HES’lere karşı birebir çarpışan 10 kahraman

Güncelleme Tarihi:

HES’lere karşı birebir çarpışan 10 kahraman
Oluşturulma Tarihi: Nisan 03, 2011 00:00

Anadolu’nun her köşesinde giderek kuvvetlenen HES mücadelesi santrallar yapılana dek tarlasıyla, tohumuyla, ineğiyle meşgul sıradan insanlardan pek çok kahraman yarattı. Aralarında mahkeme kararına rağmen santral inşaatını gizli gizli sürdüreni elinde baltayla kovalayan da var, suyunu kurtarmak için açtığı davada mahkeme masrafları için elindeki tek ineğini yarı fiyatına satan da. Kimi kendine isim olarak çevre savaşçıları Avatar’ı seçti, kimi dozerin önüne çadır kurup direndi, kimi belgesel için kamera karşısına geçti. Hapis yatıp çıkan bile oldu. Derelerin Kardeşliği gibi platformlara bağlı derneklere üye olan binlerce kişi yurdun dört bir yanından gelip Ankara’da haykıracak: Anadolumuzu Vermeyeceğiz! Büyük yürüyüş dün Anadolu’nun en ucundan, Artvin’den başladı. İsimsiz pek çok kahramanın mayalandığı mücadeleden cesaretlerinin yanı sıra yaratıcılıklarıyla da öne çıkıp simgeleşen isimlerin hikâyelerini derledik...

Haberin Devamı

Yedi kilometre yol yürüyüp dozerin önüne dikildi
İLMİYE NİNE

Sinan Akçal’ın aynı köyde yaşayan 80 yaşındaki annesi İlmiye Akçal da HES kahramanlarından. Bir günde yedi kilometre yol yürüyüp yedi kez iş makinelerinin önüne geçmiş...

Zamane insanlarının cahilliği bizi bir araya getirdi. ‘Ben yiyeyim sen yeme, ben varım sen yoksun’ diyenler... Canımız acıyor. Hatta bizim şu anda ölmüşlerimizin bile canı acıyor mezarda. Eskiden hiç çarşıya gitmezdik bir şey almaya. HES inşaatlarıyla gelen para bu dayanışmayı, birlikteliği de parçaladı. Hem toprağımızdan, hem komşumuzdan olduk. Bu işleri okumuşlar yapıyor. Diyorlar ki, biz iyi biliyoruz. Benim okumam yok. “Niye yapıyorsunuz, yapmayın” dediğimde bana ‘cahil’ dediler. Bunlarda utanma da yok, terbiye de..

Haberin Devamı

Torosların bayrak ismi
PERVİN ANA

Pervin Sarvan (52) Orta Toroslar’ın konar-göçerleri Sarıkeçililer’in mücadelesinde bayraklaşmış bir isim. Eğitimini sorduğumuzda “Yüksek ilkokul, doğa üniversitesi” yanıtını veriyor. İki çocuğu, 100 evladı olduğunu söylüyor. Göçer çocuklarını okutuyorlar.

Kışın Mersin, yazın Orta Toroslar’da keçi, deve güderiz. Boy olarak göçeriz biz, 2 bin 350 civarında nüfusumuz. Göksu havzası göç güzergâhımızda, hayvanları suladığımız bölge. Ermenek’teki barajla en büyük acıyı yaşadık, kurşun atılıp ölseydik daha iyiydi. Yaşam kaynağımızın aniden yok olması tanıştırdı bizi HES’le. Önceleri dışlanıyorduk, çadırda yaşamın ayıp olduğunu, yerleşmemiz gerektiğini söyleyip bizi küçük düşürerek isyana zorladılar. Güç birliği oluşsun derken mücadelemiz başladı. HES bizim için hayatın bittiğini ifade ediyor.


Başka yerlerdeki tahribatı görünce ağladı

MUHTAR MUSTAFA

Artvin merkeze bağlı Melo Köyü muhtarı Mustafa Ökdem HES mücadelesinde başta yalnız bırakılmış. Köylü, politika yapıyor deyip kuşkuyla bakmış. Şimdi herkes etrafında kenetli.


Köyümüze yetmeyen bir suyumuz var. Ortadan dere geçer, 3-4 mahalle bir yanda, 3-4’ü bir yanda, iki taraf yamaç. 7 mahallede 7 tane sulama kanalı var. Biz bunlara su bulamıyoruz, mahalleler arasında nöbet tutuyoruz, sen suyu çok kestin diye kavgalar çıkıyor. Biz kendi aramızda münakaşa ederken bu HES çıktı. Şimdi diyorlar ki bize can suyu altında vereceğiz; ya mevcut su yetmezken sen bana neyi bırakıyorsun. Ruhsat alamazlar, köyümüzü kaldırmak hariç. O su benim ilacım kanım, kansız insan yaşar mı? HES yaptırmayız. Gidip gördüm, çok tahrip ediyor. Ağlamamak elde değil.

