Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2005 00:00
DÜN bir okurum aradı.Telaşlı bir şekilde şöyle diyordu: ‘Karaköy’de bir binanın üzerine Arapça pankart asılmış. Lütfen bu provokasyonun üzerine gidin.’Telefonu kapattım.İçimden ‘Herhalde yeni bir Hizb-ut Tahrir saçmalığıyla karşı karşıyayız’ diye geçirdim.Ama...Çok geçmeden işin aslı ortaya çıktı:Dünkü Hürriyet’in birinci sayfasında yayınlanan ‘Hat eserini örgüt pankartı sandılar’ başlıklı
haber, her şeyi özetliyordu.Meğer ‘duyarlı’ vatandaşların, ‘örgüt işi’ sandıkları pankartta, Türk hat sanatının iki ustasının Arap harfleriyle yazdıkları ‘Bu da geçer ya hu’ ve ‘Gel keyfim gel’ ibareleri varmış.Meğer pankarta bakıp, ‘Burada garanti ‘Hilafet devleti kurulacaktır’ filan gibi bir slogan yazıyordur’ diye düşünenler fena halde yanılmışlar.Çünkü pankartta ‘Gel keyfim gel’ yazıyormuş.Şikayet üzerine Belediye’nin pankartı kaldırması da komedinin tamamlayıcı unsuru gibi.Ne diyelim?Türk hat sanatına yabancılaşmadan mı yakınalım? Elifi görünce mertek sanmaktan mı dem vuralım? Paranoyanın yükselişinden mi söz edelim?Belki de en iyisi, evimin duvarında asılı duran Arap harfleriyle yazılmış Türkçe ‘Hiç’ tablosundan söz etmek.Ama ya buradan yola çıkıp benim ‘nihilist’ olduğum yargısına varılırsa...Savunma sporlarıSATAŞMA:‘Gazetesini ve görüşlerini benimsemeseniz bile, Ahmet Hakan’ın pazartesi yazısındaki girişi gerçekçi bulmaz mısınız?’ MÜMTAZ SOYSAL (Dünkü Cumhuriyet)YANIT:‘Ahmet Hakan’ın kişisel görüşleri’ ile ‘Cumhuriyet okurlarının kişisel görüşleri’ arasında devasa bir fark olduğunu iddia etmek tabii ki meşrudur. Bu nedenle Mümtaz Hoca’nın, ‘Görüşlerini benimsemeseniz bile’ ifadesine takılmadım. Ve fakat... ‘Gazetesini benimsemeseniz bile’ ifadesi acayip dikkatimi çekti... İşin içinden çıkmak için kendi kendime sorduğum sorular şunlardır: BİR: Mümtaz Hoca, bir zamanlar Hürriyet’te yazmamış mıydı? İKİ: Acaba Hoca, Cumhuriyet okurlarının Hürriyet’i bile benimsemeyecek kadar marjinalleştiğini mi düşünmektedir? ÜÇ: Yoksa Hoca, benim Hürriyet’te değil de Vakit’te yazdığımı mı zannetmektedir?***SATAŞMA:‘Ahmet Hakan uzun bir aradan sonra ekranda. (...) Hürriyet’in Kelebek ilavesinde Mevlüt Tezel kendisi ile bir söyleşi yapmış. ‘Ben kafalardaki konforu bozuyorum’ demiş. Valla sağ iktidarın muhalefetinin de sağda olduğu bir ülkede hangi konfordan bahsedebiliriz? Programın adı ‘Tarafsız Bölge’. Bence ‘Taraflı Bölge’ olsaydı daha iddialı olurdu. Sonuçta çıkan konuklar ‘taraflı bölge’den olacak.’ SİNA KOLOĞLU (Dünkü Milliyet)YANIT:Amacımız tabii ki ‘kafa konforu’nu bozmaktır. Ama görüyorum ki rahatına düşkün Sina Koloğlu’nun konforunu bozabilmek imkansız. Oysa Koloğlu’nun ‘Rahatı kaçan ağaç’ olmaya ne de çok ihtiyacı var... Keşke ‘Sevgili’ Koloğlu, ‘Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi?’ nakaratını bırakıp, ‘Sağ nedir? Sol nedir? İslamcı ille de sağcı mı olur? Solcu İslamcı olamaz mı? Bir insan bir kelimeyle izah edilebilir mi?’ gibi konularla meşgul olsa. Belki o zaman, yeni başlayan bir televizyon programının, henüz belli olmayan konuklarıyla ilgili bu kadar iddialı ön görülerde bulunmaz. Neyse... Belki de Sina Koloğlu’na laf anlatmak yerine gidip ‘Atom’u parçalamalıyım. Çünkü o daha kolay.***SATAŞMA:‘Ahmet Hakan ‘Deniz Akkaya solculuğun anlamını bile bilmez’ demiş. Hani Deniz Akkaya Hanım’ı biraz tanısam ‘haklıdır, haksızdır’ diyeceğim ama yok işte. Diyeceksiniz ki, Peki Ahmet Hakan’ı tanıyor musun sanki?’ AHMET TURAN ALKAN (Dünkü Zaman).YANIT:İlahi Ahmet Turan Bey... Demek Deniz Akkaya’yı tanımıyorsunuz... O halde gitti ömrünüzün yarısı! Neden mi? Çünkü Deniz Akkaya bir fenomendir. Hem solcudur, hem ANAP’a oy vermiştir. Kürtlerin ezildiğini düşünür ama buna mukabil Kürtçe’nin konuşulmasına tavırlıdır. Türbandan yanadır ama türban serbestliğine karşıdır vs... Yani ortada kaçırılmayacak bir eğlence kaynağı vardır... Ve siz ‘Tanımıyorum’ diyerek kestirip atmışsınız. İlahi Ahmet Turan Bey... Bir de ‘matrak yazılar’ yazmaya heves ediyorsunuz... Peki Deniz Akkaya’yı tanımadan nasıl olacak bu iş?
button