Güncelleme Tarihi:
Genç şarkıcı, "İkimiz de üzüntülü, melankolik bir dönem geçirmiyoruz. Herkes kendi hayatına devam ediyor ve ikimiz de böyle daha mutluyuz" dedi.
FEVRİ HAREKET VE SENDROM LÜKSÜM YOK
Gülşen, sevgilisi Fahrettin Aykut’tan ayrıldıktan sonra ilk kez Hafta Sonu dergisine konuştu. Bu ayrılığa karşılıklı anlaşarak karar verdiklerini belirten ünlü şarkıcı, “İkimiz de üzüntülü, melankolik bir dönem geçirmiyoruz. Herkes kendi hayatına devam ediyor ve ikimiz de böyle daha mutluyuz” dedi.
- Yeni albümünle birlikte imajını da değiştirdin. Hayatında başka bir değişiklik daha yaptın, sevgilinden ayrıldın. Kadınlar hayatlarında dönem dönem böyle sendromlar yaşarlar. Ve genellikle mutlu değillerdir. Samimi bir cevap bekliyorum; mutlu musun?
Çok samimi söylüyorum, mutluyum. Çünkü kendime ve en büyük tutkum olan müziğime vakit ayırıyorum. Single çok beğenildi, şimdi de yeni albüm hazırlıklarına start verdim, heyecan içerisinde her gün stüdyoya koşturuyorum. Benim durumumda imaj değişikliği ve ayrılık birbiriyle alakalı konular değil. Evet, kadınlar genelde hayatlarında üzücü bir şey olduğunda genelde saçlarında bir değişiklik yaparlar, ama ben bir sanatçıyım, öyle fevri hareket ve sendrom lüksüm yok. Benim imajım tamamen modaya olan merakımla ilgili ve biraz da kariyerimle paralel ilerleyen bir konu. Küçüklüğümden beri modaya öyle düşkünüm ki, pop müzik sanatçısı olmasam moda ya da tasarım alanında olmak isterdim. Seyahatlerimde ya da yerli yabancı dergilerden sürekli trendleri takip ederim ve önsezim güçlüdür bu konuda. Bir sonraki sezonda neler olacağını hissederim. Değişiklikleriyle bir Gülşen stili de oluştu aslında.
Elbette ayrılıklar üzücü oluyor, ama bu ayrılık karşılıklı anlaşarak, birlikte ilişkimiz üzerinde düşünerek verdiğimiz bir karar sonucu geldi. Onun için ikimiz de üzüntülü, melankolik bir dönem içerisinde değiliz. Herkes kendi hayatına devam ediyor ve ikimiz de böyle daha mutluyuz.
İşindeki kadar özel hayatında da başarılı olduğuna inanıyor musun?
Özel hayatın başarısı olmaz bence. Özel hayatta başarının ölçütü nedir ki sizce? Ya da kime göre başarı, kime göre başarısızlık? Mutluluk sonsuza dek süren değil, anlarla yakalanan bir şey. Ve şöyle bir düşününce, beni mutlu eden anların yeterince çok olduğunu hatırlıyorum.
Peki ya dostların... Güvenebileceğin kimler var?
Pek çok dostum var... Burada tek tek isim sıralamayayım ama çok önemli dostlarım var, bunu söyleyebilirim. Güvenmendiğim hiç kimse zaten hayatımda bir yer edinemez.
Bir ara hep korumalarla geziyordun. Bu yüzden de bazıları seni çok eleştiriyordu. Buna neden gerek duyuyorsun?
Şimdi değil, her zaman korumam oldu. Ama yalnızca bir korumam vardı. Gördüğünüz üzere minyon bir kadınım. Sevenlerim olduğu kadar, sevgisiyle bana zarar verebilecek insanlar da var. O yüzden önlemimi almam gerekiyor. Korumam beni sevenlerimden korumuyor, olabilecek tatsızlıklara karşı konfor sağlıyor. Ben de boş durmayıp beni eleştirenleri eleştireyim bari!
Sevgilinden ayrılınca korumalarının da seni bıraktığı yazıldı. Korumaları yanına veren erkek arkadaşın mıydı? Öyleyse neden buna ihtiyaç duydu?
