Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 1997 00:00
Hürriyet İtalya Temsilcisi Sinyor Reha ERUS itiraf ediyoooorrr!Nedir bu kadar yıl sizi Roma'ya bağlayan şey?- İtalyancam çok kuvvetli olduğu ve İtalya'yı çok iyi bildiğim için. Bana zaten İtalyan Reha derler. Sinyor Reha. Çizmeli Reha. Hatta benim spor sayfasındaki köşemin adı çizmeden taşanlardır. İtalya benim ikinci vatanım gibi. Ne yaparsınız, nasıl geçer günleriniz?- Çok yoğun geçer. Çünkü sadece bir olayı takip etmiyorsun. On kişi yok. Tek başınasın. Ara sıra serbest çalışan bir fotoğrafçım var. Hani ben birisinin yanına yaklaştığım zaman hemen resmimi çeken adam, ha ha ha... Bir kere sabaleyin gündem vermem lazım. Saat sekiz buçukta bütün gazeteleri taramış olmam gerekiyor. Erken kalkarmışsınız.- Eşim de ondan şikayetçi. Gerçekten erken kalkarım. Altı dedin mi ayaktayım. Gazeteleri tararım, gündemi hazırlarım, haftada üç dört sabah Kanal D ve TRT'ye televizyon programı yaparım. Sonra haberleri yazarım. Roma'da çok basın toplantısı vardır. Onları takip ederim. Arnavutluk, Malta, Tunus bana bağlı. Bir de onlarla ilgileniyorum. İzin günüm yoktur benim. Hergün çalışırım.Neden?- Çünkü ben yapmayayım başkası yapsın yok ki! 364 gün
haber atlama, haber atlat, bir gün haber atla, senden kötüsü yoktur. Gecenin 12'sinde Reha Bey uyuyor diye telefon etmemezlik etmezler. Tak diye açar ‘‘haber geç'' derler.Sıkılmıyor musunuz?- Neden? Pazarınız yok, tatiliniz yok, uykunuz yok...- Tatilde bile çalışırım. Bazen bunaldığım oluyor, bu işi bırakacağım diyorum sonra meslek aşkım ağır basıyor. Bir kere daha dünyaya gelsem yine gazeteci olurdum. Zaten burcum ikizlerin meslek listesinin en başında gazetecilik gelir. KISKANIRSAN OLMUYORSiz büyük küçük haber ayrımı da yapmıyorsunuz. Nasıl bu kadar komplekssiz olabiliyorsunuz?- Bu meslekte kıskanmayacaksın. Kıkanırsan olmuyor. Benim bir huyum vardır. Kendi gündemimi verdikten sonra ikaz ederim. Bakın dünyada şöyle şöyle de olmuş. Bir şey duyarım anında gazeteye telefon ederim. Belki benden önce ajanstan haberi gelmiştir. Mutlaka gelmiştir. Ama acaba atlarlar mı duymadılar mı, o heyecanla ararım. Rabin'in öldüğü an açtım telefonu gazetenin haberi yoktu. Bu meslekte komplekse yer yok. Ama o dediğimizden geçilmiyor da...- Olmaması gerekiyor. Ben en küçük haberinden en büyüğüne kadar veririm. Çünkü bu benim ekmek param. Ben her hafta Teleskop'a yazıyorum çünkü televizyon seyretmesini seviyorum. Kokpit'e de yazıyorum çünkü havacılığı da seviyorum. Ben Beşinci Vites'e de yazıyorum. Ekonomiyi de seviyorum. Her yere maydanoz oluyorum. N'apiim maydanoz olmayı seviyorum. Bazen bir günde altı imzamın çeşitli yerlerde çıktığı oluyor. Pohpohlanmayı severimReha bey buraya da bulaşmasanız diyen olmadı mı?- Yoo tam tersi bize de yazsana diyen daha çok oldu. Ben çok çabuk moral kazanan ve çok çabuk demoralize olan bir kişiyim. Çok güzel bir haber vermişimdir, onu o anda kafamda hayal ederim, gazetenin neresinde çıkması gerektiğini ayarlamaya çalışırım. Ama ertesi gün gazeteyi görürsün o haber inmiş ya da hiç çıkmamış. O zaman moralim bozulur. Ama arka arkaya üç tane röportajım çıktığı zaman onu on tane yapmaya çalışırım. Yani birisi bana harikasın Reha, dediği zaman hoşuma gider. Pohpohlanmayı severim. Yazı istendikçe gaza geliyorsunuz...- Tabii o zaman durmaksızın yazarım. Yazı yazmasını çok seviyorum. Sonra halkın, okuyucunun istediği yazıyı yazmasını çok iyi bildiğimi sanıyorum. Türkçem dördüncü sınıf Türkçesi olduğu için herkes anlasın diye basit yazıyorum. Edebiyat yapmasını sevmiyorum. Edebiyat yapmasını ben de bilirim. Ama benim gibi birisi edebiyat yapamaz çünkü vakti yok. Edebiyat yapanlar otururlar, düşünme payları var ama ben saate karşıyım. O haberi, o saate kadar yetiştirmem lazım. Yoldasın, yolda haberini vereceksin diyor. İtalya o kadar zengin ki haber açısından her dalda bir olay var. Mesela moda İtalya'da, adli dersen Ağca'm var, uyuşturucusu var, Mafyası var, sanatı var, operası var, pop müziği var. O kadar çok yönlü ki. Yap yap bitmiyor. Spagetti ve pizza memleketinde nasıl formunuzu koruyorsunuz?