Haberin Devamı

Dava için tek ineğini sattı
HAFIZ KAZIM

Kazım Delal 66 yaşında. Rize, Andun Vadisi’nde yaşıyor. Ortaokul mezunu, 5 çocuk babası, çiftçi.

16 sene evvel dört akarsu vardı, üçünü verdik. Söylentiler başladı, Paşaçur Deresi üzerine de iki tane proje var diye, 2006’da araştırmaya başladım bu HES’leri. Araklı’ya gittim, dağa çıktım, yerinde gördüm çalışmayı. Baktık ki küçük suları topluyorlar, bir vadiden öbürüne tünellerle, borularla alıyorlar, hem yerüstü, hem de yeraltı sularını çekiyorlar, vatandaşın haberi yok. 2009 yılının 11. ayında başladılar çalışmaya. İlk iş imza topladım gece gündüz. Nerede bir çalışma varsa alan tespiti yaptım. Avukat Remzi Kazmaz’ı aradım, mahkemeye başvurduk. Bilirkişinin parasını ödemek için tek ineğimi yarı fiyatına sattım. Harç masrafı çıktı, çatı için ayırdığım 2 bin lirayı da verdim. Panellere gittim, duyurdum derdimizi. Pankart götürdüm, “Çek elini Andon Vadisi’nden” diye. Hafızım aynı zamanda, soğuk sularından içtik bu derelerin, meyvelerinden yedik, dünya büyük cennettir, unutmayalım. Mahkememiz kararı verdi, yürütmeyi durdurdu, ÇED raporu almaya çalışıyorlar, postaladım onları, tek başıma mücadelemi veririm Allahıma..

 

Haberin Devamı

Önce kuruttu, şimdi protesto ediyor
VİCDANLI HESÇİ

Celalettin Ateş Darende’de, dünyanın sayılı kanyonlarından, rafting sporunun gözde mekânı, doğal sit alanı Tohma Çayı’nda alabalık üretiyor.

2003’te gelip ölçüm yaptılar, istihdam sağlanır dediler, birkaç kişiyi de çalıştırdılar, 30 kilometrelik bir kanala suyu aldılar, 40 kilometrelik canlıların doğal yaşam alanında su miktarı düştü, sular ısındı. Alabalık vardı, ısı yükselince nesli tükendi. Baktık 10 kişinin istihdamıyla 40 kilometrelik felaket bir tutulamaz; “Bir şeyler yapalım, toplanıp itiraz edelim” dedim. Bir gün özel mülküme girdiler. Ölçüm yapıyorlardı, “İzinliyiz, Harita Müdürlüğü’nde geliyoruz” dediler. Yalan söyledikleri ortaya çıktı araştırınca. İlgili yerlere dilekçeler yazdım, ÇED çıkmadı. Projeyi geri çekmek zorunda kaldılar. Revize ettiler, yine karşı çıktık. “Camiye, mahalleye elektirik veririz” dediler, razı olmadık. “Ben doğayı istiyorum” dedim. İlçe nüfusu 9 bin, tam 11 bin imza topladık. Daha önce su kontrolünde çalıştım. Bu alanı kurutanlardan biri benim. Patron gece arardı, “Sabah millet görene kadar enerjimizi üretiriz” derdi. Vicdanımız sızlayarak o kapağı santrala yönlendirirdik. Çalıştığımız sürece can suyunu bıraktırmadılar. “Gidin o suyu dereden alın, kanala verin millet fark edince açarsınız” dediler.

Haberin Devamı

Vatandaş Mustafa belgeselinde oynadı
AKTÖR HALİS AMCA

Halis Orhan 74 yaşında, ilkokul 3’ten terk. Çobanlık yapmış yıllarca, yeri gelmiş imamlık. İş makinelerinin ilk kez girdiği, HES mücadelesinin start aldığı Fırtına Vadisi’nde yaşıyor. HES davalarının avukatı, Derelerin Kardeşliği Platformu’nun Kurucu Başkanı Remzi Kazmaz’ın yönettiği ‘Vatandaş Mustafa’ belgeselinin aktörü o.

