Güncelleme Tarihi:
Ayça İnci fotoğrafları için tıklayın...
Semum filminden fotoğraflar için tıklayın...
Genç oyuncu, "Ben hiç aşık olmadım diye düşünüyorum. İnsanlar bence aşkı yanlış değerlendiriyor. Çocukluğumuzdan beri cinsel dürtüyü, aşırı fiziksel hoşlanmayı aşkla karıştırıyoruz" diye konuştu.Türkiye’nin ilk gerçek korku filmi "Semum", 8 Şubat’ta vizyona girdi. Gerçek deniyor, çünkü hikayesi yaşanmış bir olaydan alınmış. "Dabbe" filminin yönetmeni Hasan Karacadağ’a gelen bir mektup, onu "Semum" filmini çekmeye yönlendirmiş. Film, Canan Karaca ile eşi Volkan’ın yeni aldıkları büyük evlerinde geçiyor. "Semum" denilen şeytani yaratık, bu kez hedef olarak Canan’ı seçiyor. Bu ilginç filmde Canan karakterini canlandıran Ayça İnci, çekimleri ve filmin kendisini nasıl etkilediğini Tempo dergisine anlattı.
Resim eğitimi almışsınız. Peki oyunculuğa geçişiniz nasıl oldu?
- Resim-heykel bölümünde okurken, içime kapanık biriydim. Çevremin ısrarıyla Ali Poyrazoğlu’nun açtığı oyunculuk kursuna katıldım. Daha sonra Müjdat Gezen’in tiyatrosuna geçiş yaptım. Sahnelere çıktığımda, kendi iç
Ya ilk projeniz?
- 16 yaşında, Kartal Tibet’in yönettiği "Borsa" adlı televizyon dizisinde küçük bir rolle başladım.
2002’de "Kumsaldaki İzler" dizisinde bir hayaleti canlandırdınız. Ve şimdi "Semum" filminde bir yaratığa dönüşüyorsunuz. Korku filmleri hoşunuza gidiyor diyebilir miyiz?
- Kesinlikle, çok memnunum. Üstelik bence "Semum", Türkiye’nin en iyi korku filmi.
Oyunculukta sınırlarınız var mı?
- Oyunculukta sınırlarımın olmadığını bu filmle gösterdiğimi düşünüyorum. Sınır deyince herkes çıplaklık olarak algılıyor. Bence bir kadının, oyunculuk için bu kadar korkunç görünmesi, sınırları olmadığını gösterir.
Canan karakterinin etkisinde kaldınız mı?
- Ben hiçbir zaman rolümün etkisine girmem. Çünkü o bir gömlektir. Zamanı geldiğinde giyerim, işim bitince asarım. Zaten her rolünüzün etkisinde kalırsanız, tımarhanelik olursunuz.
BU FİLMLE İÇ DÜNYAMI TANIDIM
"Semum"da canlandırdığınız Canan karakteri gibi, sizin de içinizde bir Semum olsa, dini hocaya başvurup "cin çıkarma" diye adlandırdığımız şeyi yapar mıydınız? Öyle inançlarınız var mıdır?
- Eğer öyle bir inancım olsaydı, filmden çok etkilenirdim. Başka varlıklar var mı, yok mu, bundan pek emin değilim. Başıma böyle bir şey gelseydi, öncellikle kendim savaşırdım. Çok fazla doktora gitmem, hele üfürükçülere hiç gitmem.
Bu film size ne kattı peki?
- Kendi iç dünyamı tanıma fırsatım oldu. Felsefi ve dini şeyleri daha iyi araştırmamı sağladı. Bazı korkularımı yendim. Mesela ben karanlıkken duyduğum seslerden korkardım. Şimdi karanlığı seviyorum. Karanlığın da aydınlık kadar güzel bir şey olduğunun farkına vardım.
Ayça İnci’nin proje seçerken kıstasları neler?
- Tüm projelerimi menajerimle belirliyorum. Bu sene hiçbir dizide yer almadım. Bu, benim isteğimdi. İçime sinmeyen projelerde yer almıyorum. Belli bir yol kat ediyorsunuz, sizi beğenen bir kitleye sahip oluyorsunuz. Onları hayal kırıklığına uğratmaktansa, hiç oynamayıp tiyatroyla devam etmek daha iyi. Her şey para demek değildir.
- Evet, diziler oyuncular için geçim kapısı. Sinemadan ve tiyatrodan daha fazla kazanıldığı doğru. Bir de işin mutfağında olmak lazım. Boş durmamak gerekiyor. Ben dizi piyasasını ve izleyicisini de nankör buluyorum.
Neden?
- Çünkü dizi çok çabuk tüketiliyor. "Oyunculuğum kalıcı olsun" diyorsanız, sinema ve tiyatroda imzanızın olması gerekiyor.
Ekşi Sözlük’te sizin için, "Çok ciddi tavrı ve soğuk bir yapısı var" diyorlar. Öyle misiniz?
- Çocukluğumdan beri çok şımarık değilimdir. Gereksiz konuşmayı sevmem. Belki o yüzden öyle zannediyorlar.
Yeni projeler var mı gündeminizde?
- Şu an üç tane sinema filmi için görüşme yapıyorum. İki tane de dizi teklifi var.
Türkiye’de oyuncu olanlar yavaş yavaş yurtdışına açılıyorlar. Sizin böyle bir niyetiniz var mı?
- Ben her zaman bir oyuncunun, oynayacağı rolün kendi anadiliyle, kültürüyle özdeş olması gerektiğini savunuyorum. Ama tabii, yurtdışından bir teklif geldiğinde, Türkiye’yi temsil etmek adına yer alırım. "Semum" filmi martta Japonya’da vizyona girecek. Daha sonra Tokyo Film Festivali, Kanada, Brüksel Korku Filmi Festivalleri’ne katılacak.
Cinsel dürtüyü aşkla karıştırıyoruz
Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
- Genelde evimde olmayı tercih ediyorum. Yemek yapmayı ve yemeği çok seviyorum.
Sık sık aşık olur musunuz?
- Ben hiç aşık olmadım diye düşünüyorum. İnsanlar bence aşkı yanlış değerlendiriyor. Çocukluğumuzdan beri cinsel dürtüyü, aşırı fiziksel hoşlanmayı aşkla karıştırıyoruz. Bence aşk, dokunamadığın, hiçbir zaman sahip olamayacağın kişi de olabilir. Böyle bir duygu var içimde. Belki hiç evlenmeyeceğiz, çocuklarımın babası olmayacak; ama ben onu her zaman seveceğim.