Güncelleme Tarihi:
Yılın büyük bölümünü çalışarak geçirenler yaz tatiline çıktı. Cem Davran için ise sezon daha yeni başladı. İlk bölümü bu akşam Kanal D’de ekrana gelecek “Çöz Bakalım” adlı yarışmanın sunuculuğunu üstlenen Davran, bir yandan da yeni sinema filminin çekimlerini sürdürüyor. Altın Kelebek Ödül Töreni’ndeki sunuculuğunu izleyenler ise ondan bir stand-up şovu bekliyor...
Kanal D’nin yeni yarışması “Çöz Bakalım”ın sunuculuğunu üstlendiniz. Programın konseptinden bahseder misiniz biraz?
- “Çöz Bakalım”, keyifli bir bulmaca yarışması. Gazetede, dergide çözdüğümüz bulmacayı bu kez televizyonda çözeceğiz. Tek farkı, tabii ki para ödülü. Bulmaca çözerken, aynı zamanda iki lafın belini kıracağımız çok keyifli bir program olacak.
Yarışmada birinci nasıl belirlenecek?
- Normalde bulmaca çözerken kendinizle yarışırsınız. Burada herkes aynı bulmacayı çözüyor. Aynı bulmacayı farklı insanlara verirsiniz, biri bitirir, diğeri iki kare boş bırakır, öteki yarısına gelir... Burada da mantık aynı. Yarışmacılar sorulara aynı anda cevap verecekler ve biri finale kalıp, bulmacanın kalan kısmını bitirmeye çalışacak. Bitirirse, o ana kadar kazandığı ve finaldeki para ödülünü alacak. İki asal, üç de yedek yani oyunbozan yarışmacımız olacak. Asal yarışmacılar bilemezse, yedek yarışmacılar onların yerine geçecek.
SIKI BİR BULMACACIYIM
“Çöz Bakalım”, Amerika, İngiltere, Kanada ve Yeni Zelanda’da da yayınlanıyor. Siz yarışmanın formatında değişiklik yaptınız mı?
- “Çöz Bakalım” ile dünyada yayınlanan diğer yarışmalar arasında tek bir fark var. Orada hep soru cevap şeklinde gidiliyor, burada ise işin içinde biraz Cem Davran olacak! Yani benim esprilerim ve dramatik halim. Yoksa benim sunmamın bir anlamı olmazdı...
Siz bulmaca çözmeyi sever misiniz?
- Ben çok sıkı bulmacacıyımdır. Boş zamanlarımda bulmaca çözmeyi çok severim.
Yarışma başlamadan önce tatilinizi yaptınız mı? Bundan sonra çekimler yüzünden gitmeniz zor olur çünkü...
- Benim hayatımda yaz tatili, kış tatili gibi bir şey hiç olmadı. Şu anda yarışma programının dışında bir sinema filmi çekiyorum. Özellikle dizide rol almıyorum.
Neden?
- Çünkü çocuklarımın nasıl büyüdüğünü kaçırıyorum... Büyük oğlum 17 yaşına gelmiş, boyu benden uzun ama gelişimini kaçırdım. Yine bir sürü iş yaptım, durmadım. Şu andan itibaren de biraz gaza basıyorum, çünkü hiperaktif bir bünyeyim. Kanal D Genel Yayın Yönetmeni İrfan Şahin’e bu projeyi benimle buluşturduğu için çok teşekkür ediyorum, çünkü tam bana göre bir yarışma bu. Benim televizyon ve yaşamsal tercihlerimle birebir örtüşüyor.
ULTRASON CEM
Size “Ultrason Cem” diyorlarmış. Kadınların hamile olduğunu, anlayabiliyor hatta daha da ileri gidip bebeğin cinsiyetini söylüyormuşsunuz...
- Evet hatta yakın zamanda da oldu. Ben değişimleri çok fazla fark ederim. Bu biraz histen de kaynaklanıyor tabii. Ultrason cihazları dört ayda cinsiyetini öğrenirken, ben 2 buçuk ayda söylüyorum!
SOFRAMIZDA SEVİŞME SAHNESİ KONUŞULMAZ
Altın Kelebek Ödül Töreni’nde bu yıl da sunuculuk yaptınız ve renkli bir performans sergilediniz. O törenden sonra sizden stand-up yapmanızı isteyen olmadı mı, merak ediyorum...
- Altın Kelebek’ten sonra yüzlerce mail geldi. Herkes “Aile stand-up’ı yap” diyor. Ama o hazırlıklı bir şey değildi. Zaten oradaki herkes ünlü, ben de onların bir köşesindeyim. Kendi yaşamımdan bazı şeyleri anlattım. İzleyenlere “Burada yıldızlar var ama hepimiz aynıyız” mesajını verdim. Karım bana “Yoğurt al” diye mesaj atarken ünlü Cem Davran’a değil, kocasına mesaj atıyor...
Ünlü Cem Davran, koca Cem Davran, baba Cem Davran... Bu geçişler zor olmuyor mu?
- Hem ünlü olmak, hem baba olmak, hem eş olmak hem de insan olmak çok kolay bir şey değil.
Bir ünlünün evliliğini yürütmesi zor mu?
- Ben sıradan bir insan gibi yaşadım. İşimi yaparken medeni halimi hiç düşünmedim. Bunu düşünmediğim için de beğendiğim bir senaryoda soyundum da seviştim de. Aktörlükle arama Tanrı’dan başka kimse girmedi, hep de öyle olacak.
Eşiniz bu konuda çok anlayışlı demek ki...
- Biz aramızda bunu hiç konuşmadık. Bu konuda birinin düşüncesine de gerek yok. Bunlar röportajlarda gündeme geliyor ama bizim soframızda böyle konular olmaz. Sokaktakiler “Helal olsun sana! Karıyı da boşamadın, oyuncuğa da devam ediyorsun, arabanın da en iyisini aldın” diyor. Ama ben onlara “Ne alakası var” diyemiyorum. İnsanlar ayrılabilir, boşanabilir, bu ayrı bir durumdur. Tanrı’nın bana verdiği nimetlerin farkındayım ama durmadan da “Şunlarım, bunlarım var” demek olmaz. Normal insanlar gibi yaşıyorum. Çocukları çok seviyordum, iki tane yaptım. Şimdiki aklım olsa, daha fazla yapardım. Ama başka kadından! Aynı kadından olmaz, yazık kadına... (Gülüyor)
AİLE KOMEDİSİ ÇEKECEĞİM
Yeni bir sinema filminde rol aldığınızı söylediniz. Nasıl bir film bu, konusu ne?
- İsmi “Melekler ve Kumarbazlar”. Bir hafta çekimlerini yaptık, yalnızca benim oynadığım sahneleri bir adada çektik. Önümüzdeki günlerde Adapazarı’nda esas çekimlerimiz başlayacak. Yazan ve yöneten Ertekin Akpınar. Yurtdışı festivallerden de beklenen bir film bu. Son yıllarda okuduğum en iyi senaryolardan biri...
Sizin aklınızda hiç film olmasını istediğiniz bir hikâye var mı?
- Evet. Bu projeden sonra “Karım ve Kızlarım” adında bir aile komedisi yapmak istiyorum.