Belgeselde senaryo yok, tamamıyla yaşadığım atmosferin içinde çekildi. Artist değilim, çobanlık ettim yıllarca. Bize geldiler öyle süslü şeyler sundular ki başta hepimiz taraftık. Sonra farkına vardık işin. Bir baktık ki, hayat bitecek burada. Bu halk o halk değil artık. Bizi hiçe saydılar, insan yerine koymadılar. Yaşam yerimizi ayakta tutmak için kalktık ayağa, bağırmaya başladık. Değnek gösterdiler bize. Bazen içeri girdik ama mahkemeler lehimize.
Muhtarlarla, köyde taraf olmak isteyenlerle vuruyorlar bizi. 10 yıl önce bir profesör geldi buralara, “Bedava elektrik yakacak, suyu bedava kullanacaksınız, her şeyiniz bu santraldan” dedi. Bu adam geçenlerde yine geldi. Ne dedi biliyor musunuz orada: “Arkadaşlar HES’lerin bu kadar zararlı olacağını bilmiyordum!” Kalktım alkışladım. Dedim ki, “10 sene önce ben bunu söyledim, sen profesör olarak şimdi söylüyorsun, aramızdaki fark bu...”

Haberin Devamı

Çadır kurup nöbet tutuyor
BALTALI SİNAN

Sinan Akçal 54 yaşında. 14 HES projesinin olduğu, mücadelenin çok sert geçtiği, mahkemelerin peş peşe durdurma kararları verdiği Çayeli Senoz Vadisi’nde yaşıyor. Ortaokul mezunu bir çiftçi.

Önce kravatlı, çantalı insanlar geldiler ciplerle. Ellerinde cihazlarla ölçüm yaptılar. Nabız yokladılar, son derece saygılılardı, “Köyünüze baraj yapılsa istihdam sağlanır” filan... Korkut Özal oğluyla geldi, derelerin kullanım hakkını alıp sattı. Bizim eski muhtara dört katlı bina yaptılar, anahtar teslim. 10 bini bir arada gören yok, insanlar arazisini satıyor, kandırdılar bizi. Fitne sokup birbirine düşürdüler insanları. Bir eylem yaptım, HES karşıtlarını topladım. Şirket eski muhtarla adamlarına, ‘Biz HES istiyoruz’ pankartı açtırıp eylem yaptırdı. Mahkeme yürütmeyi durdurdu, onlar durmadı, gizli gizli çalıştılar. Jandarmayı çağırıyoruz gelmiyor. Çok zoruma gitti, aldım baltayı, nacağı elime, kovalamaya başladım bu adamları. Tek başımayım, mücadele ediyorum. İki sefer yürütmeyi durdurma kararı aldık, iptal çıkardık. Yeni ÇED verdi bakanlık, bugünlerde başladılar yine ama bırakmayacağım, bin kişi, iki bin kişi vadide bu şirketlerin önünde ateş yakıp çadır kuruyorum.


Eksi 8 derecede suya girdi
GÜRLEYİKLİ AVATAR

Bu ismi kendisi bulmuş. Halit Gürsoy (51) mobilya imalatında çalışıyor, yılın büyük bölümünü Eskişehir’e bağlı Gürleyik Köyü’nde geçiriyor. Ankara’ya ilk suyu getiren mutasarrıf Hacı Halit’ın altıncı kuşaktan torunu, aynı adı taşıyan konağın da sahibi.

Suyun 2006’da satıldığını öğrendik. Gürleyik şelalesinin debisi 450-500, 700 göstermişler kâğıt üstünde, DSİ’de. Pankart hazırlayıp imza kampanyası başlattık. 5 bin imza topladık. Mücadelemize dikkat çekmek için eksi 8 derecede suya girdim. Dışarıda kar vardı. Dernek kurduk, su festivali düzenledik. ÇED bilgilendirme toplantısı yapıldı, Gürleyik halkı olarak katılmadık. O anda başka bir yerde eğlence yaptık, imza topladık. Üniversiteden bitki-hayvan incelemesi istedik. 332 tür bitkiden 32’si endemik çıktı. Bu raporla doğal sit alanı ilan edildi Gürleyik. Dokuz değirmen vardı eskiden, şimdi 2’si faal. Bilim adamlarına su değirmeni ununun insan sağlığıyla ilişkisine dair konferans verdirdik. Eko-turizm ve açık müze düşünüyoruz.


Dava açıp 22 santralin yapımını durdurdu
İKİZDERE SÖZCÜSÜ

İsmet Ekşi (42) İkizdere Cimil Vadisi’nden. Bayırköy’de yaşıyor, arıcılık yapıyor.