Ben kendi ayakları üzerinde duran genç bir kadınım. Kendi ihtiyaçlarımı kendi kazancımla karşılayabiliyorken, başka birinin benim mali işlerime karışması söz konusu olamaz. Allah’a şükürler olsun kazancımdan da mutluyum ve böyle inandırıcılığı olmayan haberleri nasıl yazıyorlar gerçekten anlamıyorum.
Gülşen şarkıları ve özel hayatına bakıldığında tam bir aşk kadını gibi görünüyor. Peki bu nasıl bir aşk? Sen kendi kelimelerinle nasıl ifade edersin?
Aşk herkesin kendi hisleri doğrultusunda yaşadığı bir şey. Ben içimde ne yaşıyorsam bırakın bana kalsın...
Aşk mı, sevgi mi, güven mi, kariyer mi? Birini tercih etmek zorunda olsan, hangisini seçerdin? Ve arkasından hangileri gelirdi?
Çok zor bir soru bu... Hani çocuklara sorarlar ya "Anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı?" diye... Aynen öyle zor! Seçim yapabileceğimi sanmıyorum. Bunlardan hangileri olur, olmaz bilmiyorum ama ilk sırada olmasını istediğim şey müzik, diğerleri de olursa ne ala...
Yeni albüm, yeni single... Sırada ne var?
Yenilikler var. Seviyorum yenilenmeyi. Yenilenmeden ben ben olamam ki zaten... Bir sürü yeni şey var, hangi birini anlatayım?
Yenilenmek adına yapmak istediklerin neler?
Önümde bir Londra seyahati var, onu iple çekiyorum. Londra çok sevdiğim bir şehir, oraya gittiğimde yenileniyorum diyebilirim. Sırf sokaklarda yürümek bile havamı değiştiriyor. Ayrıca çıkan tüm yeni müzik türlerini dinliyorum. Yeni çıkan tüm yayınları takip etmek, müzik dinlemek ve dua etmek beni yeniliyor.
Yazın çıkan albümlerden sana göre en iyisi kimindi?
Bu yaz çok güzel çalışmalar yapıldı. Rekabetçi bir müzik piyasası her zaman daha nitelikli işlerin çıkmasına neden oluyor. O yüzden çok keyif aldım yaz şarkılarını dinlemekten ve bu yarışın içinde yer almaktan... Her ne kadar "Yapamazsan Yok" sevenlerime bir hediye niteliği taşısa ve ticari bir beklentim olmasa da, beni çok mutlu eden geri dönüşler aldım. Ajda Pekkan’ın albümünü beğendim bir de en çok... Yorumu, şarkıları gerçekten bir harika...
Bu yaz hangi şarkı ağzına takıldı?
"Aynen Öyle"... Çok iyi parçaydı bence. Ajda Pekkan’a da çok yakıştı.
Yabancı sanatçıların konserlerini izlemeye gidiyor musun? En son Madonna’yı izlemeye Kenan Doğulu, Tarkan, Hande Yener gitmişti... Sen kimi izliyorsun?
Gittiğim tüm ülkelerde, iş için bile gidiyor olsam sanat etkinliklerini, özellikle müzikalleri kaçırmıyorum. En son New York’ta Wicked müzikalini izledim. Büyüleyiciydi. Bu seferki Londra seyahatimi iple çekmemin bir nedeni de aslında bir konser heyecanı. Ben çocukluğumda Stevie Wonder’ı çok severdim. Bu seyahatimde de Stevie Wonder konserine denk geliyor; en önde izleyeceğim sadık bir dinleyicisi olarak...
ÜNLÜ BİR KADIN OLDUĞUM İÇİN BEDEL ÖDEMİYORUM
- Ünlü olmak, hele de ünlü bir kadın olmak... Bunun bedeli yalnızlık mı?
Ben star denilen kimliğimi, sahneden indiğimde kuliste askıya asıp orada bırakıyorum. Evet ünlüyüm, evet aynı zamanda da kadınım. Dünya nüfusunun yarısı kadar. Ama bunun için bir bedel ödemiyorum. Bedel ödemem gereken bir durum olmasına izin vermiyorum, vermem de... Yalnız kalmıyorum. Yalnızlığı da sevmiyorum. Vaktimin büyük bölümünü arkadaşlarımla geçiriyorum. Yalnız olduğum dönemler de olmuştur elbette. Ama o zamanlar da müziğimle baş başa kalıyorum. İnsanlar o fiziksel teklik durumunu yalnızlık olarak addedebilirler ama ben müziğim olduğu müddetçe yalnız değilim.