birlikteyiz.
Küçüklüklerinde bakıcıya bıraktığınız için vicdan azabı çektiniz mi?
Hálá onun vicdan azabını çekerim. Hayatta hiçbir şey tam istediğiniz gibi olmuyor. Birşeyi çok iyi yaparken, birşeyleri kaçırma zorunluluğu doğuyor. Hem çok iyi bir anne, hem çok iyi bir akademisyen, hem çok iyi bir yönetici... Bunların hepsini bir arada yapmak çok zor.
Spor dışında neler yapmayı seviyorsunuz?
Sinemaya çok giderim, her cuma akşamı eşimle muhakkak sinemaya gidiyoruz. Kafayı boşaltmak için en iyi yöntem bence. Sporu da aslında kafayı boşaltmak için yapıyorum. Bir de pazar günleri çocuklarla gezmeyi seviyorum.
Kadın, kocasının kimliğinden yararlanmamalı
Eşi Cavit Kavak’ın, devlet yönetiminde en ağır sorumlulukları üstlendiği dönemde bile Prof.Dr.Zehra Neşe Kavak ön saflarda yer almadı. Kadının kocasının kimliğiyle bir yer bulmaya çalışması onu rahatsız ediyor.
‘O, onun kimliği, bu benim kimliğim. Bunu böyle kabul ederseniz, hakkıyla bir yere gelen kadınlara haksıklık etmemiş olursunuz. Bu konuda evimizde demokratik bir anlaşış hakim.’
Çift, 26 Ağustos 1990’da evlenmiş. ‘Kuzenimin arkadaşıydı. Tanıştırıldıktan üç ay sonra evlendik. Ancak ben o yıl bir seneliğine Londra’da Saint Thomas Hastanesi’nde uzmanlığıma devam ettim. Eşim, 15 günde bir beni ziyaret ediyordu. Evlendikten sonra askere giden ben oldum.’