İkizdere Derneği ve Derelerin Kardeşliği aracılığı ile hukuk mücadelesi yürüttük. 22 HES’i dava edip hepsinin yürütmesini durdurduk. Sözcüsüyüm bu mücadelenin. Tüm protestoların içindeyim. Bu derelerde yaşıyoruz. Ekolojik dengeyi koruma yasası var, aksi suç. Çubukla balık avlardık bu derelerde, alabalıklar vardı. Gelir jandarma yakalar, ekolojik dengeyi bozuyorsun deyip para cezası keserdi. Biz de diyoruz ki, bu kanuna herkes saygı göstersin. Malzeme çekip satmalar, dere yataklarını değiştirmeler, bunlar ekolojik dengeyi bozmuyor mu, sadece burada yaşayan halk mı cezayı çeker? 78 kilometrelik vadide, dere yatağını 65 kilometre tünele alıyorlar, can suyu kalmıyor. Enerjiye karşı değiliz, köy değirmenini çevirecek su yok, lisans vermesinler.


Loç Vadisi’nin cesur yüreği
HALİME KADIN


Halime Çakmak 45 yaşında. Kastamonu’nun cennet köşesi, Loç Vadisi’nin kalbi, Çamdibi Köyü’nden. Loç mücadelesinin cesur yüreği, sembol ismi o. Çevre mücadelesini Brüksel’e kadar gidip anlattı.


Köyde büyüdüm, suda büyüdüm. Tek isteğim okumaktı, ilkokul 5’e kadar okuyabildim, göndermedi ailem. İki kızım var ben onları okutuyorum. Geliyorlar, göletler yapacağız yüzmek için diyorlar bin bir vaat, bizimkiler de inanıyor. Gittim, gördüm, gezdim ve “Hayır!” dedim. Suyu boruların içine alıyorlar, su kalmıyor ortada. Tek başıma dava açmaya hazırlanırken bazı arkadaşları tanıdım, bir konferans dinledik, HES’leri öğrendik. Düşüncelerimin doğru olduğunu gördüm. Başsavcılığa dilekçe verdim. Geçen yıl babamın tarlasına makineler girdi, bir ağacımız vardı, gölgesinde otururduk. Beşik asıyorduk dalına, yılan bile dokunmuyordu. Çok üzüldüm. “Çalışma izniniz var mı” dedim “Yok” dediler. Jandarma geldi, kötü biriymişim gibi sürükleyerek alıp götürdü beni. Kollarımın altı mosmor oldu, doktor raporunu vermediler. 20 dakika geçmeden “Serbestsin” dediler. Ertesi gün karakola gidip “Günaydın” dedim. “Emir yukarıdan” dediler. Dava açtılar, yargılanıyorum. Atsınlar içeri. Bize diyorlar ki “Devletle uğraşamazsınız”. Bu nasıl söz? Biz olmadan devlet olmaz.


Bİ'ŞEY YAPMALI
101 tür için 1001 gönüllü aranıyor

26 Mart’ta Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF) iklim değişikliklerine dikkat çekmek Dünya Saati kampanyası kapsamında herkes ışıklarını 20.30-21.30 arasında söndürdü. Ancak bir günlük destek, dünyayı değiştirmeye yetmez. Sayısı hızla azalan bitki ve hayvan çeşitliliği için WWF, Türkiye’nin geleceğini koruyacak 1001 kişi arıyor. ‘Türkiye’nin Canı’ adlı projeye destek olmak ve 101 odak türün korunmasına katkıda bulunmak için tek yapmanız gereken, www.turkiyenincani.org sitesinden 1 lira
1 kuruş bağış yapmak.


Metin Arolat
(Şarkıcı)
O DA BİR YEŞİL

Süs olsun diye ışık yakmıyorum

Evimde geri dönüşümlü ürünler seçmeye çalışıyorum. Naylon poşetlerden nefret ediyorum. Elektrik takıntım var. Süs olsun diye ışık yakmıyorum. Karton kutular kullanıyorum. Bir süre önce Dumansız Hava Sahası reklamlarında oynadım. Böyle projeleri seviyorum. Sanatçı olmanın en işe yaradığı zamanlar böyle anlar. İnsanlar başka ülkeleri görmediği zaman nükleer santral gibi zararlı şeyleri normal algılıyor. Ben mesleğimden dolayı çok yer gördüm. Oralarda insanlar bizimle karşılaştırılmayacak derecede bilinçli. Bizim de gelecek nesilleri bilinçlendirmemiz gerekiyor ama önce bizim neslin bilinçlenmesi gerekiyor.

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!