Her zaman son performansın kadar iyisindir

Güncelleme Tarihi:

Her zaman son performansın kadar iyisindir
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2013 00:00

Günümüzün önde gelen baritonlarından Thomas Hampson, 23 Mayıs Perşembe akşamı İstanbul’da ilk kez Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile konser verecek. Indiana doğumlu 58 yaşındaki sanatçı kariyeri boyunca pek çoğu Grammy, Edison ve Grand Prix du Disque ödülü almış 150’den fazla albüm yayımladı. Londra Kraliyet Müzik Akademisi’nin onur üyesi ve New York Filarmoni’nin ilk misafir sanatçısı olan Hampson, sorularımızı yanıtladı.

Haberin Devamı

Baritonlar genelde operadaki kötü adamı canlandırır. Bariton olmak can sıkıcı oluyor mu zaman zaman?
- Baritonlar genellikle çok karmaşık insanlar. Ayrıca operada sadece iyi veya sadece kötü olarak tanımlanabilecek çok az karakter var. Baritonların canlandırdıkları karakterler diğer karakterlere göre çok daha fazla gelişiyor. Yani dramatik soprano veya tenor, o dramatik karaktere sıkışıp kalırken biz aynı anda komik ve trajik olabiliyoruz. Ben insanları ağlatmak kadar güldürmeyi de seviyorum. Bu yüzden baritonluk çok keyifli bana göre.

Bir zamanlar Cole Porter şarkıları söylüyordunuz. Neden cazı bıraktınız?
- Bu işi iyi yapan meslektaşlarımı takdir ediyorum. Mesela dostum Thomas Quasthoff bunlardan biri. Ama kimse hakkında “Bu adam da caz söylüyor, demek ki aslında Mahler’i, Verdi’yi veya Schuman’ı o kadar iyi söyleyemiyor” diye düşünülmesini istemez. Yani Cole Porter söyleyecekseniz hayatınız boyunca başka hiçbir şey söylememiş kadar iyi Cole Porter söylemelisiniz. Sesiniz Verdi ile Cole Porter çay içiyormuş gibi çıkarsa yandınız demektir. Ben de kendimi daha iyi hissettiğim klasik söylemeyi tercih ettim kariyerimin bir noktasında.

Haberin Devamı

“Asla söylemem!” dediğiniz tür?
- Country ve Western.

Bir Amerikalı’nın bunu söylemesi tuhaf değil mi?
- Tuhaf, değil mi? Aslında Country ve Western Amerika dendiğinde ilk akla gelen müzik türleri ve ben aslında severim dinlemeyi. Zaten böyle bir şey yaparsam “klasikçi adam Country ve Western söylüyor” derler. Bence insan iyi olduğu işi yapmalı. Eğer Counrty söyleyecek olsaydım bu işin merkezi olan Nashville’e taşınır, rezil olmamak için bu işi iyi bilen birisiyle çalışır ve bir Hank Williams tribute grubu kurardım herhalde. Tabii bunlar sadece hayal.

Pop müzik? Yani Michael Jackson, Robbie Williams şarkısı söyler misiniz?
- Bu işi popçulara bırakmak en iyisi. Bu bulaşmak istemediğim bir başka disiplin. Robbie Williams bensiz de gayet iyi. Zaten mesele klasik mi daha iyi pop mu değil, iyi müzik-kötü müzik meselesi.

Sesiniz en önemli enstrümanınız... Onu kaybetmekten veya ona zarar vermekten korkuyor musunuz? Yani kemanın teli koptuğunda yerine yenisi koyulabilir ama ses öyle değil.
- Bu açıdan bakarsanız kemancının elini kırması da büyük talihsizlik, değil mi? Şaka bir yana özellikle soğuk havalarda bir atkı ve şapka takmak her zaman işe yarar. Sesinizi kaybetmek, mide kanaması geçirmek, ayağınızı kırmak da mümkün ve bunlar olursa da şarkı söyleyemezsiniz. Klasikçi ya da popçu fark etmez, her zaman iyi bir uyku -benim için en az sekiz saat-  çekmek gerek. Kariyeriniz nasıl başarılarla dolu olursa olsun son performansınız kadar iyisinizdir. Yani sırtınıza bir ceket atmak varken neden bu riski göze alasınız ki!

Haberin Devamı

Konserden önce takip ettiğiniz bir ritüel var mı?
- Ben öyle batıl inançları olan biri değilim. Ama önemli bir performansım varsa bir gün önce az konuşmaya çalışıyorum. Konserden hemen önce tüm programın genel bir provasını yaparım. Hafif yerim ve en önemlisi hem fiziksel hem ruhsal olarak zorlu olan performansın sonrasında iyi bir uyku çekerim.

Peki bir sonraki performansınızda istediğiniz karakteri canlandırma fırsatınız olsa kimi seçerdiniz?
- ‘Yurttaş Kane’ olabilirdi, ama sizce de müzikli bir ‘Yurtaş Kane’ gülünç olmaz mı? Bence pek çok Hollywood filmi operaya uyarlanabilir. Ama şimdi düşünüyorum da kariyerim boyunca istediğim ve henüz yapamadığım bir şey var: 60’lar Amerikası’nın efsanevi filmi Elmer Gantry’nin opera versiyonunda yer almak. Ahlak duygumuzun ve insan ruhunun en kuytu köşelerini açığa çıkaran, hem çok iyi bir tüccar hem de bağnaz bir dindarın öyküsü, aslında hemen herkesin tanıdığı bir karakter bu, aynaya bakmanız yeterli.

Haberin Devamı

Sonbahardaki seçimlerden önce Afro-Amerikan Tarihi Müzesi açılışında Barack Obama’ya şarkı söylemiştiniz. Başkan’a şarkı söylemek nasıl bir his? Konuşabildiniz mi bari?
- Çok kısa sürdü konuşmamız ama tokalaştık ve First Lady Obama performansımın ardından yanağıma bir öpücük kondurdu. Barack Obama’ya olan hayranlığımı dile getirmekte hiçbir sakınca görmüyorum. Yeniden seçilmesine de çok sevindim. Onunla tanışmak benim için büyük onur ama ben orada sadece başkana söylemedim şarkımı. Bu toplumun çok önemli bir parçası olan Afro-Amerikan topluluğa ve onlara destek veren herkese söyledim. Bunun parçası olmak büyük bir şeref.

“Klasik müzik, opera öldü” deniyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Bu söylemlerden bıktım. Diğer müzik türlerinde yaşanan krizden farklı değil. Sorun bu değil, sorun klasik müzikte hiç değil. İnsanlar hâlâ operaya gidiyor, konsere de. Sorun, klasik müzik dinleyen bir toplum inşa etmek, müziği insanlara ulaştırmak aslında. Bunun içinse artık geleneksel yöntemlerin yanı sıra podcasting ve interaktif internet siteleri gibi uygulamalara başvurmak gerek.

Haberin Devamı

Borusan da bu amaçla internetten yayın yapan Borusan Klasik’i kurdu.
- Biliyorum. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile ilgili bir araştırma yaparken tesadüfen gördüm. Hatta merak edip uygulamayı indirdim. Yolda dinliyorum zaman zaman. Hatta geçen gün provalarda şef Sascha Goetzel’e gösterdiğimde çok şaşırdı. Bence Türkiye gibi klasik müziğin henüz Avrupa’ya kıyasla genç olduğu ülkelerde böyle bir internet radyosu kurmak harika bir fikir. Çok daha az bir finansmanla çok daha fazla insana ulaşmak mümkün. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!