Güncelleme Tarihi:
Yeşim ÇOBANKENT
Ancak hiçbir şey olmamış gibi, üstünü başını silkeleyerek işe koyuldu. Dışarıda yaşama kültürü olmayan Ankara’ya tam 8 mekân kazandırmış, hadiseli bir boşanmayla her şeyi eski eşine bırakmıştı.
Yemek kitapları ve iki oğlunun velayeti hariç. Sadece iki yılda Big Chefs fenomenini yarattı. Ankara’daki üç şubeden sonra hiç tıknefes olmadan İstanbul’da Etiler ve Şişhane’ye taşıdı “büyük şefleri”. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un eşi Sevil Başbuğ da müdavimler arasında Kıvanç Tatlıtuğ da. Bir arkadaşının deyimiyle küllerinden daha güçlü doğan, görkemli bir zümrüdüanka kuşu Gamze Cizreli. Kendi eski mekânlarına rakip çıkaracak kadar iddialı cinsinden üstelik.
Soyadı Cizreli olabilir ama aslen Diyarbakır’ın köklü ailelerinden. Doktor babayla evhanımı annenin üç kızının en küçüğü. ODTÜ İşletme’yi bitirip, Ankara’da savunma sanayinin önemli Türk-Amerikan şirketlerinden birinde yöneticilik yaptı. Zırhlı araçların kendisini mutlu etmediğini anlayınca, ailesini ayağa kaldırma pahasına en sevdiği hobisini hayata geçirmeye karar verdi. Kafe işletmecisi oldu.
İşinden istifa etmeden önce, tam sekiz ay boyunca bir restoranın mutfağında yamaklık, hosteslik ve garsonluk yaptı: “Gündüzleri milyonlarca dolarlık stratejik savunma anlaşmalarına imza atarken, gece rezervasyon listesinde aile büyüklerinin ismini görünce arkaya kaçıyordum.”
Okuldan arkadaşı, endüstri mühendisi Boğaç Üner’le evlenmeye karar verdiklerinde, damadın dedesinden kalma iki katlı evi sermaye yaptılar. Arjantin Caddesi’ndeki Cafemiz, 30 bin Mark, 7 masa ve 5 çalışanla 1993’te doğdu. O dönemin kuş uçmaz kervan geçmez caddesi, şimdi Ankara’nın eğlence merkezlerinden ve Cafemiz de oranın nazar boncuğu. Bu başarının ardından Tunalı Hilmi Caddesi’nde Fransız-Amerikan tarzı butik pastaneciliği Türk damak tadına uyarladığı Kuki’yi açtı. Burası da hızını alamayarak kısa sürede 3 şubeye ulaştı.
Elini attığı her işi altına çeviren Cizreli’nin iş hayatı peri masalı kıvamında ilerlerken 1994’te ilk çocukları Oğul doğdu. Ankara’da hızlı servis veren makul fiyatlı bir Uzakdoğu restoranı olmadığını fark edince 1998’de Quick China’nın ilk şubesini açtı, ardından ikincisi geldi. Restoran, kafe, pastane ve Uzakdoğu restoranı derken Ankara’daki yeme-içme sektörü Cizreli’den sorulur oldu. Modayı da işe katarak DKNY’nin Ankara temsilciliğini aldı. 2002’de ikinci oğulları Ali doğdu.
HER ŞEYİ SIFIRLAYIP YENİDEN BAŞLADI
“Bu peri masalının bir noktada biteceği belliydi. İşteki başarıyı özel hayatta gösteremedik ve evliliğimiz bozuldu. Karı-koca aynı işte çalışmak, dünyanın en yıpratıcı şeyi. Olmuyor. İki çocukla iç içe geçmiş iş ve özel hayatı birbirinden ayırmak çok zor. ‘Aman çocuklar da güzel okusun, işler de yürüsün’ derken her şey yarım aslında” diye açıklıyor 2005’teki boşanma kararlarını.
Resmen boşanmaları bir yılı buldu. Sonunda kurduğu bütün işleri, yani sekiz işletmeyi bırakarak, sadece iki oğlunu ve yemek kitaplarını alarak bu boşanmadan çıktı.
“Güvene dayalı bir aile şirketiydik biz. Hisselerin ve yasal düzenlemelerin önemli olduğunu düşünmüyordum. Nahiftim, idari işlerle ilgilenmiyordum. Şimdi avukatım ve mali müşavirim olmadan adım atmıyorum artık. Hem evi hem de işi ayırmaya kalktığınızda karşınızdakini hiç tanıyamıyorsunuz. Bir tuzluk için bile kavga ediyorsunuz. İşteki katkılarımızı hakkaniyetli bir şekilde bölüşemedik. Profesyonel bir ortaklıktan ayrılsaydım böyle olmazdı halbuki. Gençlere de eşleriyle birlikte iş yapmamalarını ve profesyonel davranmalarını öğütlüyorum. Bu benim hayatta aldığım en büyük ders. Ya ruh sağlığımı ve çocuklarımı kaybedecektim ya da her şeyi sıfırlayıp yeniden başlayacaktım. Süreç o kadar uzadı ki, ikincisini seçtim.
