Güncelleme Tarihi:
Uzun bir aradan sonra yeniden müziğe döndünüz. Neden istediğiniz çıkışı yakalayamadınız?
- Konservatuvar eğitimimi tamamlamak amacıyla, albüm yapmadan geçirdiğim oldukça uzun bir ara var hayatımda ama müziksiz geçen bir anım bile olmadı. Müzik benim hayatı yaşama, var olma biçimim. Hani bir laf vardır, genelde fazla ortalıkta görünmeyen sanatçılar için kullanılır; “Olması gereken yerde değil” diye. İşte bu söze her zaman “Bir sanatçının olması gereken yer sahnedir” diye cevap verdim. Medyada yer almadığım dönemlerde bile her zaman olmam gereken yerdeydim, sahnedeydim. Dinleyicimle bağımı hiçbir zaman koparmadım. Hem bu güçlü bağa hem de kendime olan güvenim sonsuz. Ekşi Sözlük’te benimle ilgili bir entry girmişler, çok hoşuma gitti; “90’larda sessizce hayatımıza girdi. Bir sürü güzel şarkı bıraktı ve yine sessizce uzaklaştı” diye. Pop müzik arşivine girebilecek nitelikte, hâlâ dinlenen eserler bırakabilmişsem ne mutlu bana! Benim öyle “Bir günde albüm patlatayım, her yer ben olsun” gibi komik kaygılarım yok. Şu anda her şey olmasını istediğim şekilde ilerliyor. Kariyerim açısından çok mutlu olduğum bir dönemdeyim.
Yıllar sonra döndüğünüz müzik dünyasını nasıl buldunuz peki?
- Müzik dünyası her zaman böyle miydi, yoksa ben 90’ların ortasında ilk albümünü yapan, hayalperest, saf bir çocuktum da bu anormal hırslı ve kaygan zeminin farkına varamadım mı acaba diye düşünüyorum bazen. İnternet paylaşımları yüzünden albüm satışlarının yok denecek kadar azalması, hem prodüktörlerin hem de sanatçıların ayakta kalabilmesini neredeyse imkansız kılıyor. Bir adada aç ve mahsur kalan kazazedelerin “Şimdi kimi yesek” diye birbirini süzmesinden daha farklı değil şu anda yaşananlar. Tabii bu esnada fonda “Pasta Küçüldü” şarkısı çalıyor!
SABIR BENİM GÖBEK ADIM
Bu kaygan zeminle savaşacak gücünüz ve sabrınız var mı?
- Sabır benim göbek adım! Hayatım boyunca istediğim her şeyi elde ettim ama hep uzun bir sabır sürecinden sonra. Bu da benim dünyadaki tekâmülümün başlıca amacı olsa gerek, şikayet etmiyorum bu konuda. Gücümü öncelikle kendime olan inancımdan, sonra da yaşayıp öğrendiklerimden alıyorum. Kısacası, güç ve sabır konusunda zerre kaygım yok.
“Keşke hiç bu kadar ara vermeseydim” dediğiniz oldu mu?
- Çoğu kişiye şaşırtıcı gelse de bu cümleyi hiç kurmadım ama başkalarından sıklıkla duydum. Eğitimimi tamamlamış, kendime ve kariyerime yatırım yapmış olmaktan dolayı son derece memnunum. Şarkı söylemek, şöhret ve lükse ulaşmak için bir araç değil benim için, çok değerli ve kutsal bir şey...
HER ZAMAN BURNUMUN DİKİNE GİDERİM
“90’ların şarkıcısı” olarak anılmak insanı öfkelendirir mi ya da hırslandırır mı? “Hayır ben 2000’lerin de şarkıcısıyım” demek ister mi insan?
- Aktif olduğunuz süre boyunca kalıcı işler yapabilmişseniz ve bunlarla akılda kalmışsanız, bunda öfkelenecek bir şey görmüyorum. Dışarıdan gelen etkilerden ziyade, kendi burnumun dikine giderim her zaman. Bir şeyler yapmayı planlıyorsam, o iş “O öyle, bu böyle dedi” diye değil, ben öyle istediğim için, belli bir zamanda ve belli bir şekilde yapılacaktır. Nefes aldığım sürece şarkı söyleyeceğim, bundan şüpheniz olmasın. Of! Tipik bir Aslan burcu cümle kurdu şu anda!
İddialısınız yani?
- Yaptığım işlere olan güvenim, dinleyiciye olan saygı ve sevgimden ötürü tabii ki iddialıyım. Bunu dışarıya sunma biçimim biraz farklı sadece. Maçı kazandıktan sonra konuşmayı tercih ederim. Ali Ağaoğlu gibi “Yaptım oldu” demeyi seviyorum!
“GENÇ İRİSİ” SIFATIM HİÇ EKSİK OLMADI
Ruhen ve bedenen neler değişti hayatınızda?
- Ruhen hâlâ başka dünyanın insanı olmayı sürdürüyorum sanırım ama gerektiği noktada ayaklarım yere daha sağlam basıyor artık. Her şeye rağmen insanları sevmeye ve güvenmeye devam ediyorum, yoksa hayattan keyif almak mümkün değil. Bedenen yaşadığım değişiklik, bir beden küçülmek oldu sadece. Görselliğin öneminin, müzikal yeteneklerinizin önünde olması kadar saçma bir şey yok bence. Neticede manken değil, şarkıcıyım. Çocukluğumdan bu yana hiç çok zayıf biri olmadım. 20’li yaşlarımda da “genç irisi” sıfatım eksik olmadı. Güzel bir hediye paketinden fazlası olmak daha önemli benim için.
Fakat son haliniz oldukça iddialı, fotoğraflar da nefis olmuş...
- Çok teşekkür ederim, beğenmenize çok sevindim gerçekten. Radikal değişiklikleri severim aslında. Ama bunun için kendimi, fikrine ve yeteneğine çok güvendiğim, hayata aynı pencereden bakabildiğim insanlara teslim etmem gerekirdi. Bu tür karşılaşmalar için doğru zaman şimdiymiş demek ki! Menajerim Perihan Balcı’nın yüreklendirmesi ve son dönemde yeteneğiyle göz kamaştıran yönetmen arkadaşım Burak Ertaş ve kıyafetlerimi tasarlayan muhteşem kadın Melek Bilgin sayesinde, içimdeki ruh görsel ikizine kavuştu.
DEMET AKALIN’LA BİR SORUNUM YOK
Geçen sene Demet Akalın’la aranızda bir tatsızlık yaşandı. O sorun çözüldü mü?
- Benim beklentim küçük bir gönül almaydı, o da oldu. Bir sorunum yok kendisiyle ilgili.
PASTA KAVGASI YAPANLAR BENİ İLGİLENDİRMİYOR
Sizce dönüşünüz müzik dünyasında nasıl karşılandı?
- Dinleyicilerden “Haydi artık sesini çok özledik”, “Meydanı boş bıraktın” gibi yorumlar geliyordu hep. Sanırım onlar çok memnundur bu dönüşten. Dost Bilen Kırım’la birlikte birbirinden güzel şarkılar yapmaya devam ediyoruz ve geleceğe odaklanmış durumdayız. Pasta kavgası yapanlar ne düşünüyordur onu bilemiyorum! Beni kimse ilgilendirmiyor.