- Yok o kadar formda değilim. İnsan orada şişmanlıyor. İtalya Türkiye'ye çok yakın bir yer. Zamanında İtalya'yla olan ilişkimin meyvesini 15 yıl sonra aldım. En azından muhiti tanıyorsunuz. Dili biliyorsunuz. Konumları biliyorsunuz. Spor yazarıyken bile başka şeylerle uğraştım. Papa ile ilk birebir röportajı ben yaptım. Dünya tarihinde ilktir. Avrupa'da yılın gazetcisi seçildim. Herkes gazetecilikte uzmanlaşmaya gidiyor. Siz niye böyle değilsiniz?- Evet ben sporda çalışıyordum ama üç dil bildiğim için beni başka işlere de gönderiyorlardı. O zaman da her konuyu biliyordum. Ben zaten gazetecilikte uzmanlaşmaya karşıyım. Bir gazetecinin genel kültürü olması lazım. Her konuyu bilmesi lazım. İtalya'da bir gazeteci basın kartı almak için çok ciddi bir genel kültür sınavına girer. Malesef Türkiye'de ilkokul, ortaokul, mezunları başka yerde iş bulamadıkları için gazeteci oluyorlar. Güzel bir şey değil. Gazetecilik sayın ya da saymayın insanın bir de gönlündeki bir şey vardır. Keşke bıraksalar da ben araştırma yapsam diyenler vardır.- Yo ben herşeyi yapıyorum. Araştırma da yapıyorum. Dizi, derleme, tercüme yapıyorum.Siz, yana yana fotoğraf çektirme konusunda bir ekol yarattınız. Nedir bunun nedeni?- Cumhuriyet Gazetesi'ne girdiğimde verilen ilk iş, Can Bartu'yla geniş kapsamlı bir röportajdı. Can Bartu'dan randevu aldım, gittim evinde resimlerini çektim. Babamın makinesiyle, Leica'sı vardı. Bunları bir güzel tab ettirdim. Gazeteye gönderdim çıkacağı günü bekliyorum. İlk röportajım, mutluyum. Ardından gazeteden bir telefon geldi. ‘‘Çok iyi, çok güzel ama senin Bartu'yla yanyana resmin yok. Sen git o röportajı baştan yap. Bir daha bize yanyana resmini gönder ki gerçekten inandırıcı olsun. Bu röportajın gerçek olduğunu okuyucu anlasın''. İşte ben buradan ders aldım. Özkök dahil bütün yayın yönetmenlerim ‘‘Aman Reha, önemli olan beraber resimdir'' demiştir. Kendinizi de gazetede görmeyi seviyorsunuz galiba. Sekiz resim gönderiyorsunuz hepsinde siz de varsınız. - O tatmin tarafı. Bana öğretilen bu. Beraber olsun ki oraya gittiğimiz belli olsun. Öbür türlü röportaj çok kolay. Gönderirsiniz bir faks. Her ünlü kişinin bir basın müdürü vardır. Dersiniz ki ben soruları soracağım. Size cevapları gönderirler. Buyrun röportaj! Önemli olan karşı karşıya yapmak.İTALYANLARDAN SIKILDIMSizinle fotoğraf çektirmek isteyen var mı?- Papa ha ha ha! Tabii oluyor. Maça gidiyorum mesela tanıyorlar geliyorlar bir resim çekebilir miyiz, diyor. Antalya'da oldu. Nasıl oluyormuş- Ben hemen elimi omuza koyuyorum, el hazır tabii, alışkanlık ha ha ha!Genelde sizin yaşınızdaki gazetecilere bakılınca tercihler masa başına yöneliyor. Sizin hiç öyle bir arzunuz olmadı galiba.- Hiçbir zaman. Öyle yapamam ben. Bu enerjinizin sırrı ne? İtalya'da bilmediğimiz bir bitki, bir hap mı var?- Öncelikle mesleğe saygınlık. İkincisi dürüstlük. Bunları yakaladığınız zaman bu gazetecilik olur.İtalya'dan sıkıldığınız olmadı mı?- İtalya'dan değil ama İtalyanlardan sıkıldım. Bize çok benziyorlar. Bir kere yalancılar, vaktinde gelmezler. Çok rahatlar. Merkezden uzak olmanın avantajı var mı?- Rahatsınız, size pek dokunmuyorlar. İstediğiniz gibi hareket ediyorsunuz. Ama sürekli iletişim içinde olmak zorundasınız. Benim en iyi arkadaşlarım, santraldaki arkadaşlarımdır. Konsomatris gibi bütün servisleri dolaşırım.Aramızda radyo var!Mutlu musunuz İtalya'da?- Reha'nın olduğu her yerde mutluyumdur ben.Nedir Reha Bey'de bulduğunuz?- Klasik Türk erkeği karakterinden çok uzak. Kıkançlığı falan yoktur. Herşeyi konuşuruz. Herşeyi paylaşırız. Ortak zevklerimiz çok. Ben de haber izlerim, oğlum da izler. Bizim evde haber atlamanın imkanı yoktur. Her kadın kocasını kıskanır denir ya, benim tek kıskandığım şey radyo! Biz yatakta hep beraber uyuruz. Reha, ben ve radyomuz. Sabaha kadar o hiç kapanmaz.
button