Bir dönem üç ay eve kapanıp, ‘Ben ne yapacağım’ diye düşündüm. Sermayem yok, hiçbir şeyim yok. Çok dibe vurduğumda bilgi, deneyim ve insan biriktirmenin önemini anladım. Kendime yeni bir yol çizmeye karar verince de en iyi bildiğim restorancılığa döndüm. Kafamda iyi şeflerden oluşan Big Chefs gibi bir marka vardı, eski personelin bir kısmıyla ekip kurdum. Bir dosya hazırlayıp finansman arayışına girdiğimde bankalar ve arkadaşlarımdan destek gördüm. Eskiden çalıştığım mimarım yardımcı oldu. Ayağa kalkma dönemimde etrafımda bir sevgi ve destek çemberi oluşturdu. Kendi kurduğum markalara rakip oldum.”
BÜYÜK ŞEFLERE BÜYÜK BAŞARI
Böylece 2007’de Ankara Çayyolu’nda ilk Big Chefs’i açtı Cizreli, açılışa bütün Ankara akın etti: “Günlerce insanüstü bir tempoyla, sabah altıdan gece ikiye kadar çalıştım. Çocuklar koltuklarda yattı. İşler iyi gitti, ikinci şubeyi Çukurambar’da ve üçüncüyü Gaziosmanpaşa Filistin Sokak’ta açtık. İstanbul’da da iki şube açtık ve sadece iki yılda toplam 5 mekan ve 400 çalışana ulaştık. Bir de Gaziantep’te bir franchising verdik. En büyük idealim, New York’ta şube açmak.”
Saruhan Tan ortaklığı ve ciddi bir yatırımla İstanbul Etiler ve Şişhane’de art arda Big Chefs’ler açıldı. Umulmadık bir ilgi gören bu mekanların cirosu, özellikle de Etiler, Ankara’dakileri kat be kat aştı. Oğulları TED Ankara Koleji’nde okuduğu için Cizreli şimdilik Ankara’daki evini kapatmayarak Ankara-İstanbul arasında ikili bir hayat sürüyor: “Dostluklar söz konusu olduğunda Ankara kolay kolay bırakılacak bir şehir değil. Olumsuz duygulardan kurtulup bağışlamadığınız sürece, hayatınızda yeni yollar açılmaz. Çocuklarımın mutlu bir anne ve pozitif bir babaya ihtiyacı var. Yaşananları geride bırakıp, hep önüne bakan biriyim.”
Henüz 40’larının başındaki Gamze Cizreli’nin durup dinlenmeye pek niyeti yok. Sivil toplum kuruluşları, dernekler ve vakıflarda çalışıyor. Çeşitli siyasi partilerden gelen teklifleri genç olduğu gerekçesiyle reddetse de, “Uzak olmayan bir gelecekte mutlaka siyasete atılmak istiyorum. Zoru seviyorum” diyor.
Güne altı gazete okuyarak başlayan biri olarak, şimdilik birikimlerini ODTÜ işletme son sınıf öğrencilerine “girişimcilik” dersi vererek değerlendirmekle yetiniyor. Eğer programda “küllerinden yeniden doğmak” dersi olsaydı, onu da Gamze Cizreli’den daha iyi anlayacak biri bulanamazdı muhakkak.
SİYASETİN KARA KUTUSU MEKANLAR
Son zamanlarda siyaset ve AKP’nin yükselişiyle dikkat çeken Çukurambar’ın gelişeceğini önceden gördüm. Hakikaten de Big Chefs’ten sonra pek çok mekan, mağaza ve büyük market açıldı. İktidarın el değiştirmesinin etkisini görmedik ama bizim mekanlarda alkol ön plana çıkmaz zaten. Bar değiliz, meyhane değiliz. Siyasetçi ve bürokratların huzur içinde yaşadığı mekanlar bunlar. Kulisler, pazarlıklar ve önemli buluşmalar oluyor ama bunları anlatmamız mümkün değil tabii.”
ANKARA’DA SEVİL BAŞBUĞ İSTANBUL’DA KIVANÇ TATLITUĞ
“İstanbul daha turistik, kozmopolit, kalabalık ve alım gücü yüksek. Buna rağmen Ankara müşterisi daha titiz, eğitimli, seçici ve sadık. Ankaralılar İstanbul’da bile ‘bizim markamız’ diyerek Big Chefs’e geliyor. İstanbul’un insanı yutan, ürkütücü ve bireysel bir yanı var. Ankara’nın sakinliği ve kolaylığından sonra, insan ilişkilerinde biraz zorlandım. Ankara dışarıda yaşayan bir şehir değil. Sosyal hayatının üçten birinden fazlasını yabancı misyon davetleri oluşturur. Ankara’daki büyük şirketler merkezlerini İstanbul’a taşıdığı için önde gelen aileler de buraya göç etti. Ankara’yı güzel şehir kategorisine sokamam ama dostlukları müthiş. Oradaki gündem de çok farklı. Mesela öğlen yemeğine gelen bir bürokratın anlattığı davalar herkesin ilgisini çekerdi, burada kimsenin umurunda değil. Ankara’nın korumalarla gezen, karşısında herkesin düğmesini ilikleyeceği adamlarını İstanbul’da kimse önemsemiyor. Ankara’daki personel İlker Başbuğ’un eşi Sevil Başbuğ geliyor diye heyecanlanır, İstanbul’daysa Kıvanç Tatlıtuğ.”